“Dava, BK.nun 18. maddesine dayanan muvazaa hukuksal sebebiyle iptal isteğine ilişkindir. Tarafların ortak miras bırakanı Ahmet'in önceki karısından olma davacı evlatlarından mal kaçırmak için dava konusu taşınmazın tümünü üçüncü kişiden satın aldığı halde, tapuda 162 payı sonraki eşi Feride satın almış gibi işlem yaptırdığı, bundan bir süre sonra da aynı amaçla diğer 1/2 payın yarısını adı geçen karısına, diğer yarısını da oğlu davalı Nejat'a tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiği, bunu takiben Feride'nin ölümü ve yapılan temlikle taşınmazın 2/8 payının oğlu davalı Yusuf, 6/8 payının ise Nejat üzerine geçtiği, temliklerde güdülen amacın satış olmayıp bağış olduğu tanık sözleri ve diğer delillerden anlaşılmaktadır. Miras bırakanın sonradan yaptığı temliklerde olduğu gibi üçüncü kişiden eşi Feride adına satın alınan 162 payın satış bedelini ödemesinin de gizli bağış olduğu devamlılık kazanmış yargısal kararlar gereğidir. Hal böyle olunca üçüncü kişiden satın alınmak suretiyle ortak miras bırakan Ahmet'e geçerek adı geçen muris tarafından sonradan davalıların annesi Feride ile davalılardan Nejat'a temlik edilen 162 paya yönelik isteğin kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalıların temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak üçüncü kişiden satın alındığı sırada Feride adına işlem yapılan yarı paya ait satış bedelinin de ortak miras bırakan tarafından ödendiği ve bu işlemin mirastan mal kaçırmak amacı ile yapılmış gizli bağıştan kaynaklandığı anlaşıldığına göre, davanın tümüyle kabulü gerekirken aksi görüş ve düşünce ile bu yarı paya ait isteğin reddedilmesi isabetsizdir” Yargıtay HGK. E. 1985/9206, K. 1985/712551
“Görüleceği üzere butlan sonucunu doğurarak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkân tanıyan bu tevhidi içtihat kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın murisin tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak, resmi memur huzurunda, iradesini satış doğrultusunda açıklaması icap eder. Oysa somut olayda, miras bırakanın parasını ödeyerek üçüncü şahıstan 30 seneyi aşkın bir süre önce 1957 'de aldığı taşınmazların sicilini davalı erkek evlatları oluşturduğu ileri sürülmüştür. Bu ileri sürüşe göre; tapudaki temlikte üçüncü şahıs durumundaki murisi yorum yoluyla taraf durumuna getirmek suretiyle 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı 'nın uygulama yerinin bulunmadığının kabulü icap eder.” Yargıtay HGK. E. 1992/586, K. 1992/782, bkz. Yargıtay HGK. E. 1994/248, K. 1994/538, T. 21.09.1994, Yargıtay HGK. E. 1994/473, K. 1994/637, T. 26.10.1994, Yargıtay HGK. E. 1994/667, K. 1994/856Yargıtay HGK. E. 2013/3-19381, K. 2014/7260, Yargıtay 1. HD. E. 2015/4241, K. 2015/3267, T. 04.03.2015, Yargıtay 1. HD. E. 2016/7271, K. 2016/6396, T. 25.05.2016,Yargıtay 1. HD. E. 2017/3694, K. 2018/1230