ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Kira tespit davalarında yazılı bildirim-ihtarname nasıl yapılmalıdır. Mail yazılı bildirim olabilir mi? Whatsapp yazışması yazılı bildirim olabilir mi?

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 28/04/2023 tarihli 2023/1317 Esas 2023/1280 Karar sayılı ilamında; “…Sözleşmede belirtilen kira bedellerinin düzenli olarak ödendiği iban numarasının değiştirilmesi ancak kiraya veren şirket tarafından yazılı bildirim yapılması halinde geçerli olur. Kiraya veren şirket tarafından gönderilmeyen ve şirket temsilcisi olup olmadığı anlaşılamayan avukat tarafından a-posta yolu ile bildirilen iban numarasına kira bedelinin ödenmesi ileride çıkacak ihtilaf halinde kiracıyı ödeme sorumluluğundan kurtarmayabileceğinden davacının tevdi mahalli tespiti istemesinde hukuki yararı bulunduğu” şeklinde belirtilmiştir.

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 15/02/2023 tarihli 2022/86 Esas 2023/331 Karar sayılı ilamında; “Somut olayda; Dava, hor kullanma tazminatına ilişkindir. Anahtar teslim tarihi belli değildir. Davacı 12.7.2018 tarihli mail'e dayanmıştır. Mail içeriğine göre kiralananın 12.7.2018 tarihinde kiraya verenin fiili hakimiyetine geçmiş olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki mail' in davalıya ulaşıp ulaşmadığı belli değildir. O halde bildirimin davalıya ulaştığı eş deyişle tebliğ olunduğu ispat edilmiş değildir. Davacı 7.9.2018 tarihinde delil tespiti talep etmiş, delil tespiti raporu davalıya ekim ayında tebliğ olunmuştur. Davacı TBK' nun 335. Maddesinde düzenlenen "hemen yazılı olarak bildirmek" zorunluluğunu yerine getirmemiştir. Mahkemece hor kullanma tazminatına ilişkin davanın reddine karar verilmesi doğrudur” şeklinde belirtilmiştir.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 10/12/2021 tarihli 2020/387 Esas 2021/2400 Karar sayılı ilamında; “Sözleşmenin 11.maddesinde de kira sözleşmesi 6 aylıktır, sözleşmenin sona ermesinden 30 gün önce taraflar sözlü veya yazılı ihtarda bulunmak zorundadır hükmü düzenlenmiştir. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Davacı kiracı vekili, kiralanan taşınmazı 01.03.2017 e mail ile yazılı bildirim yapılarak 31.03.2017 tarihinde boşaltılmasına ve anahtarın da komşuya teslimi yapılmasına rağmen, başlangıçta ödenen 1.800,00 USD depozito bedelinin iade edilmediğinden bahisle Ankara 1.İcra Dairesinden 14.11.2018 tarihinde 2018/13617 esas sayılı başlattığı takibe süresinde yapılan haksız itiraz üzerine, itirazın iptali istemi ile iş bu davayı açmış ise de, depozito bedelinin geri iadesinin istenebilmesi için kiralananın teslim alındığı gibi kiraya verene iade edilmesi, anahtarın da yukarıda anlatılan şekilde usulüne uygun teslim edilmesi gerekir. Kiralanan taşınmazın fiilen boşaltılarak tahliye edilmesi taşınmazın teslim edildiği anlamına gelmez. Ayrıca anahtarların da usulünu uygun olarak kiraya verene teslim edilmesi gerekir. Anahtar teslimi kiraya verene bizzat, almadığı taktirde tevdi mahalli tayin edilerek tevdi mahalline teslimi ile yada notere emanet tutanağı ile teslim edilerek emanet tutanağının kiraya verene tebliğ edilmesi ile mümkündür. Davacı kiracı, kiralanan taşınmazı belirtttiği tarihte tahliye ederek anahtarı teslim ettiğini usulünce kanıtlayamadığından davalı kiraya verenin 30.04.2018 tarihinde anahtarı teslim aldığını bildirdiğinden, davacı kiracının 30.04.2018 tarihine kadar olan kira borcundan sorumlu olduğu ve güvence parasının iade borcu doğmayacağından, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davacı kiracı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” şeklinde belirtilmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi’nin 22/09/2020 tarihli 2018/1647 Esas 2020/1307 Karar sayılı ilamında; “Yargılama konusu olayda: Taraflar arasında 01/10/2015 başlangıç tarihli, 03/09/2015 düzenleme tarihli üç yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğu, mecurun davalı tarafça 04/11/2016 tarihinde tahliye edildiği, davacı tarafça erken tahliye nedeniyle üç aylık kira bedeli olan 7.500-TL nin tahsili için davanın açıldığı, Davalının cevap dilekçesinde sözleşmenin 11. Maddesi uyarınca mail yoluyla muhasebecisine teslim edileceğinin bildirildiği, aynı kişi ile telefonda görüştüklerini 04/11/2016 tarihinde ise yöneticinin bilgisi dahilinde tahliye edildiğini, yazılı - sözlü başvurularına rağmen kiraya verenin anahtarı teslim almadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, Mahkemenin yapılan keşiften sonra alınan bilirkişi raporu doğrultusunda erken tahliye nedeniyle yeniden kiraya verilecek makul sürenin üç ay belirtildiğinden bu doğrultuda davanın kabulüne karar verdiği, Taraflar arasındaki 01/10/2015 tarihli üç yıl süreli kira sözleşmesinin 11. Maddesinde birinci yıldan sonra üç ay öncesinden yazılı bildirimde bulunmak şartıyla tek taraflı olarak kiracının tahliye edileceğinin düzenlendiği, TBK 348. Maddesinde fesih bildiriminin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu, dosya içeriğine göre yazılı bildirimde bulunulmadığı, 04//11/2016 tarihinde taşınmazın tahliye edildiği, TBK 325 maddeye göre erken tahliye durumunda benzer koşullarla kiraya verilecek makul süreden kiracının sorumlu olacağının düzenlendiği, mahkemece yapılan keşifte üç aylık sürenin makul süre olarak belirlendiği, bu nedenle mecurun sözleşmede kararlaştırılan süreden önce kiracı tarafından tahliye edilmesi nedeniyle talep konusu kira bedelinin kiracıdan tahsili gerektiği anlaşılmıştır” şeklinde belirtilmiştir.

