ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

ruhsatsız veya ruhsata aykırı binanın, köyde veya belediye sınırları dışında herhangi bir yerde ve aynı zamanda özel imar rejimine tabi olmayan herhangi bir yerde yapılması veya yaptırılması imar kirliliğine neden olma suçu oluşturmaz.

“TCK’nın 184/4. maddesindeki, “Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.” hükmü ile 23.07.2004 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun geçici ikinci maddesindeki, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, büyükşehir belediye sınırları, İstanbul ve Kocaeli ilinde il mülki sınırıdır. Diğer büyükşehir belediyelerinde, mevcut valilik binası merkez kabul edilmek ve il mülkî sınırları içinde kalmak şartıyla, nüfusu birmilyona kadar olan büyükşehirlerde yarıçapı yirmi kilometre, nüfusu birmilyondan ikimilyona kadar olan büyükşehirlerde yarıçapı otuz kilometre, nüfusu ikimilyondan fazla olan büyükşehirlerde yarıçapı elli kilometre olan dairenin sınırı büyükşehir belediyesinin sınırını oluşturur.” hükmü uyarınca, D.. B..’nın 24.10.2013 tarihli yazısında, suça konu yerin, orman alanında kaldığının bildirilmesi karşısında, anılan yerin suç tarihi itibariyle özel imar rejimine tabi yerlerden olup olmadığı ve 5216 sayılı Kanunun geçici ikinci maddesi kapsamında kalıp kalmadığı hususlarında, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek, eksik kovuşturma ile beraat kararı verilmesi,...” (Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 30.11.2015 tarih ve E. 2015/14964, K. 2015/12258 no’lu kararı)