“Yazılışına bakılarak TMK. nun 535. maddesinin, ancak vasiyetçinin okuyamaması veya imzalayamaması halinde uygulanabileceği düşünülebilirse de, bu görüş, doğru değildir. Nitekim 26.03.1962 günlü ve 23/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde açıkça ifade edildiği üzere, okuryazar kişiler bile, dileğine göre ve hiç bir sebep bildirmeye veya vasiyetnameye yazdırmaya yer olmaksızın okuyamayan veya imzalayamayanlar gibi resmi vasiyetname düzenletme yolunu seçebilirler. Öte yandan, okuyamayan veya imzalayamayanlar için öngörülen usulde düzenlenmiş bir resmi vasiyetnamede mirasbırakanın imzasının bulunmasının o vasiyetnamenin geçerliliği üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır. Sözü edilen içtihadın yürürlüğünden bu yana uygulama bu yolda devam ede gelmiştir. Bu bakımdan olayda mirasbırakan okuryazar olduğu halde okuyamayan veya yazamayanlar gibi vasiyetname düzenlemiş olmasında bir sakınca yoktur. Hal böyle iken, mirasbırakanın vasiyetnameyi imza etmiş olması bir şekil bozukluğu değil, aksine kanun koyucunun amacını pekiştiren bir garanti niteliğindedir. Başka bir deyimle; olayda şekil eksikliği değil, gereği olmayan bir şekil fazlalığı söz konusudur. Asgari şartlarla gerçekleşen bir işleme vasiyetin özünü zedelemeyen bir takım başka şeklin eklenmesini iptal sebebi saymak, ölenin son arzularına saygı ilkesi ile çelişir (Yargıtay 2. HD. nin 24.11.1980 günlü ve 1980/7187 E. 8357 K. ve Yargıtay 3. HD. nin 17.12.2012 günlü ve 2012/21939 E. 25917 K. sayılı içtihatları). Öte yandan, okuryazar kişilerce, okuyamayan veya imzalayamayanlar gibi resmi vasiyetname düzenletme yolunun seçilmesi halinde de; TMK. nun 535/2. maddesinde gösterilen şekle uyulmak zorundadır. Ne var ki mahkemece, dava dilekçesinde iptal sebebi olarak gösterilip bu yöne ilişen diğer şekil eksikliğine ilişkin iddia ile irade sakatlığı konusunda ileri sürülen iddia hakkında bir araştırma yapılmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece; dava dilekçesinde ileri sürülen diğer iptal nedenlerinin incelenmesi ve ulaşılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.” Y. 3.HD. 11.03.2013 tarih ve 2012/21142 E. - 2013/3991 K. (UYAP); “Vasiyetçi imza atamayacak durumda ise, 482. madde gereğince düzenlenen resmî senette imzası bulunmayacaktır ve 482. madde hükmü de bunu açıkça öngörmektedir (Derpiş etmektedir). Lâkin vasiyetçi, resmî memurun okuduğu senedi, kendisi imza ederse, bu imza dolayısıyla senedi şekil bakımından eksik saymak için hiç bir sebep yoktur. Özel olarak yurdumuzda okuma bilmeyen birçok kimselerin sadece imzalarını atabildikleri ve imzalı bir resmî belgenin, ne de olsa imzasız bir resmî belgeden daha çok güven sağlayacak bir nitelikte olduğu göz önünde tutulunca, 482. madde uyarınca düzenlenen bir resmî vasiyet senedinde vasiyetçinin imzasının bulunması, onun muteberliği üzerinde etkisiz sayılmalıdır.” 26.03.1962 tarih ve 1962/23 E. - 3 K. sayılı Y. İBK (07.06.1962 tarih ve 11122 sayılı RG.); Aynı yönde bkz. Y. 2.HD. 31.03.2000 tarih ve 3290 E. - 3972 K.
