ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Yemin teklif edilen tarafın fiil ehliyetini kaybetmesi halinde ise yemin teklifi kanuni temsilcisine yapılabilecektir.

Yemin teklif edilen tarafın fiil ehliyetini kaybetmesi halinde ise yemin teklifi kanuni temsilcisine yapılabilecektir.

Yargıtay , 11.HD., 12.10.2000 T., 6722/7732

Taraflar arasındaki davanın Uluborlu Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 07.06.2000 tarih ve 1999/13 - 2000/19 sayılı kararın Yargıtay´ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 650 DM borç aldığını ve bonoyu boş olarak imzalayıp davalıya verdiğini, davalının arka yüze kurşunkalemle "650 DM" yazdığını, borcun peyderpey ödendiğini, ancak davalının bonoyu iade etmeyip sonradan önyüze 8.000 DM bedel ve yeni tarihli vade koyarak ve arka yüzdeki ödemelere ilişkin yazıları kazıyarak ve pullarla kapatarak takibe koyduğunu, tahrif edilmiş belgeye dayalı davalı iddiasının hukuken korunamayacağını, silinti ve kazıntılar nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığını ispatlamak zorunda olmadığını, tam tersine davalının alacağını kanıtlamakla yükümlü olduğunu, müvekkilinin iddialarının senet üzerindeki bulgulara dayandığından her türlü kanıtla ispatlanabileceğini ileri sürerek, takibe konulan bonodan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tesbitine, icra dosyasına ödenen ancak henüz davalıya ödenmeyen 85.360.000. liranın istirdadına, icra-inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, senedin arkadaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının ancak yazılı kanıtla ispatlanabileceğini, ön yüzdeki yazı ve rakamlarda tahrifat olmadığını, tanık dinletmeye muvafakatlarının bulunmadığını, arka yüz için iddia edilen tahrifatın senedin geçerliliğini etkilemeyeceğini sadece ödemelerin mahsubunun gerektirdiğini savunarak davanın reddini istemiş, inkar tazminatı talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda bononun arka yüzündeki pulların açılması sonucu yapılan incelemede pullarda farklı nitelikte, yoğun tutkal artıklarının, kağıt yüzeyinde de aşırı yıpranmaların ve fiziksel silinti emarelerinin bulunduğu ancak bir süre okunamadığı, hususların saptandığı dolayısıyla borcun 650 DM olduğu halde anlaşmaya aykırı doldurulduğu şeklindeki iddianın ve ödemenin yazılı delillerle kanıtlanamadığı, bononun yasal unsurları taşıyarak takibe konu olduğundan geçerli olduğu ihtiyati tedbir kararı ile takip durdurulmadığı içinde inkar tazminatına hükmedilmeyeceği gerekçeleriyle davanın ve davalı talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, bononun takibe konulması üzerine açılan menfi tesbit ve istirdat istemlerine ilişkindir.

Borcun 650 DM olduğu halde bononun anlaşmaya aykırı olarak 8.000 DM olarak doldurulduğu şeklindeki iddianın yazılı delillerle kanıtlanması gerektiğine ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde ise de, davacıya yemin teklif etme hakkının verilmemesi doğru değildir. Zira, davacı dava dilekçesinde kanıtlarını sıralarken en son sırada "her türlü yasal kanıt" ibaresine yer vermiştir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre böyle bir ibareden, davacının yemin deliline de dayandığı kabul edilmelidir.

Bu durumda mahkemece, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmak, davacının bu hakkını kullanmak istemesi halinde yargılama sırasında ölen davalının mirasçıları HUMK.nun 337 nci maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye ile çağrılmak, mirasçılar gelir ise "davalının, davacıya verdiği iddia edilen borç miktarının 650 DM olup olmadığını bilip bilmedikleri, 650 DM verilmiş ise davacının bu miktar borcu davalıya ödeyip ödemediğini bilip bilmedikleri" hususunda yöntemince yemin eda ettirilmek, sonucuna göre iddianın kanıtlanıp kanıtlanmadığına bakılmak ve davanın reddi veya kabulü yönünde hüküm kurulmak, mirasçılar gelmez ise yeminden kaçınmış ve yemin edilecek vakıalar sabit olmuş sayılarak davanın kabulüne karar verilmek gerekirken, bu olasılıklar üzerinde durulmadan davanın yazılı delillerle kanıtlanamadığı kabul edilerek eksik inceleme sonucu davanın reddi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.10.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.