Yargıtay, 12. HD. , 05/06/2012, E. 2012/4669, K. 2012/19192.
Şikayetçi borçlu satış ilan tabligatı da dahil olmak üzere kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu bu sebeple taşınmaz ihalesinin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Borçluya gönderilen kıymet takdir raporuna 31.12.2009 tarihinde, satış ilan tebliğinin ise 13.04.2010 tarihinde bizzat borçluya tebliğ edildiğinin görüldüğü, borçlunun tebligatlar üzerindeki imzayı inkar etmesi üzerine mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda verilen 03.12.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda bir numara verilen satış ilan tebligatında atılı olan imzanın borçlunun eli ürünü olduğunun tespit edildiği, kıymet takdir raporu da dahil olmak üzere diğer tebligatlarda ise atılı olan imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda borçluya yapılan satış ilan tebligatının 13.04.2010 tarihinde usule uygun olarak borçluya bizzat tebliğ edildiği anlaşılmış olup, kıymet takdir raporu tebliği usulsüz olsa bile borçlunun en geç bu tarihte kıymet takdir işleminden haberi olduğunun kabulü gerekeceğinden ve bu tarihten itibaren borçlu kıymet takdir işlemine itiraz ve şikayette bulunmadığından kıymet takdir raporu kesinleşmiştir. Borçluya satış ilan tebligatı usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini ve satışa esas kıymet takdir raporu da öğrenme tarihine göre yasal sürede itiraz edilmeksizin kesinleştiğine göre mahkemece borçlunun anılan nedenlere dayalı ihalenin feshi isteminin reddi yerine, yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.