TÜZEL KİŞİLERE TEBLİGAT TEBLİGAT HUKUKU

TÜZEL KİŞİLERE TEBLİGAT  TEBLİGAT HUKUKU

 

Tebligat usulü, gerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda gerekse 12059 sayılı Tebligat Tüzüğü’nde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler çoğunlukla gerçek kişilere yapılacak tebligatın usulünü düzenlemekle birlikte tüzel kişilere yapılacak tebligatın usul ve içeriğini de hüküm altına almaktadır. Tüzel kişilere tebligatın nasıl yapılacağını düzenleyen kurallar genel itibariyle gerçek kişilere ilişkin düzenlemelerden daha sıkı tutulmuştur.

Tüzel kişilere yapılacak tebligatın usulü Tebligat Kanunu’nun 12 ile 13. maddelerinde ve Tebligat Tüzüğünün 17 ile 18. maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu bu düzenlemeler özel ve kamu tüzel kişilerine yapılacak tebligatlar bakımından uygulanmaktadır.

Bu çalışmada düzenleyen ilgili kanun maddelerinden yola çıkılarak Yargıtay, Yerel Mahkeme kararları ışığında tüzel kişilere tebligat usulü açıklanmaya çalışılacak ve örnek dilekçeler paylaşılacaktır.

Tebligat Kanununda Tüzel Kişilere Tebligatı Düzenleyen Hükümler

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun: ‘‘Hükmi Şahıslara Ve Ticarethanelere Tebligat” başlıklı 12. maddesinde: ‘‘Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.” ‘‘Hükmi Şahısların Memur Ve Müstahdemlerine Tebligat” başlıklı 13. maddesinde: ‘‘Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” Hükümleri yer almaktadır. Yine, Tebligat Tüzüğü'nün: ‘‘Hükmi Şahıslara Ve Ticarethanelere Tebligat” başlıklı 17. maddesinde;  ‘‘Hükmi şahıslara tebliğ salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Vekâletlerin ve bunların teşkilatının, mülhak ve hususi bütçeli idarelerle belediyelerin, köylerin ve hususi kanunlarına müsteniden kurulmuş olan teşekküllerle, şirketlerin ve cemiyetlerin salahiyetli oldukları mümessilleri tabi kanunlara ve statülerine göre tayin edilir. Hükmi ve hakiki şahsa ait bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticarethanenin o muamele dealahiyetli ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.” ‘‘Hükmi Şahısların Memur Ve Müstahdemlerine Tebligat” başlıklı 18. maddesinde: ‘‘Yukarı ki Madde mucibince tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, hükmi şahsın o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Şu kadar ki, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, hükmi şahsın yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tebligatın muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle tavzif edilmiş bir şahıs olması lazımdır. Bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edildiği takdirde tebligat, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.” Düzenlemelerine yer verilmiştir. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup üçüncü şahıslar ile olan ilişkilerinde ortaklardan oluşan mümessil-organ veya dışarıdan tayin edilen sair mümessiller tarafından temsil olunurlar. Hükmi şahsiyeti haiz olmaları dolayısıyla ticaret şirketlerinde tebligatın şirketlerin ‘‘salahiyetli mümessillerine” yapılması icap eder. Salahiyetli mümessiller ibaresiyle evvela şirketleri kanunen temsile yetkili organlar ve bu organlar adına hareket edenler kastedilmiştir. Tebligat Kanunu'nun 13. maddesi ile Nizamname'nin buna tekabül eden 18. maddesi birlikte tatbik edildiğinde, kendisine tebligat yapılacak şahısların derecelendirildikleri görülmektedir. Bir kere, hükmi şahıslar namına kendilerine tebligat yapılabilecek salahiyetli mümessiller mutad iş saatlerinde işyerlerinde bulundukları ve o sırada evrakı bizzat alacak durumda oldukları takdirde memur ve müstahdemlere tebligat yapılamaz. Saniyen, memur veya müstahdemlere tebligat yapılabilecek hallerde de, önce kendisine tebligat yapılacak şahsın, şirketin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle muhatap hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen veya evrak müdürü gibi esasen bu işlerle tavzif edilmiş bir kimse olması lazımdır. Böyle bir kimsenin bulunmaması halindedir ki (bu durum tebliğ mazbatasına dercedilmek suretiyle) o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme tebligat yapılabilir. Daha önce kendisine tebligat yapılması gereken kimselerin bulunmadıklarını veya tebligatı bizzat alamayacak durumda olduklarının ispatı bakımından mazbatada yer alacak kayıt bilhassa önemlidir (E. Moroğlu, Makalelerim I, İstanbul 2001, s. 4-5). Görülmektedir ki, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğü'nün 17. ve 18. maddelerinde tüzel kişilere tebligatın yapılma usulü açıklanmış; tebligatın, bunların tabi oldukları kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine, yapılacağı öngörülmüştür. Eğer, tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gereğine de işaret edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 04.04.2007 gün ve 2007/12-200 E. 2007/187 K., 30.12.2009 gün ve 2009/12- 563 E. 2009/600

