3 yıllık sürenin dolması gerektiği-memnu hakların iadesinde

T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 2016/3143

K. 2017/4926

T. 19.10.2017

5352/m.13/A

DAVA : Adalet Bakanlığı'nın, 11/08/2016 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hükümlü ... hakkında yasaklanmış hakların geri verilmesinin talep edilmesi üzerine, hükümlü hakkında yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine dair Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/02/2014 tarihli ve 2014/77 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 29/09/2016 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.

Dosya incelendi.

Gereği Görüşülüp Düşünüldü:

KARAR : A- ) Konuyla İlgili Bilgiler:

1- ) Sanığın 22/04/2008 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK'nın 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 191/6. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16/02/2010 tarihli ve 2008/367 esas, 2010/55 Sayılı kararının 11/03/2010 tarihinde kesinleştiği ve 08/10/2011 tarihinde infaz edildiği,

2- ) Hükümlünün yasaklanmış haklarının iade edilmesini talep etmesi üzerine, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/02/2014 tarihli ve 2014/77 değişik iş sayılı kararı ile "hükümlü hakkında yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine” karar verildiği ve kararın yasa yolu incelemesinden geçmeden kesinleştiği,

Anlaşılmıştır.

B- ) Kanun Yararına Bozma Talebi:

Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın esrar içmek suçundan almış olduğu mahkumiyet kaydının 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 14 ve geçici 2. maddeleri gereğince arşive alınmış olduğu ve aynı Kanun'un 6290 Sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren yasaklanmış hakların geri verildiği tarihe göre arşivden silinme süresi hesaplanacağı, somut olayda mahkemesince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin 08/10/2011 tarihinde infaz edilmiş sayılması sebebiyle hak yoksunluğu ve güvenlik tedbirlerinin sona ereceğinden yasaklanmış haklarının bulunmadığının tespitine dair karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da sanık hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, sanığın cezasının infaz edildiği tarih olan 08/11/2011 tarihinden itibaren 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde yer alan 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu ve sanığın daha sonra yeni bir suç işlemediği anlaşılmakla, mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir."

denilerek, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/02/2014 tarihli ve 2014/77 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.

C- ) Konuyla İlgili Hukuksal Düzenlemeler:

a- ) 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'nun “Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi” başlıklı 13/A maddesi:

( 1 ) 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,

a- ) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,

b- ) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir.

( 2 ) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî sebeple son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.

( 3 ) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.

( 4 ) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.

( 5 ) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanunu'nda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.

( 6 ) Yasaklanmış hakların iadesine dair karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.

( 7 ) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması sebebiyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır.

D- ) Konunun Değerlendirilmesi:

28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 6545 Sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değişik TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesiyle eklenen 5320 Sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, hükümlünün mahkûmiyetine dair Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16/02/2010 tarih ve 2008/367 E; 2010/55 K. sayılı hükmüyle ilgili uyarlama yapılması ve yeniden kurulacak hükmün sonuçlarına göre, mennu hakların iadesi konusunun karara bağlanması mümkün görülerek, kanun yararına bozma istemi hakkında, talebe konu edilen karar tarihi itibari ile inceleme yapılmıştır.

Somut olayda, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı suç ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 5560 Sayılı Kanun ile değişik 5237 Sayılı TCK'nın 191/6. maddesi uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği ve 53. madde uyarınca hapis cezasının kanunî sonucu olan hak yoksunluklarına hükmedildiği, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerini yerine getirmesi üzerine de aynı Kanun'un 191/7. maddesi uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası 08/10/2011 tarihinde infaz edilmiş sayılarak arşiv kaydına alındığı anlaşılmıştır.

Daha sonra, hükümlünün 29.01.2014 tarihli dilekçeyle yasaklanmış haklarının iade edilmesini talep etmesi üzerine, her ne kadar Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/02/2014 tarihli ve 2014/77 değişik iş sayılı kararı ile, hükümlünün yasaklanmış bir hakkının bulunmadığı, zira TCK'nın 53. maddesi uyarınca hapis cezasının kanunî sonucu olarak hükmedilen hak yoksunlukların cezanın infazı ile birlikte sona ereceği, hükümlünün de cezasını infaz ettiğinden dolayı TCK'nın 53. maddesi uyarınca hükmedilmiş olan hak yoksunluklarının kendiliğinden kalkacağı, hükümlü hakkında başka da bir hak yoksunluğuna hükmedilmemiş olduğu gerekçeleri ile "hükümlü hakkında yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine” karar verilmiş ise de,

