ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

davalının belirli bir meslek ve gelirinin bulunmaması fahiş fark, muvazaanın varlığına delil olabilir

“Dava konusu taşınmazı satıp, bedeliyle söz konusu taşınmazları aldığı yönündeki bir kısım tanıkların beyanını samimi bulma olanağı yoktur. Ayrıca davalının ev hanımı olduğu; kendisine özgü bir gelirinin olmadığı, murisinde bu nitelikteki taşınmazını kızına satması için haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, bedeller arasında fahiş fark bulunmaktadır.” Yargıtay 1. HD. E. 2001/13761, K. 2002/230,

“Taşınmazın temlik edildiği kişinin belli bir işinin olmaması, taşınmazın muris tarafından satılmasını gerektiren inandırıcı bir sebep bulunmaması, resmi akitte belirtilen satış bedeli ile gerçek değer arasında fark olması ve murisin tüm mirasçıları kapsar biçimde malvarlığını onlara taksim ettiğinin söylenememesi karşısında, muris muvazaası olduğu sonucuna varılmalıdır.” Yargıtay 1 HD. E. 2004/218, K. 2004/3276,

; “Miras bırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı, davalının alım gücü bulunmadığı fiyat farklılığı karşısında mal kaçırma amacı nedeniyle davanın kabulü gerekir.” Yargıtay 1. HD. E. 2012/16016, K. 2013/16618, (Özuğur, a.g.e. , s. 552’den naklen); “Ancak, 1983 yılında ilk temlikin yapılmasından 24 yıl sonra 1135 parselin davalı Yaşar’a temlik edildiği, Yaşar’ın alım gücünün bulunduğu, (…) bu durumda Yaşar’ın samimi alıcı olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle 1135 parsel açısından (muvazaa) davanın kabulü doğru olmadığı…” Yargıtay 1. HD. E. 2013/1505, K. 2013/1729, T. 12.02.2013,