 

 

Tüzel Kişilere tebligat ile ilgili

Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 tarih ve 2011/21-882 Esas, 2011/767 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Tebligat Kanunu’nun 13. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak şahısların derecelendirildikleri görülmektedir. Bir kere, hükmi şahıslar namına kendilerine tebligat yapılabilecek salahiyetli mümessiller mutad iş saatlerinde işyerlerinde bulundukları ve o sırada evrakı bizzat alacak durumda oIdukları takdirde memur ve müstahdemlere tebligat yapılamaz. Saniyen, memur veya müstahdemlere tebligat yapılabilecek hallerde de, önce kendisine tebligat yapılacak şahsın, şirketin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle muhatap hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen veya evrak müdürü gibi esasen bu işlerle tavzif edilmiş bir kimse olması, böyle bir kimsenin bulunmaması halindedir ki (bu durum tebliğ mazbatasına dercedilmek suretiyle) o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme tebligat yapılabilir. Daha önce kendisine tebligat yapılması gereken kimselerin bulunmadıklarını veya tebligatı bizzat alamayacak durumda olduklarının ispatı bakımından mazbatada yer alacak kayıt bilhassa önemlidir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi

Tarih : 19.02.2018

Esas No : 2018/58

Karar No : 2018/1447

TÜZEL KİŞİLERE YAPILACAK TEBLİĞİN USULÜ


Tüzel kişiler namına kendilerine tebligat yapılabilecek salahiyetli mümessiller mutad iş saatlerinde işyerlerinde bulundukları ve o sırada evrakı bizzat alacak durumda oldukları takdirde memur ve müstahdemlere tebligat yapılamayacağı; memur veya müstahdemlere tebligat yapılabilecek hallerde de, önce kendisine tebligat yapılacak şahsın, şirketin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle muhatap hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen veya evrak müdürü gibi esasen bu işlerle tavzif edilmiş bir kimse olması gerektiği, bu kişilerin de bulunmaması halinde bu hususların tebliğ evrakına yazılması suretiyle tebligatın o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılabileceği hk.

İstemin Özeti: Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin ve icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde süresinde açılmayan davanın reddine karar vermiştir.

Kanun yararına bozma talep eden davacı vekilinin istemi üzerine düzenlenen raporlar dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

Karar: Dava, 28.12.2016 tarih ve 18.145.855 sayılı 1.593,33 TL tasarruf teşvik fonu prim borcunu içeren ödeme emrinin; zamanaşımına uğradığı, borcun bulunmadığı, tebligatın ve ödeme emrinin usulsüz olduğu nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir.