Hükümlülük kararında açıkça hükmedilmese bile bir suçtan mahkûmiyetin doğal neticesi olarak Anayasa'nın 76. maddesi ve diğer özel kanunlarda yer alan "seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma", "kamu hizmetlerinden yasaklanma", "memuriyetten mahrumiyet" gibi, bir suçtan mahkûmiyetin sonucu olan hak yoksunluklarının yasak hakların geri verilmesi yoluyla giderilebileceği, somut olayda da hükümlünün infaz edilmiş sayılarak arşiv kaydına alınmış olan 1 yıl 15 gün hapis cezasına mahkûmiyetinin yukarda bahsedilen hak yoksunluklarına yol açacağı cihetle,

Uyuşturucu madde kullanmak suçundan verilen hapis cezasına mahkûmiyetin doğal sonucu olarak yasaklanan haklarının geri verilmesi talebinde bulunan hükümlünün hukuki durumunun 5352 Sayılı Kanun'un 13/A maddesinde belirtilen şartlar ışığında değerlendirilerek, 1 yıl 15 gün hapis cezasının infaz tarihi olan 08/10/2011 tarihinden itibaren, hükümlünün talep tarihi olan 29.01.2014 tarihinde ve “yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine” dair karar tarihi olan 05.02.2014 itibari ile henüz 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'nun “Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi” başlıklı 13/A maddesinin 1. fıkrasının ( a ) bendinde yer alan “Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması” şartının gerçekleşmediği gözetilerek yasaklanmış hakların geri verilmesi talebinin bu gerekçe ile “reddine” karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçeyle “yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine” karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi sonucu bakımından yerinde görülmüştür.

SONUÇ : Açıklanan nedenlere göre; “yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine” dair Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/02/2014 tarihli ve 2014/77 değişik iş sayılı kararının 5271 Sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 19.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

YARGITAY 15. Ceza Dairesi
2017/25499 E.
2017/21684 K.


Dolandırıcılık suçundan sanık ...'nun, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 503/1, 522, 72 ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 4. maddeleri gereğince 1.070,400 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair Espiye Asliye Ceza Mahkemesinin 09/03/1995 tarihli ve 1993/83 esas, 1995/5 sayılı kararının infazını müteakip, sanığın memnu hakların iadesi talebi üzerine, yasaklanmış haklarının bulunmadığından bahisle memnu hakların iadesi talebinin reddine ilişkin Espiye Asliye Ceza Mahkemesinin 22/01/2016 tarihli ve 2016/6 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 09/04/2017 gün ve 94660652-105-28-1470-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2017 gün ve 2017/23902 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

Dosya kapsamına göre, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 6290 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren arşivden silinme süresinin hesaplanacağı, somut olayda mahkemesince kararda hak yoksunluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinin '' (3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir. (4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir. (5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.'' şeklinde olduğu nazara alındığında, hak yoksunluğuna neden olan mahkumiyet bakımından mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 5560 sayılı Kanun'un 38. maddesiyle eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, TCK’nın 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, talepte bulunanın mahkûm olduğu cezanın infazının tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir.


Bu itibarla hükümlünün talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle, Espiye Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 22.01.2016 gün ve 2016/6 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca BOZULMASINA, sonraki işlemlerin merciince yerine getirilmesine, 30.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

http://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?t=381172&p=424148&utm_source=feedburner&utm_medium=email&utm_campaign=Feed%3A+Karararacom+%28kararara.com%29#p424148

 

 

