ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Murisin muvazaalı şekilde düzenlediği borç senedi geçersizdir ve buradaki muvazaa, mutlak muvazaa niteliğindedir

“Davacıların ve davalının müşterek murisi Nermin’i keşide ettiği, lehdarı davalı Fatih olan 31.12.2004 keşide tarihli çek davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konulmuş, davacılar çekin mirasçı olan davacıları mirastan yoksun bırakmak amacıyla muvazaalı olarak keşide edildiğini ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. Senede karşı menfi tespit davası açıldığına göre HUMK’nun 290. Maddesi uyarınca senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile ancak senetle ispat edilebilir. Hükümde öngörülen senede karşı senetle ispat kuralı senedin tarafları için geçerlidir. Senedin tarafları için geçerlidir. Senedin tarafları kavramına külli halefler yani mirasçılar da dahil olduğundan, mirasçıların külli halef sıfatıyla senede karşı dava açmaları halinde, iddialarını ancak senetle ispat edebilirler. Ancak, mirasçılar külli halef sıfatıyla değil de sadece kendi haklarına dayanarak dava açarlarsa, senede karşı olan iddialarını senet (kesin delil) ile ispat etmek zorunda olmayıp, tanıkla ispat edebilirler (…) Somut olayda davacılar (mirasçılar), senedin davacıları (mirasçıları) mirastan yoksun bırakmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini iddia ettiklerine göre, burada halefiyete değil, mirasçı olan davacılar kendi haklarına dayanarak dava açtıklarından senede karşı senetle ispat kuralı burada uygulanmaz.” Yargıtay 19 HD. E. 2009/998, K. 2009/8386Benzer kararlar için bkz. Yargıtay HGK. E. 1978/13-3608, K. 1978/338, T. 21.04.1978, Yargıtay HGK. E. 1985/4-558, K. 1985/317; Karşı yönde verilen bir kararda, davacı mirasçıların muris sağ olsaydı bu davayı nasıl açabilecek idiyse o şekilde ve onun haklarıyla sınırlı olarak halef sıfatıyla hareket edebilecekleri, ilişkiyi kuran murisin kendi düzenlediği yazılı belgenin karşılıksız olduğunu tanıkla ispatlayacağını nasıl ileri süremezse mirasçılarının da ileri sürmeyeceği ve mirasçıların muristen daha geniş bir usulü hakka bu nitelikteki davada malik olmayacakları vurgulanmıştır. Bkz. Yargıtay 4. HD. E. 1976/12420, K. 1977/11027, T. 16.11.1977, (Sevgi, a.g.e. , s. 114’ten naklen); Bu kararı değerlendiren Sevgi, muris muvazaasına sadece şekil açısından yaklaşıldığında bu kararın hukuka uygun olduğunun düşünülebileceğini, buna karşın, murisin mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla diğer taraf ile bir araya gelerek borç senedi düzenlemesinin ahlaka ve dürüstlük kurallarına aykırı bir işlem olduğunun kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur. Sevgi, a.g.e. , s. 114; Yargıtay, daha sonraki kararlarında görüldüğü gibi, işlemlerin geçersiz olduğunu kabul etmektedir Hatta mirasçılar kendi haklarına dayanarak muvazaa nedeniyle dava bile açabilmektedir. Bundan dolayı ahlaka aykırılığa dayanmaya gerek yoktur.