Mahkemece, davacı şirkete 02.01.2017 tarihinde ödeme emri tebligatının yapıldığı davanın 7 günlük süre içinde açılmadığı ve yasal süre geçtikten sonra 26.01.2017 tarihinde açıldığı gerekçesi ile yasal sürede açılmayan davanın reddine %10 haksız çıkma tazminatından davacının sorumlu olmasına karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden, dava konusu ödeme emrinin davacı şirkete 02.01.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin 09.01.2017 tarihinde kuruma verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz ettiği, Kurum’un 13.01.2017 tarihli borca itirazın reddi dilekçesinin 19.01.2017 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği ve davanın 26.01.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Tebligat Kanunu’nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebliğin selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun’un 13. maddesine göre de; tebliğ yapılacak bu kişiler her hangi sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde tebliği orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. 25.01.2012 tarih ve 28184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Hükümlerine göre, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gerektiği, bu kişilerin de bulunmaması halinde bu hususların tebliğ evrakına yazılarak tebligat, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.

Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 tarih ve 2011/21-882 Esas, 2011/767 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Tebligat Kanunu’nun 13. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak şahısların derecelendirildikleri görülmektedir. Bir kere, hükmi şahıslar namına kendilerine tebligat yapılabilecek salahiyetli mümessiller mutad iş saatlerinde işyerlerinde bulundukları ve o sırada evrakı bizzat alacak durumda oIdukları takdirde memur ve müstahdemlere tebligat yapılamaz. Saniyen, memur veya müstahdemlere tebligat yapılabilecek hallerde de, önce kendisine tebligat yapılacak şahsın, şirketin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle muhatap hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen veya evrak müdürü gibi esasen bu işlerle tavzif edilmiş bir kimse olması, böyle bir kimsenin bulunmaması halindedir ki (bu durum tebliğ mazbatasına dercedilmek suretiyle) o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme tebligat yapılabilir. Daha önce kendisine tebligat yapılması gereken kimselerin bulunmadıklarını veya tebligatı bizzat alamayacak durumda olduklarının ispatı bakımından mazbatada yer alacak kayıt bilhassa önemlidir.

Tebligat Kanunu ve bu Kanun’un uygulanması için çıkarılan tüzüğün hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Dolayısı ile bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hakim doğrudan, kendiliğinden denetlemelidir.

Davacı şirkete gönderilen ödeme emri tebliğ belgesinde “İşyerinde daimi çalışanı Ramazan Zeybek imzasına tebliğ edildi.” ibaresi yazılı olup yukarıda açıklanan Tebligat Kanunu’na uygun olarak şirketin yetkili temsilcisine tebliğ edilmediği; yetkili temsilcisi olmadığı takdirde tebliğ belgesine dercedilmeden ve bizzat tebliğ alamayacağı kayıt altına alınmadan usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırılmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.04.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.03.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, re’sen gözönünde tutulmalıdır.

Davanın hak düşürücü sürede açılması hususuna ilişkin olarak; dava konusu ödeme emrinin ön yüzünde 7 gün içinde borcu ödeme ve borcu karşılayacak mal bildiriminde bulunulması ihtarı devamında ise 6183 s. Yasa ile 5510 s. Yasanın ilgili maddeleri gereği yapılacak işlemlerin arka sayfada açıklandığı bilgisi yer almakta olup arka sayfada itiraz mercinin iş mahkemeleri olması gerektiği yönünde, kanun yollarını açıkça gösterici ihtarın yer almadığı, davacı vekilinin ödeme emri tebliğinin ardından Kuruma yaptığı başvurunun görevli olmayan yere yapılan başvuru ve dolayısıyla sonrasında açtığı davanın 7 günlük süresi içerisinde açılmış bir dava olarak kabulü gerekmektedir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup hükmün HMK 363/1. maddesi uyarınca Kanun yararına bozulması gerekmektedir.

O halde, davacı vekilinin Kanun yararına bozma talebi kabul edilmedir.

Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.

 

ÖRNEK DİLEKÇELER

GAİZOSMANPAŞA NÖBETÇİ  İCRA HUKUK MAHKEMESİ’NE

İcra dosya no : Gaziosmanpaş 6.İcra Müd.  2019/

DAVACI        : 

VEKİLİ          : Av. Bedir TANRIVERDİ

E-TEBLİGA : 16465-64266-01007

ADRESİ

DAVALI        :

VEKİLİ          :  

KONU            : Usul tebligat nedeniyle TEBLİĞ TARİHİNİN 15.10.2019 olarak düzeltilmesi , takibin iptaline ilişkin şikâyet  ve takibin durdurulması taleplidir.

