ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

mirasçıların muris muvazaasına dayalı dava açarak daha önce itiraz etmeyip kabullendikleri bir hususu mahkeme önüne taşımaları dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edebilir.

“… taşınmazın daha önce değersiz durumda iken, sonradan imarlı hale gelmesi ve gerçekleşen yapılaşmayla birlikte, değerli duruma geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; gerek davacıların babaları olan yakın mirasçıların, gerekse bizzat davacıların hakkın kullanılması konusunda uzun bir süre sessiz kalmaları, hakkın artık kullanılmayacağı yolunda davalılarda köklü bir kanı yaratmıştır. Ayrıca hakkın bu kadar gecikmeyle kullanılması, davalılar bakımından eskisine oranla çok ağır yüklere katlanma durumunu ortaya çıkarmıştır(…) Hiç bir ayni veya alacak hakkının, hakkın ileri sürülebileceği muhatapları üzerinde, sınırsız bir şekilde baskı unsuru oluşturmasını, hukuk düzeni korumaz. İşte, yukarda alıntılandığı gibi, kuraldaki istisna boşluğunu dolduracak, hakkı sınırlayacak hüküm(kural); TMK.2/2.maddesindeki “hakkın kötüye kullanılması” yasağı olmalıdır.” Yargıtay HGK. E. 2014/1-560, K. 2015/2371, T. 04.11.2015, Karşı Oy Yazısı, (Çevrimiçi) Yargıtay Bilgi Bankası,06.02.2021; “Mal kaçırma amacı kanıtlanamadığı gibi miras bırakanın ölüm tarihinden 23 yıl geçtikten sonra dava açılması TMK m. 2’ye uygun değildir.” Yargıtay 1. HD. E. 2013/21251, K. 2014/11685, T. 12.06.2014, (Özuğur, a.g.e. , s. 726-727’den naklen); Buna karşın uzun zaman sonra muvazaa iddiasının ileri sürülmesi, her somut olayda ayrıca irdelenmelidir. Eğer mirasçılar, muvazaa olgusunu uzun bir zaman sonra öğrenmişlerse, bunu ileri sürmeleri dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmez. Yargıtay 1. HD. E. 2012/12689, K. 2013/1956, T. 14.02.2013