ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

TÜRKÇE BİLMEYENLERİN DURUMU-VASİYETNAME-.OKUNARAK VE İMZALANARAK RESMÎ VASİYETNAME DÜZENLENMESİ HALİNDE

“Vasiyetnameyi düzenleyen noterin, Fransızcayı bildiğinden söz ederek vasiyetçinin son arzularını Fransızca olarak vasiyetname metnine geçirmesi ve vasiyetçiye okumuş olduğunu beyan etmesi, vasiyetçinin de noter tarafından Fransızca tespit edilen vasiyetnameye Türkçe tercümesi dahi yazılmış son arzularının kendisine okunduğu ve hazırlanan metni uygun gördüğü yolundaki iradesini ifade eylemiş bulunması, Türkiye’de düzenlenmiş resmî bir vasiyetname için yeterli olmayıp; bu onaylama iradesinin vasiyetçi tarafından tanıklara Fransızcadan tercüme edilerek mi, yoksa Türkçe mi, anlatıldığı yolunda tanıkların onama şerhinde bir açıklama olması gerekir. Medeni Kanunumuzun 481. maddesinde vasiyetçi tarafından yapılan irade bildiriminin tanıkların yapılmış resmî vasiyetname metnine, Fransız diliyle düzenlenmiş bir ölüme bağlı tasarruf formülünün muteberiyet için hiç de lüzumlu değilken geçirilmesi, tanıklarca yapılacak onama şerhinin dahi vasiyetçi tarafından açıklanan iradenin kendilerine hangi dilde intikal ettirildiğini belirtmesi zorunluluğunu ister istemez doğurmaktadır. Aksi halde, Türkçeden başka dil bilmeyen tanıkların onama şerhini kontrol etmek ve onların tanıklık ettikleri konuyu en basit bir ölçü ile öğrenip öğrenmediklerini ve resmî belgenin ciddiyet derecesini anlamak imkânsızlaşır. Eğer vasiyetnameden, tanıklarca nasıl olup da anlaşıldığını kestiremiyorsak, ölenin beyanını onların gerçekten öğrenip onadıkları sonucunu da çıkaramayız. Ayrıca bu işlemin ciddi ve emniyet verici şartlar altında yerine getirildiği de kabul edilemez. O halde geçerli bir onama şerhinin varlığı varlığından söz edilemez. Daha doğrusu, vasiyetnamenin 481.maddedeki şekle uymayan yönü işte burasıdır. Tanıkların onama şerhinin ciddi olması temel kuraldır ve noter huzurunda vasiyetçi tarafından vasiyetname metni hakkında yapılacak beyanın, resmî dil olan Türkçeye çevrilmesi ve Türkçe olarak tanıkların öğrenmelerinin sağlanması geçerlilik şartıdır.” Y. 2.HD. 23.01.1970 tarih ve 7125 E. - 489 K

“1 Noterlik Kanununun 42. maddesine göre gerektiğinde (icabı halinde) tercümanın yeminle dinleneceğine, takdir hakkının notere bırakılmış olmasına, tercümanın vasiyetçi ile yakınlığı bakımından Noterlik Kanununun 40.maddesinde yazılı şart sabit olduğu takdirde vasiyeti geçersiz kılacağına, akrabalık bulunmadığı hallerde bunun vasiyetnameye yazılmamış olmasının vasiyetnamenin geçerliliğine tesir etmeyeceğine, tercümanın Fransızca tercüme ettiğinin anlaşılması karşısında vasiyetçinin hangi dilde vasiyette bulunduğunun yazılmasına lüzum olmadığın, yapılan soruşturmaya, toplanan delillere, kararın dayanağı kanuni gerektirici sebeplere göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava konusu vasiyetnamenin 4. ve 5.sahifelerinde şahit beyanları kısımlarında (… bu vasiyetnamenin son arzularını muhtevi olduğunu bize de beyan ettiğine …) şeklindeki ifadeden anlaşıldığı gibi, vasiyetçinin beyanı tercüman aracılığı ile tanıklara nakledilmemiştir. Vasiyetçinin Türkçe bilmediği vasiyetnamenin 2.sahifesinde noter tarafından açıkça belirtilmiş olduğuna göre, vasiyetnamenin, vasiyetçinin son arzularına uygun olduğunu Türkçe ifade etmiş olması düşünülemez. O halde tanıkların vasiyetçinin söylediklerini anlamış olmalarını düşünmek olayların olağan akışına aykırı düşer. Şu durumda vasiyetçinin işbu vasiyetin son arzularına uygun olduğu yolundaki beyanını tanıklara ifade etmediğinin kabulü zaruri bulunduğu için vasiyetname Medeni Kanunun 481.maddesi karşısında geçersiz olur.” Y. 2.HD. 23.01.1971 tarih ve 3991 E. - 472 K

Yargıtay, bir kararında yabancı vasiyet edenin, vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu beyan edecek kadar Türkçe bilmesi halinde, beyanın tercümesine gerek olmadığına hükmetmiştir. Y. 2.HD. 13.02.1969 tarih ve 2395 E. - 2562 K.