AÇIKLAMALAR:

Davalı taraf, müvekkil şirket aleyhine Gaziosmanpaş 6.İcra Müd.  2019/101574 sayılı dosyası ile icra takibi başlatmıştır. .

Araştırmalarımız sonucunda müvekkil şirket çalışanı olmayan bir şahsa ödeme emrinin tebliğ olduğu anlaşılmıştır. İşbu sebeplerle usulüne uygun tebliğ edilmeyen ödeme emri hukuka aykırı bir şekilde 18.09.2019 kesinleşmiştir. 

Alacaklı görünen şirket tahsil girişimi için ...'a 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmiştir. Söz konusu kişiler kendilerine haciz ihbarnamesinden sonra 15.10.2019 tarihinde müvekkil şirket ile iletişime geçmişlerdir. MÜVEKKİL ŞİRKET BAHSE KONU İCRA TAKİBİNDEN 15.10.2019 TARİHİNDE HABERDAR OLMUŞTUR.

İlgili icra dosyasında yapılan incelemede söz konusu dosyada alacaklı olduğu iddiasıyla müvekkile ait “.... Sefaköy Küçükçekmece/istanbul” adresine ödeme emri gönderildiği, ancak müvekkil şirketin adresinde yetkili kişinin iş saatlerinde şirkette olup olmadığı hususu göz ardı edilmiş hatta şirket çalışanı olup olmadığı dahi araştırılmamıştır. Tüzel kişi adına yapılacak tebligatlarda şirket yetkilisinin araştırılması gerektiği yok ise neden olmadığı tebligat parçasında posta memurunun da herhangi bir kayıt düşmediği görülmüştür. Yapılan işlem usulsüzdür.

Şöyle ki;

a- Ödeme emri tebliğe çıkarılmadığı gibi usulüne uygun da tebliğ edilmiş değildir. Posta memuru yeterli araştırma yapmamış ve tebliğ mazbatasına gerekli bilgileri kanun gereği yazmakla yükümlü olmasına rağmen yazmamıştır.

Tebligat kanununa göre;

Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat:

Madde 13 – Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.

Ödeme emrinin tebliği de usulüne uygun yapılmamıştır. TÜZEL KİŞİ ADINATEBLİGATI KABUL EDECEK KİŞİ (şirket yetkilisinin bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın ve yetkili kişi yok ise neden olmadığı  hususu tebliğ evrakına şerh edilmeksizin çalışana tebliğ yapıldığı, ticaret sicil kaydına göre de ...`nın borçlu şirket temsilcisi olmadığı anlaşılmakla, Yapılan Tebligat Tebligat Kanunu`nun 12 ve 13. maddeleri ile Yönetmeliğin 21. maddeleri hükümlerine aykırıdır. ) Ödeme emri tebliği yetkisiz kişiye yapıımıştır. Ödeme emrinin tebliğine ilişkin olan hukuki düzenlemelere uyulmaksızın yasal düzenlemelere aykırı ve eksik işlemler ile ödeme emrinin iptali gereklidir.TEBLİGAT KANUNU'NUN 13. MADDESİ İLE İLGİLİ TÜZÜĞÜN 18. MADDESİNE GÖRE; HÜKMİ ŞAHIS ADINA TEBLİĞİ ALACAK KİŞİNİN İŞYERİNDE BULUNMAMA SEBEBİNİN TEBLİGAT MAZBATASINA YAZILMAMIŞ OLMASI NEDENİYLE TEBLİGATIN GEÇERLİ OLDUĞUNDAN SÖZ EDİLEMEZ.

Müvekkile yapılan tebligatın usulsüz olduğu, gerek yasal düzenlemeler gerekse Yargıtay kararlarından da açıkça anlaşılacağı üzere şüphesizdir. Çünkü müvekkilin tebligattan hiçbir suretle haberi olmamıştır. Müvekkilin alacaklı olduğunu iddia edene hiçbir borcu yoktur.

