ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Müşterek menfaatlerin korunması, paydaşlar için ayrı bir yetki olmayıp, paydaşların kendi menfaatlerini korumak için başvurduğu yöntemin malın tümüne etkili olmasını ifade eder

Yarg. 14. HD., 2002/3187 E., 2002/3559 K., 07.05.2002 T

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.9.2000 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 8.1.2002 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Abdurrahman Kılıç tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava; geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. 939 parsel sayılı taşınmazın müşterek paydaşları olan davacılar, taşınmazları lehine,davalılara ait 938 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemişlerdir.

Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiş, hükmü; kendi adına asaleten tereke mümessili sıfatıyla da diğer davalıları temsilen davalı Abdurrahman Kılıç temyiz etmiştir.

Lehine geçit hakkı kurulan 939 parsel sayılı taşınmazın müşterek paydaşlarından davacı İhsan Yücel yargılama sırasında davasından feragat etmiş davaya diğer paydaş Ahmet Özseven devam etmiştir.

1.1.2002 tarihinde yürürlükten kalkmış olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 671.maddesinin uygulanması döneminde arzi irtifak olması nedeniyle geçit davalarında leh ve aleyhinde geçit kurulacak taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması öngörülmekte iken, 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 693/3 maddesiyle "Paydaşlardan herbiri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir." hükmünün getirilmiş olması, aynı yasanın zorunlu geçiti düzenleyen 747.maddesinin gerekçesinin son fıkrasında da; "Maddenin 1 nci fıkrasında kullanılan (malik) deyimi paylı mülkiyetteki pay sahiplerini de içerecek genişliktedir. Paylı mülkiyette paydaşlardan birinin zorunlu geçit isteminde bulunması, diğer paydaşların yararına ve paylı mülkiyetin kullanılabilirliğini artıran bir tasarruftur. Bu nedenle bu koşullarda paylı mülkiyette, paydaşlardan herbiri de bu hükümden yararlanabilecektir." denilmiş bulunması nedenleriyle, bu hükümler de lehe olduğundan paylı mülkiyet sahibi davacı Ahmet Özseven'in tek başına davaya devam edebileceğinin kabulü gerekmiş, bu sebeplerle eldeki davada paydaşlardan birinin feragatine rağmen davaya devam edilerek işin esasına girilmesinde bir usulsüzlük görülmemiştir.

Ne varki; leh ve aleyhine geçit kurulacak taşınmazlar tarla niteliği ile tapuda kayıtlıdır. Taşınmazların bu özelliği itibariyle nihayet bir aracın geçeceği genişlikte (emsallerine göre 2.5-3 metre) geçit hakkı kurulmasına karar vermek gerekirken, nedeni de gösterilmeden 4 metre genişlikte geçit hakkı kurulması doğru görülmemiştir.

Öte yandan tayin edilen geçit bedelinin ne zaman ve ne şekilde ödeneceği de hüküm yerinde gösterilmemiştir. Bu haliyle hükümde taraflara tahmil ve bahşedilen haklar infazda kuşku uyandırmayacak derecede açık ve kesin değildir. Bu belirsizlik aleyhine geçit kurulan taşınmaz maliklerinin zarar görmesine yol açabilecek türden olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 388 ve 389.maddelerine aykırılık oluşturmaktadır. Tayin edilen geçit bedelinin mahkeme veznesine veya gösterilecek bir tevdi mahalline depo edilmesi sağlandıktan sonra kararın kesinleşmesiyle aleyhine geçit kurulan davalıların bu parayı alabileceklerini açıklayacak biçimde hüküm kurulmalıdır. Bu yönler gözetilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup temyiz itirazları bu itibarla yerindedir.

SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 7.5.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.