15. Ceza Dairesi         2017/25499 E.  ,  2017/21684 K
"İçtihat Metni"

Dolandırıcılık suçundan sanık ...'nun, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 503/1, 522, 72 ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 4. maddeleri gereğince 1.070,400 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair Espiye Asliye Ceza Mahkemesinin 09/03/1995 tarihli ve 1993/83 esas, 1995/5 sayılı kararının infazını müteakip, sanığın memnu hakların iadesi talebi üzerine, yasaklanmış haklarının bulunmadığından bahisle memnu hakların iadesi talebinin reddine ilişkin Espiye Asliye Ceza Mahkemesinin 22/01/2016 tarihli ve 2016/6 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 09/04/2017 gün ve 94660652-105-28-1470-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2017 gün ve 2017/23902 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 6290 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren arşivden silinme süresinin hesaplanacağı, somut olayda mahkemesince kararda hak yoksunluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinin '' (3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir. (4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir. (5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.'' şeklinde olduğu nazara alındığında, hak yoksunluğuna neden olan mahkumiyet bakımından mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 5560 sayılı Kanun'un 38. maddesiyle eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geriverilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, TCK’nın 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, talepte bulunanın mahkûm olduğu cezanın infazının tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir.
Bu itibarla hükümlünün talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle, Espiye Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 22.01.2016 gün ve 2016/6 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca BOZULMASINA, sonraki işlemlerin merciince yerine getirilmesine, 30.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 


15. Ceza Dairesi         2017/17112 E.  ,  2017/10834 K.


"İçtihat Metni"

Emniyeti suistimal suçundan sanık ...’in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 510, 522/1, 523/1, 59/2 ve 647 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca 580.000 Türk Lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince ertelenmesine dair Aydın Ağır Ceza Mahkemesinin 28/12/1994 tarihli ve 1994/280 esas, 1994/373 sayılı ilâmına ilişkin memnu haklarının iadesi talebi üzerine sanığın arşiv kaydının silinmesine ilişkin talebin Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/11/2016 tarihli ve 1994/280 esas, 1994/373 sayılı ek karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 18/03/2017 gün ve 94660652-105-09-1252-2017-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/03/2017 gün ve 2017/20375 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Türk Ceza Kanunu’nda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını sağlayan hukuki bir düzenleme olup, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 121 ve 124. maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 416 ve 420. maddelerinde yer alan "yasaklanmış hakların geri verilmesi" kurumuna, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer verilmediği, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle tekrar düzenlendiği, bu düzenleme ile ceza mahkûmiyetinden ... müebbet hak yoksunluklarının giderilmesi amaçlandığı, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı Kanun dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, anılan Kanun'un 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiğinin belirtildiği, yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekeceği, bu nedenle, mahkûm olduğu erteli hapis cezası 09/11/1995 tarihinde kesinleşen hükümlünün talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 5560 sayılı Kanun'un 38. maddesiyle eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geriverilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, TCK’nın 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, talepte bulunanın mahkûm olduğu cezanın infazının tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir.
Bu itibarla hükümlünün talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle, Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 15.11.2016 gün ve 1994/280-373 sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca BOZULMASINA, sonraki işlemlerin merciince yerine getirilmesine, 15.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 




 

 T.C
YARGITAY
8.CEZA DAİRESİ
ESAS NO: 2016/ 12303
KARAR NO: 2017 / 11899
KARAR TARİHİ: 26.10.2017


Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan almış olduğu mahkumiyet kaydının 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 14. ve geçici 2. maddeleri gereğince arşive alınmış olduğu ve aynı Kanun'un 6290 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren yasaklanmış hakların geri verildiği tarihe göre arşivden silinme süresi hesaplanacağı, somut olayda mahkemesince sanığın mahkumiyet kararında yasaklanmış hak bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, mahkumiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların geri verilmesi talebinde bulunulabileceği ve sanık hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, sanığın cezasının infaz edildiği tarih olan 09/03/2001 tarihinden itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde yer alan 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu ve sanığın daha sonra yeni bir suç işlememiş olduğu cihetle, mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile “yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine” karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.11.2016 gün ve 3605 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.11.2016 gün ve KYB/2016-391173 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.


TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:


Cezanın amaçlarından birisinin de mahkûmun ıslahı olması karşısında; bunu ispat eden/gösteren kişinin ömür boyu hak yoksunluğuna muhatap olması, adil de değildir. İşte ortaya çıkabilecek bu gibi sakıncaların giderilebilmesi için, mahkûmun belirli bir süreyi iyi halli olarak geçirmesi ve kanunda açıklanan diğer koşullara uymuş olması halinde yoksun kaldığı hakları tekrar kullanması, "yasaklanmış hakların geri verilmesi (memnu hakların iadesi) kurumu ile olanaklı hale gelmektedir. Bu yolla mahkûm, toplumsal yaşamın gerektirdiği etkinlikleri normal bir şekilde sürdürmesini sağlayan haklarına yeniden kavuşmanın yanı sıra, mahkûmiyet sonucu yıpranan manevi itibarını da elde etme olanağına kavuşmuş olacaktır.