7201 SAYILI TEBLİGAT KANUNU’NUN 35. MADDESİ VE TEBLİGAT YÖNETMELİĞİ'NİN 57. MADDESİ GEREĞİNCE TİCARET SİCİLİNE BİLDİRİLEN ADRESE TEBLİGAT YAPILABİLMESİ İÇİN SÖZ KONUSU ADRESE ÖNCELİKLE NORMAL USULLERE GÖRE TEBLİGAT ÇIKARTILIP BİLÂ TEBLİĞ DÖNMESİ HALİNDE 35. MADDEDEKİ TEBLİĞ PROSEDÜRÜNÜN İŞLETİLMESİ GEREKİR. SÖZ KONUSU TEBLİGAT DİKKATLİCE İNCELENDİĞİNDE ŞERH VERİLMEDİĞİ HALDE DİREK 35'E GÖRE TEBLİĞ EDİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR.

Usulüne aykırı tebliğin hükmü başlığını taşıyan Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca; tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi  kabul edilir. TEBLİGAT KANUNUN 35/4 HÜKMÜ KAPSAMINDA TÜZEL KİŞİLERE TEBLİGAT YAPILABİLMESİ İÇİN, ÖNCELİKLE TÜZEL KİŞİNİN BİLİNEN EN SON ADRESİNE VE BU ARADA BİLİNEN EN SON ADRESİ TİCARET SİCİLİNDEKİ ADRESİ İSE, TEBLİGAT KANUNU’NUN 10.MADDESİNE GÖRE NORMAL TEBLİGAT ÇIKARTILMASI, BU ADRESE ÇIKARTILAN TEBLİGATIN BİLA TEBLİĞ İADE EDİLMESİNDEN SONRA AYNI ADRESE (TİCARET SİCİLİNDEKİ ADRESİNE) 35.MADDEYE GÖRE TEBLİGAT YAPILMASI GEREKİR. DOLAYISIYLA, TÜZEL KİŞİNİN TİCARET SİCİLİNDEKİ ADRESİNE DOĞRUDAN-DAHA ÖNCE M.10 GÖRE NORMAL TEBLİGAT ÇIKARTILMADAN-TEBLİGAT YAPILMASI GEÇERLİ VE YASANIN ANILAN HÜKMÜNE UYGUN SAYILAMAZ

Gelinen aşamada, usulsüz tebligat nedeniyle henüz muttali olduğumuz takibin iptaline, ancak davalının kötü niyetli işlemlerinin devam etmemesi için öncelikle ve acilen takibin durdurulmasını talep etmekteyiz.

HUKUKİ SEBEPLER          : İİK, HMK,Tebligat kanunu ve ilgili mevzuat.

DELİLLER                            : İcra dosyası, her türlü delil.

NETİCE ve TALEP             : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden ötürü

1) Ödeme Emrinin usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle şikayetimizin kabulü ile tebliğ tarihinin muttali olduğumuz 15/10/2019 TARİHİ OLARAK KABUL EDİLMESİNE,

2)  Gaziosmanpaş 6.İcra Müd.  2019/ dosyasındaki TAKİBİN DURDURULMASI.

3)  Müvekkilin karşı tarafa hiçbir borcu olmaması nedeniyle TAKİBİN İPTALİNE,

4) Kötü niyetli karşı tarafın %20’ından aşağı olmamak üzere İCRA İNKAR TAZMİNATINA MAHKUM EDİLMESİNE,

5) Mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi saygılarımızla müvekkil adına arz ve talep olunur.16/10/2019

 

                                                                                                                                                                                                        DAVACI  VEKİLİ

                                                                                                         Av. Bedir TANRIVERDİ

TÜZEL KİŞİLERİNE USULSÜZ TEBLİGAT DİLEKÇEMİZİN YEREL MAHKEME KARARI

            T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

            T.C.    GEREKÇELİ KARAR

            GAZİOSMANPAŞA

            1. İCRA HUKUK MAHKEMESİ   

DOSYA NO   : 2019/547 Esas

KARAR NO   : 2020/151

İCRA DOS. NO        : Gaziosmanpaşa 6. İcra Dairesi 2019/

HAKİM          :

