KİRA SÖZLEŞMELERİNDE KEFİLİN SORUMLULUĞU

KİRA SÖZLEŞMELERİNDE KEFİLİN SORUMLULUĞU

 

Kefilin, kefilliğine ilişkin kira sözleşmesi, 6098 Sayılı TBK'nın yürürlüğe girmesinden sonra kefaletin şekil şartları 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. 6098 sayılı TBK'nın 583. maddesinin  birinci  fıkrasına  göre;  "Kefalet   sözleşmesi  yazılı  şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı  azami  miktar  ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır." düzenlemesi yer almaktadır. Davaya konu kira sözleşmesinde, kefilin sorumlu olduğu miktar, kefalet tarihi ve müteselsilen kefil olduğuna ilişkin açıklamalar kefilin el yazısı ile belirtilmediğinden, yasal şekle uygun verilen bir kefillik söz konusu değildir. Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.03.2006 gün ve 2006/6-78 Esas, 2006/88 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kefil sıfatıyla kiraya verene karşı sorumludur. Zira, böylesi bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir. Uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun sözleşmede kararlaştırılmış olması, bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması gerekir. Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir.

 

YARGITAY BAŞKANLIĞI Hukuk Genel Kurulu 2006/6-78 E. , 2006/88 K. "İçtihat Metni" Mahkemesi : Ankara 12.İcra Mahkemesi Günü : 18.11.2005 Sayısı : 606-692 Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 12. İcra Mahkemesince davanın (kefil yönünden) reddine dair verilen 10.3.2005 gün ve 2005/34-137 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21.6.2005 gün ve 2005/4534-6460 sayılı ilamı ile, (...1-Toplanan delillere, dosya içeriğine ve kararda yazılı gerekçelere göre davalı-borçluların tüm davacı-alacaklının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacı-alacaklının kefil hakkındaki temyiz itirazlarına gelince;Takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan 15.9.1999 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde kefilin sorumluluğu açıkça düzenlenmiş, müşterek ve müteselsil kefil olduğu belirtilmiş ve ayrıca sözleşmenin özel şartlar bölümünün 7.maddesinde kefilin sorumluluğunun sözleşme boyunca devam edeceği kararlaştırılmıştır. Mahkemece kefilin sorumluluğunu düzenleyen sözleşme hükümleri gözardı edilerek kefil hakkında istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, ödenmeyen kira paralarının tahsili ve kiralananın tahliyesi istemiyle kiracı ve müteselsil kefili hakkında başlatılan icra takibinde, borca itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı Y..U...vekili, davacıya ait taşınmazda 15.9.1999 başlangıç tarihli sözleşmeyle kiracı olan davalı şirketin Eylül-Ekim 2004 aylarına ait kira paralarını ödememesi üzerine, kiracı ve kefili durumundaki diğer davalı hakkında icra takibi yapıldığını; borçluların, aylık kira bedelinin 500.000.000 TL. olduğu iddiasıyla borca itiraz ettiklerini, oysa, takibe konu dönemin kira parasının taraflarca 1.150.000.000 TL. ye yükseltilmiş olduğunu, takipte de bu miktarın istenildiğini, o nedenle borca itirazın haksız olduğunu; öte yandan, itiraz dilekçesinde davalı kefil N..T..’ın, takibin ilişkin bulunduğu dönemdeki kira paraları yönünden sorumluluğu bulunmadığının da ileri sürüldüğünü, oysa, bu davalının alelade bir kefil değil, müşterek borçlu, müteselsil sorumlu ve kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, sözleşmenin 7. maddesindeki hüküm karşısında sorumluluğunun devam ettiğini ileri sürerek, borçluların itirazlarının kaldırılmasına, 5.500.000.000 TL. üzerinden takibin devamına, asgari %40 oranında icra inkar tazminatına ve temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar ....Mimarlık İnş.San.ve Tic.Ltd.Şti. ve N..T.. vekili, 15.9.2004 tarihinde başlayan yeni dönemde taraflarca mutabık kalınmış veya mahkemece belirlenmiş bir kira parası bulunmadığını, bu konuda imzası inkar edilmemiş bir belgenin de mevcut olmadığını, o nedenle borca itiraz edildiğini; öte 18/05/2021 23:04 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 1 YARGITAY BAŞKANLIĞI yandan, Yargıtay kararlarına göre, kefilin sorumluluğunun kira dönemiyle sınırlı bulunduğunu, uzayan dönemlere ilişkin sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, kefil durumundaki davalı N..T.. hakkındaki davanın bu nedenle de redde mahkum olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Yerel Mahkeme; davalı kiracı hakkındaki davanın kabulüne, itirazının kaldırılmasına, icra inkar tazminatına, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine; kira sözleşmesinde müteselsil kefil durumunda olan davalı Necati Türkyaşar’ın sadece kira dönemiyle sınırlı bir sorumluluğunun bulunduğu, yenilenen kira dönemi yönünden sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle bu davalı hakkındaki davanın reddine karar vermiş; taraflar vekillerince temyiz edilen karar Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur. Davalı kiracı şirket ile davacı kiralayan arasındaki 15.9.1999 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesiyle, davacıya ait dükkan vasıflı taşınmazın dekorasyon mağazası olarak kullanılmak üzere kiralandığı, diğer davalı N.. T..’