765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nun 121-124. maddeleri ile 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 416-420. maddelerinde düzenlenen "yasaklanmış hakların geri verilmesi" kurumuna ilişkin ne 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda ne de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda herhangi bir hükme yer verilmiş, ancak daha sonra 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na 13/A maddesi eklenmek suretiyle Türk Hukukundaki yerini tekrar almıştır.

"Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlığını taşıyan 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesi:

"(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,

a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,

b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir.

(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.

(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.

(4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet Savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.

(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanunu'nda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.

(6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.

(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır." şeklinde olup, maddenin gerekçesi şöyledir:

"Maddeyle, 5352 sayılı Kanun'a 13/A maddesi eklenmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesindeki düzenlemeye göre, belli bir suçtan mahkumiyete bağlı süresiz hak yoksunluğundan söz edilemez. İşlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsıldığı için suçlu kişi, özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır. Ancak, bu hak yoksunlukları süresiz değildir. Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, 53 üncü maddede suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması yönünde düzenleme yapılmıştır. Türk Ceza Kanunu'nda, belli bir suçu işlemekten dolayı cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesine ilişkin düzenleme yapılmamıştır. Ancak, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu'nun Geçici 2 nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin, belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümleri saklı tutulmuştur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran bu hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulması, uygulamada ciddi sorunlara yol açacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur."

Bu yeni hüküm ve gerekçesi göz önüne alındığında yasaklanmış hakların geri verilmesini; "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarla belli bir suç veya ceza mahkûmiyetine bağlı olarak doğrudan veya mahkûmiyetin yasal sonucu olarak öngörülen sürekli hak yoksunluklarının; cezanın infaz edilmesinden ya da infaza hukuki bir nedenle son verilmesi halinde kararın kesinleşmesinden itibaren, belirli bir süre gösterilen iyi hal sonrasında, mahkûmun talebiyle, geleceğe yönelik olarak mahkemece geri verilmesi" şeklinde tanımlanabilir.


Yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verildiğinde adli sicil bilgileri silinmemektedir. Ancak geri vermeye ilişkin karar adli sicil arşivine kaydedilmektedir (5352 sayılı Kanun md.13/A,f.6). Silinen ancak arşiv kaydına alınan kayıtlar "kural olarak" kişiyi herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak kullanılamaz (5352 sayılı Kanun md.10/2) ise de, kanunlarda bu konuda özel düzenleme olması halinde söz konusu arşiv kaydı hak yoksunluğu dâhil bazı hukuki işlemlere esas alınabilecektir (5352 sayılı Kanun md.10/2). Dolayısıyla hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetin adli sicilden silinmesine karar verilmesi halinde, silme kararıyla yasaklanmış haklar da otomatik olarak geri verilmiş olacağından, ayrıca yasaklanmış hakların geri verilmesini talep etmeye gerek kalmayacağı ileri sürülebilirse de bu durum ancak bir hak yoksunluğuna esas alınamayanlar açısından geçerli olabilecektir. Nitekim 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun geçici 2. maddesinde Anayasanın 76. maddesi ile özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetlerin arşiv bilgilerinin silinmesi benimsenmemiştir.

5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir.

Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.

5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesine göre, ister 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndan, isterse özel bir yasadan kaynaklansın, amme hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme veya seçilme hakkından yoksun kılınma, yasal kısıtlılık altında bulundurulma, babalık veya kocalık haklarından mahrumiyet, sürücü belgesinin geri alınması, emekli maaşından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili, işyerinin kapatılması ve benzerleri gerek bir mahkûmiyet sonucu ve gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin memnu hakların iadesi yoluyla bertaraf edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu haklarının iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Somut olayda mahkemesince sanığın mahkumiyet kararında yasaklanmış hak bulunmadığı gerekçesi ile sanığın memnu hakların iadesi talebinin kabul edilmediği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında herhangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, sanık hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının

yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, sanığın cezasının infaz edildiği tarih olan 24.07.1997 tarihinden itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde yer alan 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu ve sanığın daha sonra yeni bir suç işlememiş olduğu cihetle; mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklamış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,

Yasaya aykırı,
Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Şırnak Asliye Ceza Mahkemesi'nin 06.11.2015 gün, 2015/310 değişik iş sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine, 26.10.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.