KATİP            :

DAVACI        :

VEKİLİ          : Av. BEDİR TANRIVERDİ 

DAVALI        :

VEKİLİ          :

DAVA : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)

DAVA TARİHİ         : 16/10/2019

KARAR TARİHİ      : 27/02/2020  

KAR. YAZIM T.        : 27/02/2020

ŞİKAYET       :          Şikayetçi vekili Gaziosmanpaşa 6. İcra Dairesinin 2019/ sayılı icra takip dosyasında müvekkiline yapılan usulsüz tebligat nedeniyle tebliğ tarihinin 15.10.2019 olarak düzeltilmesini istemiştir.

CEVAP : Davalı vekili 20/11/2019 havale tarihli cevap dilekçesi ile başlatılan takipte yapılan tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığını, davanın yersiz ve hukuksuz olduğunu beyan etmiştir.

İNCELEME:Mahkememizce şirketin yetkililerini ve adresini gösterir sicil kayıtları getirtilmiştir.

Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde ancak o zaman, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birisine yapılır. Tebligat Tüzüğü'nün 18. maddesinde salahiyetli kişilerin bulunmadığının tebligat belgesinde gösterilip bunun açıklanması lüzumu hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda, borçlu şirket adına çıkarılan tebligat belgesinin incelenmesinde;  Mehmet kasımm bulut market kapalı olduğunu beyanla”  beyanından sonra  Mehmet Kasım a tebliğ edildiği görülmekte olup, Tebligat Tüzüğünün 18.maddesinde belirtildiği şekilde şirketi temsile yetkili olanların o sırada orada bulunup bulunmadığı belirlenmeden ve bu haliyle postacının soyut beyanına dayanan tebliğ işlemi usulsüz olup, öğrenme tarihinin 15.10.2019 tarih olarak belirlenmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜ ile davacı yana takip dosyasından gönderilen ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğünün tespiti ile tebliğ  tarihinin T.K. 32. madde gözetilerek  15/10/2019 TARİHİ OLARAK BELİRLENMESİNE,

2- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

3- Davacının karşıladığı 71,20 TL harç, 40,60 TL yargılama gideri olmak üzere toplamı 111,80 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4- Davacı vekili için taktir edilen 700 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5- Artan gider avansının şikayetçiye iadesine,

Dair tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/02/2020          

                        TÜRK MİLLETİ ADINA

            T.C.

            İSTANBUL

            24. İCRA HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO       : 2020/1148 Esas

KARAR NO   : 2021/652

HAKİM          :

KATİP            :

DAVACI        :

VEKİLLERİ  :Av. SEMANUR ÖZSULAR TANRIVERDİ - [16167-61264-64798] UETS

DAVALI        :

VEKİLİ          :

DAVA : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)

DAVA TARİHİ         : 15/12/2020

KARAR TARİHİ      : 14/04/2021

GEREKÇELİ KARARIN

YAZILDIĞI TARİH             : 16/04/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Şikayet (İcra Memur Muamelesi) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili tarafından mahkememize UYAP üzerinden sunulan dava dilekçesi ile; Zara İcra Müdürlüğü 2020/ Talimat  ve  İstanbul .. İcra Müdürlüğü 2019/ Esas  sayılı icra takibi dosyası incelendiğinde kıymet takdiri raporunun  müvekkili şirkete usulüne uygun  tebliğ edilmediğini, dosyada alacaklı olarak görülen tarafın talebi ile tebliğe çıkarılan kıymet takdiri raporunun, müvekkil işyeri bünyesinde çalışmayan ve müvekkil firmada hiçbir temsil yetkisi olmayan şahsa usulsüz bir şekilde tebliğ edildiğini, müvekkilinin bu tebligattan ve münderecatından ancak 13.09.2020 tarihinde tesadüfen muttali olduğunu, aynı zamanda müvekkil aynı tarihte araçlarının satışa çıkarıldığını ve ihale gününün 15.09.2020 olduğunu haricen öğrendiğini, söz konusu kıymet takdiri raporu Tebliğat Kanunu’na göre usulsüz olarak tebliğ edildiğini bu nedenlerle süresiz şikayete tabi usulsüz tebliğat nedeniyle ve kıymet takdiri kesinleşmeden satışın yapılması usulsüz olduğundan, satışın iptaline  karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

