YHGK 09.04.2004 T., 2004/9-339 E., 2004/357 K
Taraflar arasındaki "kıdem tazminatı alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Sivas İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 28.4.2003 gün ve 2003/317-198 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 29.12.2003 gün ve 11157-23426 sayılı ilamıyla; (...Davacılar vekili, müvekkillerinin murisleri Hasan'ın 1971 yılında T... Genel Müdürlüğün de çalışmaya başladığını, 4.3.1999 tarihinde öldüğünü, 28 yıllık hizmetinin olduğunu, buna rağmen kıdem tazminatı ödemesi yapılırken askerlik borçlanmasının nazara alınmadığını ileri sürerek ödenmeyen kıdem tazminatı farkı 500.000.000 TL.nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 1475 Sayılı Yasanın 14. maddesi ve yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş davalı taraf kararı temyiz etmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacıların murisinin hizmet süresinin 28 yıl olduğu muazzaf askerlik hizmetinin geçen süreyi ölümünden önce borçlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Ancak 1475 Sayılı Yasanın 14/4 maddesi uyarınca SSK.na borçlanılan muvazzaf askerlik hizmetinin kıdem tazminatı hesabında nazara alınabilmesi için, işçinin sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığı yada toptan ödeme almak amacıyla feshetmiş bulunması gerekir. Diğer bir deyişle askerlik hizmeti, Yasanın anladığı anlamda, birleştirilmesi gereken hizmetlerden değildir. Bu durumda askerlik borçlanması nazara alınarak fark kıdem tazminatına karar verilmiş olması hatalıdır.Dairemizin kararlılık kazanmış bu yoldaki içtihadında bu güne kadar bir farklılık olmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, fark kıdem tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacılar murisinin 1969-1970 tarihleri arasında askerlik hizmetini yaptığı, 1971 yılından ölüm tarihi olan 4.3.1999 tarihine kadar davalı işyerinde çalışmasına ve askerlikte geçen süreyi borçlanmış olmasına karşın, bu sürenin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmadığını belirterek, bu devreye ilişkin "fark kıdem tazminatı" alacağının hüküm altına alınmasını istemektedir.
Yerel Mahkemenin "isteğin kabulüne" dair hükmü Yüksek Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş, yerel Mahkeme; murisin yaşlılık aylığına hak kazanmış olduğu, askerlikte geçen ve borçlanılan sürenin kıdem tazminatı hesabına dahil edilebilmesi için "hak kazanma" olgusunun gerçekleşmesinin yeterli olacağı gerekçesi ile önceki kararında direnmiştir.
Davaya konu somut olayda; davacılar murisinin 1969-1970 yılları arasında 1 yıl 9 ay 9 gün süreyle askerlik yaptığı, askerlikte geçen bu süreyi Sosyal Sigortalar Kurumuna borçlanarak, borçlanma tutarını 28.12.1989 tarihinde anılan Kuruma ödediği, davalı işyerinde 1971 yılında başlayan çalışmasının 4.3.1999 tarihinde ölümüyle sona erdiği, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından gönderilen 1993 tarihli yazıdan 24.5.1996 tarihi itibariyle de yaşlılık aylığına hak kazandığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabında gözetilip gözetilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü noktasında öncelikle davanın yasal dayanaklarının irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 60/F maddesi hükmü uyarınca; "Bu Kanuna göre sigortalı olarak tescil edilmiş bulunanların, er olarak silah altında veya Yedek Subay Okulunda geçen sürelerin tamamını veya bir kısmını,...hesaplanacak malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini ...ödemeleri şartı ile borçlanabilirler...Borçlanılan sürenin karşılığı olan gün sayısı sigortalının prim ödeme süresine katılır".
Anılan hüküm uyarınca borçlanma ile elde edilen prim gün sayısı ve sigortalılık süresi, yaşlılık aylığı koşullarının hesabında dikkate alınmakta olup, davacılar murisi anılan hükümden yararlanmak suretiyle askerlik süresini borçlanmıştır.
1475 sayılı İş Yasasının 14/4. maddesi, hizmet sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazandıran sona erme nedenleri arasında, işçilerin bağlı bulundukları kurum ve sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla hizmet akdini feshetme halini düzenlemiştir.
Uygulamada askerlik borçlanması sorununun çözümünde temel alınan aynı maddenin bir diğer fıkrasında; "T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir." kuralına yer verilmiştir.
Yine aynı maddede; "İşçinin birinci bendin 4 üncü fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır. İşçinin ölümü halinde" bu şartın aranmayacağı ifade edilmektedir.
Anılan madde, yaşlılık aylığına "hak kazanma" olgusundan söz etmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacılar murisinin yaşlılık aylığına hak kazandığı belirgindir.
Yukarıda belirtildiği üzere işçinin ölümü halinde sosyal güvenlik kuruluşuna başvurma şartının aranmayacağı yönündeki yasal düzenlemeler karşısında, ölüm halinde aranacak koşul; "hak kazanma" olgusu olduğuna ve bu olguda davacı mirasçılar yönünden gerçekleştiğine göre, borçlanılmak suretiyle sigortalı hizmet statüsü niteliği kazanan askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gerekecektir.
Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına gerekmiştir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı (16.900.000) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 9.6.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.