ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Elden Bağışlama Yerine Gizli Bağışlama Kavramının Kullanılması

“… davacı, murisin mirasçısı olup, davalılar Fehmi ve İbrahim'de aynı şekilde mirasçıdır. İlk muvazaa işleminin muris tarafından bu mirasçılar lehine gerçekleştirildiği iddia olunduğuna göre, öncelikle bu hukuki işlemler üzerinde durulmalıdır. Davalılardan Fehmi muris Mustafa'nın büyük oğlu olup, bu kişiye karşı murisin bir satış işlemi gerçekleştirdiği ileri sürülmemiştir. Dava dışı anonim şirketin kuruluşunda murisin, bu davalının kurucu pay sahibi olması aşamasında pay bedellerinin gerçekte muris tarafından karşılandığı ileri sürülmektedir. Bir başka ifade ile bu davalının pay sahibi olabilmesi için gerekli paranın bağış olarak muris tarafından karşılandığı iddia edilmektedir. Bu ilişkide, davalı İbrahim'in şirket ortağı olması muris ile bu davalı arasındaki bir sözleşmeye dayalı olmadığından bir başka deyişle görünürdeki ortaklık sözleşmesi muris ile bu davalı arasında olmadığından taraflar arasında nisbi ( mevsuf ) bir muvazaadan söz edilemez. Bir an için aksi kabul edilse bile, sorunun çözülmesi, asıl amaç olan bağışlamanın geçerli olup olmadığında toplanmaktadır. Davalı Fehmi'ye yapılan bağış ister para olarak teslimi kabul edilsin, ister pay teslimi şeklinde kabul edilsin şirket ana sözleşmenin usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilip, bu davalının da paydaş olarak tescil ve ilanı yapılmış bulunmaktadır. Bu şekilde paydaşlık şekil şartı gerçekleştiği gibi, paranın bağışlanmış olması halinde BK.nun 237 nci maddesi hükmü uyarınca geçerlidir ve bir şekle bağlı değildir. O halde, bu davalının, dava dışı Anonim şirketteki paydaşlığının muvazaa sebebiyle iptali mümkün değildir.” Yargıtay 1. HD. E. 1998/9242, K. 1998/4123