GEREKÇE    : Davacı Zara İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı dava ile başkaca taleplerinin yanında kıymet takdir raporu ve satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle şikayetçi olmuş mahkemece sadece usulsüz tebliğ şikayeti yönünden yetkisizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre; hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun'un 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Yönetmeliği'nin 21. maddesinde de, tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda; davacı/borçluya gönderilen satış ilanının şirket çalışanı ... Kaplan’a, kıymet takdir raporunu ise işyerinde daimi çalışan ... Yıldız’a tebliğ edildiği her iki tebliğ şerhinde de tebligat yapılacak muhataba ilişkin hiçbir araştırma yapılmadan doğrudan daimi çalışana imzası karşılığında tebligat yapıldığı gibi, borçlu şirket adına kendisine tebligat yapılan şahsın, görev itibariyle şirket temsilcisinden sonra gelen bir kimse olup olmadığının da tebliğ evrakında tespit edilmediği dolayısıyla işlemlerin Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 21. maddesi hükümlerine aykırı olduğu ve tebliğ işlemlerinin bu nedenle usulsüz olduğu anlaşıldığından, şikayetin kabulü ile dosyada aksi kanıtlanamayan öğrenme tarihinin TK'nın 32.maddesi gereğince tebliğ tarihi olarak kabulüne ve takip dosyasından gönderilen satış ilanı ve kıymet takdir raporu tebliğ tarihinin 13/09/2020 tarihi olarak DÜZELTİLMESİNE dair karar verilmiştir.

HÜKÜM:

1-Şikayetin kabulü ile satış ilanı ve kıymet takdir raporu tebliğ tarihinin 13/09/2020 olarak DÜZELTİLMESİNE,

2-Peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL ilam harcının davacıdan tahsiline

3-Davanın mahiyeti gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

4-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafa  iadesine,

Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı  kararın tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde mahkemeye yapılacak müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/04/2021

Tüzel kişilere yapılacak tebligat usulü Tebligat Kanununun 12 ve 13. Maddeleri ile Tebligat Tüzüğünün 18. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Tebligat öncelikle tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmalıdır. Eğer Tebligat Kanununun 13. maddesinde zikredilen sebeplerden dolayı bu kişiye tebliğ yapılamıyorsa yetkili temsilciden sonra gelen ve esasen bu işle görevlendirilmiş olan memur veya müstahdeme tebliğ yapılacaktır. Eğer bu kişi de tebliğ anında hazır değilse tüzel kişinin bir diğer memur ve işçisine tebligat yapılacaktırKanun ve tüzükte öngörülen düzenlemedeki sıraya uyulmalıdır. Aksi takdirde yapılan tebliğ, Tebligat Kanunu uyarınca usulsüz tebliğ sayılacaktır. Bunun yanı sıra Tebliğ memuru mutlaka tebliği yetkili temsilciye yahut bir diğer memur ya da müstahdeme yapma sebebini tebliğ mazbatasında belirtmek zorundadır.

 

Hukuki danışmanlık, hukuki sorunların çözümünde önemli bir yer görmektedir. Özellikle Arnavutköy ve İstanbul da, hukuki danışma ve vekaleten mesleki faaliyet icra etmekteyiz. Günümüzde en iyi avukat, müvekkiline ait sorunlar mahkemeye intikal etmeden önce çözüm üreten avukat olarak kabul edilmektedir. Avukat Bedir Tanrıverdi Hukuk Bürosu