ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Ortaklığın giderilmesi davaları taraflar için benzer sonuçlar doğuran nitelikte olması itibariyle çift taraflı (actio duplex) davalardır

Ortaklığın giderilmesi davaları taraflar için benzer sonuçlar doğuran nitelikte olması itibariyle çift taraflı (actio duplex) davalardır.

Yarg. 6. HD., 2010/5933 E., 2010/10350 K

Uyuşmazlık, 7-12-271-454-464-1948-2127 ve 2166 parsel No’lu sekiz adet taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece 271-454-464-1948-2127 ve 2166 parseller yönünden davacının davasını takip etmemesi nedeniyle bu parseller yönünden açılan davanın reddine, 12 No’lu parselde bulunan 5 bağımsız bölüm No’lu dükkan hakkındaki davanın reddine ve dava konusu edilen 7 parsel No’lu taşınmazın satışı suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Davacı vekili, dava dilekçesinde, tarafların dava konusu edilen taşınmazlara birlikte malik olduklarını, mevcut hissedarlık nedeniyle taşınmazların rızaen taksiminin mümkün olmadığını belirterek, taşınmazların aynen bölünmesi, mümkün değilse satışı suretiyle paydaşlığın giderilmesini talep etmiştir. Davalı Hatice Aygör, davaya diyeceğinin olmadığını, taşınmazların satışına karar verilmesini beyan etmiştir. Davalı Hacı Mehmet Başer, davayı kabul etmediğini, taşınmazların satılmasını istemediğini belirtmiştir. Diğer davalılar duruşmalara gelmemiş ve bir savunmada bulunmamışlardır.

Paydaşlığın giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir.

Davacı dava konusu edilen taşınmazların aynen bölünerek, mümkün olmadığı takdirde ise satışları suretiyle paydaşlığın giderilmesini talep etmiş, 7.10.2008 tarihli oturumda ise dava konusu edilen 271-454-464-1948-2127 ve 2166 No’lu parseller hakkındaki davalarını atiye terk ettiklerini beyan etmiştir. 23.02.2010 tarihli oturumda da aynı taşınmazlar hakkındaki davalarını takip etmediklerini yinelemiştir. Mahkemece 7.10.2008 tarihli oturuma katılan davalı Hacı Mehmet Başer’den ve yargılamanın aşamalarında diğer davalılardan bu beyana karşı diyecekleri sorulmamıştır. Yukarda açıklandığı gibi paydaşlığın giderilmesi davalarının niteliği ve çift taraflı olma özelliğinden ötürü davalıların da paydaşlığın giderilmesini talep etme hakları olduğu gibi, HMUK’nun 185/1 maddesi hükmü gereği davacı, davalının rızası olmadan davasını geri alamaz. Atiye bırakma HMUK’da düzenlenmiş bir kurum olmayıp davacının bu beyanı ve iradesi davayı geri alma amacına yöneliktir. Bu durumda mahkemece davacının dava konusu edilen bir kısım taşınmazlara yönelik atiye bırakma beyanına karşı davalılardan diyeceklerinin sorulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir.

2- Davacı vekili, dava dilekçesinde, her ne kadar 12 No’lu parselin paydaşlığının giderilmesini istemiş ise de 23.02.2010 tarihli oturumda 12 No’lu parseldeki 5 No’lu bağımsız bölümün satışı suretiyle paydaşlığının giderilmesini talep ettiklerini açıklamıştır. 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 7/1 maddesine göre kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulmuş binanın tümünde paydaşlığın giderilmesi istenemez ise de aynı maddenin ikinci fıkrası hükmü gereği bağımsız bölümlerin her birinde paydaşlığın giderilmesinin istenmesi mümkündür. Maddenin ikinci fıkrasına göre kat mülkiyeti ya da kat irtifakına konu olan bağımsız bölümlerde paydaşlığın giderilmesinin istenebileceğinde kuşku bulunmamaktadır. Maddenin birinci fıkrasındaki “ortaklığın giderilmesi istenemez” yasaklaması ise kat mülkiyeti ya da kat irtifakına tabi olan bir taşınmazın tamamını amaçlamaktadır. Dava konusu olayda davacının istemi kat mülkiyetine tabi taşınmazın tamamına ilişkin olmayıp tarafların paydaşı olduğu 5 bağımsız bölüm No’lu dükkana ilişkin bulunduğundan 634 Sayılı Kanun’un 7/2 maddesindeki esaslara göre paydaşlığın giderilmesinin istenmesi mümkündür. Söz konusu bağımsız bölüm taraflar adına kayıtlı olup onun paydaşlığının giderilmesinde yasal bir sakınca yoktur. Zira bağımsız bölümün satışı halinde sadece maliki değişecektir.Açıklanan nedenlerle aynen bölünmesi mümkün olmayan 5 bağımsız bölüm No’lu dükkanın satışı suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken hakkındaki davanın reddine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

3- Mahkemece taraflar adına kayıtlı olup aynen bölünerek paylaşılamayacağı keşfen ve bilirkişi raporu ile anlaşılan 7 parsel No’lu taşınmazın satışına karar verilirken hüküm kısmında 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 138. maddesinin sonuna eklenen fıkra gereğince yayımlanan Harçlar Yasası’nın Genel Tebliği 1. sayılı tarifesi uyarınca hüküm tarihi itibariyle satış bedeli üzerinden %0 9.9 nispi karar harcı alınması gerekirken %09 harcın tahsiline karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.

Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.