ın sözleşmeyi “Müteselsil sorumlu ve kefil” sıfatıyla imzaladığı çekişmesizdir.Kira sözleşmesinin Özel Şartlar bölümündeki 5. maddesi aynen “Kira müddeti iki yıl olup, birinci yılın sonunda kira bedeli Yargıtay’ın belirlediği oranda artırılacaktır. İkinci yılın sonunda taraflar arasında anlaşma sağlanması halinde kiralama işlemi devam edecektir. Aksi takdirde kiracı en geç 30 gün içinde dükkanı tahliye etmeyi şimdiden kabul eder”; 7. maddesi ise aynen “Kira kontratında imzası bulunan müteselsil müşterek borçlu ve kefilin kefaleti; kiracının dükkanda oturduğu sürece ve mecurun tahliye edilip kiraya veren ile kiracı arasında hiçbir hukuki ve maddi sorun kalmayıncaya kadar devam eder. Kefil olanlar bu durumu kabul etmişlerdir” hükmünü içermektedir.Davacı kiralayan vekilince her iki davalı hakkında 22.12.2004 günlü takip talebiyle başlatılan ve Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2004/15327 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibinde, 4.600.000.000 TL. (Eylül, Ekim, Kasım, Aralık 2004 aylarına ait) ödenmemiş kira paraları ile 9.200.000.000 TL. (sözleşmenin 12. maddesi gereğince muaccel hale gelen) müteakip aylar kira paraları olmak üzere toplam 13.800.000.000 TL. nin yasal faiziyle birlikte tahsili ve kiralananın tahliyesi istenilmiştir. Davalılar (borçlular) vekili, süresi içerisindeki itiraz dilekçesinde, hem istenilen kira parasına itiraz etmiş, hem de, kefil durumundaki N.. T..’ın sorumluluğunun kira dönemiyle sınırlı olduğunu, zımnen uzayan dönemlere ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüştür.Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; sözleşmeyi “Müteselsil sorumlu ve kefil” sıfatıyla imzalamış olan davalı N.. T..’ın takibe konu borçtan sorumlu tutulup, tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 484. maddesine göre, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, yazılı şekilde düzenlenmesi ve kefilin sorumlu olacağı miktarın açıkça gösterilmesi zorunludur. 12.4.1944 tarih ve 14/13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da; sözleşmede kefilin ödeyeceği muayyen bir miktarın gösterilmiş olup, olmadığının ve sözleşme içeriğinden böyle muayyen bir miktarın anlaşılmasına olanak bulunup, bulunmadığının hakim tarafından resen gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi ve anılan İçtihadı Birleştirme Kararı birlikte değerlendirildiğinde, kira sözleşmelerindeki kefaletler bakımından şu saptamalar yapılabilmektedir: Yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca, kiracının ödemekle yükümlü bulunduğu kira paralarından, kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur. Zira, böylesi bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir; kefil, sorumluluğunun kapsamını ve sınırlarını bilmektedir. Kira süresinin, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un 18/05/2021 23:04 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 2 YARGITAY BAŞKANLIĞI 11. maddesi gereğince uzadığı hallerde, uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun (kefilin sorumluluğunun uzayan dönem için de devam edeceğinin) sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması gerekir. Bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması da şarttır. Eş söyleyişle, ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir. Hakim, bu yönleri resen dikkate almakla yükümlüdür. Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde: Yukarıda belirtildiği üzere, davaya konu kira sözleşmesinin 7. maddesinde, kefaletin, kira ilişkisi sona erinceye ve kiralayan ile kiracı arasındaki tüm sorunlar çözülünceye kadar devam edeceği belirtilmiş ise de; kefilin gerek sorumlu olacağı süre ve gerekse sorumlu tutulacağı azami miktar gösterilmemiştir. Görülmekte olan davada; itirazın kaldırılması isteminin konusunu oluşturan icra takibinde, 15.9.1999 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesine dayanılmıştır. Ancak, tahsili istenilen kira paraları, kira süresinin bittiği 15.9.2001 tarihinden sonraki döneme (2004 yılına) aittir. Bu durumda, takibe konu kira paralarından davalı kefilin sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır. Yerel Mahkemenin aynı gerekçeye dayalı olarak verdiği, davalı kefil hakkındaki davanın reddi yönündeki direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 22.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.