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 11/10/2019 tarihli 2019/41 Esas 2019/1061 Karar sayılı ilamında; “Olayımıza gelince; Davacı dava dilekçesinde davalı kiracının kiralananı diğer şahısa kullandırarak akde aykırı davrandığından bahisle, kiralanandan tahliyesini istemiş, ancak kiracı davalıya TBK'nun 316. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak, kiralananın çatılı iş yeri olması sebebiyle en az otuz gün süreli, akde aykırılığın giderilmesi, aksi takdirde sözleşmenin feshedileceği yönünde yazılı bir ihtarname göndermemiştir. Bu durumda, akde aykırılık yönünden tahliye davası açılmasının koşulları oluşmamıştır. Anılan madde hükmü gereğince akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya akde aykırı davranışına son vermesi hususunda kiralayan tarafından süreli bir ihtar tebliğ ettirilmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Davacı vekili 24.01.2018 tarihli oturumda; asıl tahliye sebebinin alt kira ilişkisine dayalı olduğunu belirtmiş ve bu beyanını imzasıyla onaylamış olup kaymakamlık makamına yapılan başvurunun da yazılı bildirim yerine geçeceğini belirtmiş ise de; bu başvurunun kanunun aradığı anlamda bir ihtar olmadığı aşikardır” şeklinde belirtilmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi’nin 28/02/2019 tarihli 2017/2437 Esas 2019/380 Karar sayılı ilamında; “Taraflar arasında görülüp karara bağlanan aynı kira sözleşmesine ilişkin kiracının açtığı istirdat davasında verilen İstanbul 14.SHM'nin 2014/726 E. 2016/303 K. sayılı kararının bozulmasına ilişkin Yargıtay 3.H.D.'nin 2017/348 E.- 2017/849 K.sayılı ve 07/02/2017 tarihli kararında ; kiracının 17.06.2013 tarihli e-mail yoluyla gönderdiği feshi ihbarın geçerli olduğu, kiracının istirdat talebinde 20.07.2013 tarihinden önceki kiraları talep etmediğine göre tahliyenin 20.07.2013 tarihinde yapıldığının kabulü gerektiği, bu itibarla kiracının 1 aylık ihbar süresine uymuş olduğu kabul edilmiştir” şeklinde belirtilmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07.02.2017 tarihli 2017/348 Esas 2017/849 Karar sayılı ilamında “Davacı kiracının 30.06.2013 tarihinde kiralananı boşaltacağını bildiren 17.06.2013 tarihinde keşide ettiği ihtarnamenin e-mail yoluyla davalı kiralayana tebliğ edildiği davalı tarafından kabul edilmektedir. Her ne kadar tahliye tarihi ile ihtarnamenin tebliğ tarihi arasında kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 7. maddesinde öngörülen bir aylık süre bulunmamakta ise de davacının 20.07.2013 tarihine kadar olan kira bedellerini peşin ödediği ve bu tariha kadar olan kira bedellerini istemediğine göre davacı kiracının taşınmazı 20.07.2013 tarihinde tahliye ettiğinin kabulü ile 1 aylık ihbar süresine uyulduğunun kabulü gerekir” şeklinde belirtilmiştir.

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 25/10/2023 tarihli 2023/1405 Esas 2023/1285 Karar sayılı ilamında; “Davacı şirket yetkililerinden N. K. ile yapılan whatsapp yazışmasından taraflar arasında kira ile ilgili bir ihtilaf bulunmadığı ileri sürülmüş ise de; yukarıda açıkça belirtildiği üzere kira bedelinin ödendiği hususu İİK 269/c maddesinde yazılı belgelerle ispat edilmesi gerektiğinden bu yöndeki istinafta yersizdir” şeklinde belirtilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 01/03/2023 tarihli 2021/1373 Esas 2023/299 Karar sayılı ilamında; “Whatsapp mesajı ,karşı tarafa ulaştığı belgelendirilemeyeceğinden yazılı bildirim olarak kabul edilemez. Bu durumda, sözleşmenin usulüne uygun olarak feshedilmediği sabittir” şeklinde belirtilmiştir.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 17/11/2022 tarihli 2022/3192 Esas 2022/2892 Karar sayılı ilamında; “…davacıya yapılan whatsapp mesajının yazılı bildirim olarak kabul edilebileceği” şeklinde belirtilmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 27/01/2022 tarihli 2021/6502 Esas 2022/548 Karar sayılı ilamında; “Somut olayda; bölge adliye mahkemesinin de kabulüne olduğu üzere kiralanan usulüne uygun olarak teslim edilmemiş olup kiralananın davacının fiili hakimiyetine geçtiği 03/09/2012 tarihi tahliye tarihi olarak kabul edilmelidir. Davacının, 31/08/2012 tarihli talebi üzerine 2012/3 D.iş sayılı dosyada, taşınmazdaki hasar durumunun tespiti için 03/09/2012 tarihinde keşif yapılmış, keşif sonrası hazırlanan bilirkişi raporu 03/10/2012 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olup bilirkişi raporunun tebliği TBK'nın 335.maddesinde düzenlenen yazılı bildirim yerine geçer” şeklinde belirtilmiştir.