"Hukuki bir sonuç doğurmaya veyahut bir durumu belirlemeye veya ispat etmeye yarayan yazılara varaka denilmektedir. Varakaların onları düzenleyen kişilerin sıfat ve görevlerine göre, ya hususi veya resmi olmaktadır. Bu itibarla hukuki bir sonuç doğurmaya veyahut bir durumu belli etmeye veya ispata yarayan resmi varakaların hukuki değer ve niteliklerinin bir kanun hükmü ile açıkça belli edilmiş olması gerekmektedir. Yürürlükteki mevzuatta resmi varakaların hukuki değer ve nitelikleri, bazı hallerde ya bir kanun hükmü ile belli edilmekte veyahut ayrıca bir hüküm sevk edilmemek tedir. Açık bir hüküm sevk edilmiş bulunan hallerde, kanun koyucu resmi varakaları iki gurupta mütalaa ederek, bunların bir bölümünü 'sahteliği ispat oluncaya kadar' ve diğer bölümünü de 'hilafı sabit oluncaya kadar' muteber diye tanımlamaktadır. Bu nedenle kanunda ayrıca açıklama yapılmayan hallerde resmi varakaları, genel kural olarak hilafı sabit oluncaya kadar muteber saymak zorunluluğu vardır. Zira ceza bakımından kanunkoyucu sahteliği ispat oluncaya kadar muteber evrakta işlenen sahtecilik ey lemlerine daha ağır ceza müeyyidesi koymuş bulunmaktadır. Örnek vermek gerekirse; HUMK.nun 295 inci maddesinde, mahkeme ilâmları ile noterlerce re'sen tanzim olunan senetler sahtelikleri ispat oluncaya kadar kesin delil sayılmıştır. Bu tür bir varakayı sahte olarak düzenleyen sanığın, TCK'nın 339/1 inci maddesinin ikinci cümlesi ile cezalandırılmasına karar verilecektir. Medeni Kanunun 7 inci maddesi ile, resmi sicil ve senetlerin doğru olmadığı sabit oluncaya kadar münderecatı ile amel olunacağı kabul edilmiştir. Bu hükme göre, tapu sicilleri ile nüfus kayıtlarının hilafı sabit oluncaya kadar geçerli resmi evraktan sayılmaları gerekmektedir. HUMK.un 295 inci maddesinde de, salahiyettar memurların, salahiyetleri dâhilinde usulüne tevfikan tanzim ve tasdik ettikleri vesikalar hilafı sabit oluncaya kadar kesin delil sayılmıştır. Bu tür varakayı sahte olarak düzenleyen sanığın ise, TCK'nın 339/1 inci maddesinin birinci cümlesiyle cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Olayımızda da, 'hilafı sabit oluncaya kadar muteber varaka'lardan olan Orman suçu için zabıt varakasını sahte olarak düzenleyen sanığın TCK'nın 339/1. maddesinin birinci cümlesi ile cezalandırılmasında zorunluluk bulunduğundan, sanığın temyiz itirazının bu nedenle kabulü ile, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir"Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 4.5.1987 tarih, 6-141/256 sayılı ilâmı