T.C
YARGITAY
14.CEZA DAİRESİ
ESAS NO: 2017/ 2614
KARAR NO: 2017 / 3795
KARAR TARİHİ: 11.09.2017




Cinsel taciz suçundan sanık ...'un mahkûmiyetine dair Elazığ 5. Asliye Ceza Mahkemesinin (Kapatılan Elazığ 2. Sulh Ceza Mahkemesinin) 27.09.2011 gün ve 2011/70 Esas, 2011/996 sayılı Kararının kesinleşmesini müteakip, hükümlü tarafından memnu hakların iadesi talebinde bulunulması üzerine, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesi uyarınca hükmedilen hak yoksunluklarının cezanın infazının tamamlanmasıyla kendiliğinden sona ereceği, anılan maddede öngörülen hak yoksunlukları açısından yasaklanmış hakların iadesi kurumunun uygulanamayacağı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin, aynı Mahkemenin 04.12.2015 günlü, 2011/37-36 sayılı Ek kararını kapsayan dosya incelendi.

5352 sayılı Kanunun 12. maddesinin (b) bendinin 1 ve 2. alt bentlerine göre, arşiv bilgilerinin yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla onbeş yıl geçmesiyle, yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın otuz yıl geçmesiyle tamamen silinecek olması nedeniyle, yasaklanmış hakların iadesi talebi üzerine karar verilmesinin arşiv kaydının silinmesi açısından sanık lehine bulunduğu, "yasaklanmış hak" kavramına adli sicil sorgulama sonucunda kayıt bulunması halinin de dahil olduğu gözetilerek; benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2015/7016 Esas, 2016/4548 sayılı ilamında yer alan ".... mahkûmiyetin doğal sonucu olarak 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinde öngörülen güvenlik tedbirlerine hükmedildiği, mahkemece TCK'nın 53/2. maddesinde belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin, hapis cezasının infazının tamamlanması ile kendiliğinden ortadan kalkacağının düzenlenmesi ve hükümlünün de cezasını tamamlaması nedeniyle memnu hakların iadesi hususunda "bir karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verildiği, kararın sonuç itibariyle doğru olmakla birlikte yerel mahkemenin sadece tespit yaparak yetinmeyip, sorunu giderici nitelikte bir karar vermesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiş.." şeklindeki açıklamalara nazaran, 5237 sayılı Kanunun 53/2. maddesi uyarınca, bu maddeye göre hükmedilen hak yoksunluğunun hapis cezasının infazının tamamlanmasıyla sınırlı olduğu ve hükümlü hakkındaki hapis cezasının 01.09.2015 tarihinde infaz edildiğinden, mahkûm olduğu suç nedeniyle herhangi bir hak yoksunluğunun bulunmadığına, hak yoksunluğunun hapis cezasının infaz edilmesiyle kendiliğinden ortadan kalktığına şeklinde karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 09.04.2017 gün ve 94660652-105-23-1734-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:

Tüm dosya içeriği nazara alındığında Elazığ 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2015 gün ve 2011/37 Esas, 2011/36 sayılı Ek kararı usul ve kanuna uygun olup kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden talebin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 11.09.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

http://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?t=363000&p=405358&utm_source=feedburner&utm_medium=email&utm_campaign=Feed%3A+Karararacom+%28kararara.com%29#p405358

 

T.C.

YARGITAY

11. CEZA DAİRESİ

E. 2016/12515

K. 2017/737

T. 7.2.2017

DAVA : Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 17.11.2016 gün ve 2016-7993 Sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 25.11.2016 gün ve 2016/392939 KYB sayılı ihbarnamesi ile;

Sahtecilik suçundan sanık ...'nın, 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 342/1, 80 ve 59/2 maddeleri gereğince 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezanın 647 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 6. maddesi gereğince ertelenmesine dair Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 28/02/2008 tarihli ve 2007/283 esas, 2008/49 Sayılı kararının 28/02/2013 tarihinde infaz edilmesini müteakip, adı geçen hükümlünün yasaklanmış haklarının iadesine dair talebinin kabulüyle mahkumiyet hükmünün yasal sonucu olan yasaklanmış hakların iadesine dair aynı Mahkemenin 20/10/2015 tarihli ve 2015/654 değişik iş sayılı kararının "... yasaklanmış hakların iadesine dair karara dayanak teşkil eden 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu 13/A maddesinde yer alan ''5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,

a-) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,

b-) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir.''

Şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, memnu hakların iadesi kararı verilebilmesi için infazın tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık sürenin geçmiş olmasının gerekmesi karşısında, hükümlünün mahkum olduğu 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasının 28/02/2013 tarihinde infaz edildiği cihetle, yasaklanmış hakların iadesine dair kararın verildiği 20/10/2015 tarihinde 3 yıllık sürenin dolmadığı gözetilmeden, talebin reddi yerine yazılı şekilde kabülüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden" bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,

Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : İncelenen dosya içeriğine göre; Kanun Yararına Bozma İstemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin “Hükümlü ...'nın memnu haklarının iadesine” dair 20/10/2015 tarih 2015/654 D.İş sayılı kararının 5371 Sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak kaydıyla BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. CEZA DAİRESİ

E. 2016/19494

K. 2017/458

T. 18.1.2017

5352/m.13/A

5237/m.53

DAVA : Hırsızlık suçundan sanık ...'in, 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 491/ilk, 59/2 ve 647 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 4. maddesi uyarınca 750.000 Türk Lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 647 Sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince ertelenmesine dair Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesi'nin 21/08/1997 tarihli ve 1997/477 esas, 1997/654 Sayılı kararının infazını müteakip, hükümlünün yaptığı arşiv kaydının silinmesi talebinin kabulüne ve arşiv kaydının silinmesine dair Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesi'nin 05/05/2016 tarihli ve 1997/477 esas, 1997/654 Sayılı ek karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 29/10/2016 gün ve 9823-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/11/2016 gün ve 2016/388017 Sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05/05/2016 tarihli ek kararın kesinleştirme aşaması sırasında, Adli Sicil ve İstatistik Genel müdürlüğünün 07/06/2016 tarih ve 13524483.11-44703-2016/38505/32979 Sayılı yazısına istinaden, bu kez aynı Mahkemece anılan kararın kaldırılmasına dair verilen 09/06/2016 tarihli ek kararın hukuken yok hükmünde bulunduğu değerlendirilerek yapılan incelemede,

Dosya kapsamına göre, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 6290 Sayılı Adli Sicil Kanunu İle Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 3. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında “İkinci fıkrada sayılanlar dışında, birinci fıkra gereğince işlem yapılarak arşive alınan kayıtlar 3682 Sayılı Kanun'un 8. maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan mahkûmiyetin esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarih esas alınarak Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, 6290 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 11/04/2012 tarihinden itibaren adli sicil arşiv kayıtlarının silinmesi işleminin münhasıran Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yapılması gerektiğinin gözetilmemesindeisabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

Gereği Düşünüldü:

KARAR : Yerel mahkemenin 21.08.1997 gün ve 1997/ 477 - 654 Sayılı kararı ile 765 Sayılı TCK'nın 49l/ilk, 59 ve 647/4-6. maddeleri uyarınca mahkûmiyetine karar verilen hükümlü ...'in 05.05.2016 tarihli dilekçesi ile işe gireceği için memnu haklarının iadesine karar verilmesini talep ettiği, KIRŞEHİR 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin aynı tarihli ek kararı ile “memnu hakların iadesi yönünde talebin, kararda her hangi bir hak mahrumiyeti bulunmadığından reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.

Yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Ceza Kanunu'nda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını sağlayan hukuki bir düzenleme olup, 765 Sayılı TCK'nın 121 ve 124. maddeleri ile 1412 Sayılı CMUK'nın 416 ve 420. maddelerinde yer alan "yasaklanmış hakların geri verilmesi" kurumuna, 5237 Sayılı TCK'da ve 5271 Sayılı CMK'da yer verilmemiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5560 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 38. maddesiyle 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'na 13/A maddesi eklenmek suretiyle tekrar düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ceza mahkûmiyetinden doğan müebbet hak yoksunluklarının giderilmesi amaçlanmıştır.

5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'na eklenen 13/A maddesinde, 5237 Sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.

SONUÇ : Bu itibarla, mahkûm olduğu erteli hapis cezası 10.09.1997 tarihinde kesinleşen hükümlünün talebinin yukarda izah edilen 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulüyle bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği hususu da belirlenmiş olup bu yönden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 18.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.