ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Yeminin iadesi üzerine, kendisine yemin iade edilen taraf yemin konusu vakıa hakkında yemin ederse, kesin delil elde edilmiş olur.

Yeminin iadesi üzerine, kendisine yemin iade edilen taraf yemin konusu vakıa hakkında yemin ederse, kesin delil elde edilmiş olur.

Yargıtay 13.HD., 10.4.2003 T., 15176/4319

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalılardan Zeynel K.´ye 1995 tarihinde 2000 DM borç verdiğini, 1996 yılının Temmuz ayında ödenmediği takdirde 4000 DM olarak ödemenin kararlaştırıldığını, buna ilişkin senet aldığını, diğer davalıların da kefil olarak ödemeyi üstlendiklerini, yaptığı icra takibine itiraz edildiğini bildirerek itirazın iptalini istemiş, yargılama aşamasında ise davasını alacak davasına dönüştürmüştür.

Davalılar, davacıdan 2000 DM borç alındığını 1000 DM.nın ödendiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece davacının davasında 1000 DM ana para 1000 DM da cezai şart tutarı toplamı 2000 DM.nın dava tarihindeki kur üzerinden TL olarak tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki ilişki karz ilişkisidir. Davacı tarafından ibraz edilen 15.8.1995 tarihli senette "ben damadım Cihan Y.´dan 2000 DM aldım, 1996´nın 7. ayında vermediğim takdirde 2000 DM.ı 4000 DM olarak vereceğim" hükümlerini taşıdığı davalılardan Mehmet ve Hatem K.´nin bu senedi vekil sıfatıyla imzaladığı parayı alanın Zeynel K., verenin ise Cihan Y. olduğu gözlenmiştir.

Davalılardan Zeynel ile davacı Cihan kayınpeder damat olup olayda tanık dinlenebilirse de, karz sözleşmesinin yazılı yapılması karşısında tarafların yakınlıkları ne olursa olsun bunu tanıkla ispatına olanak bulunmamaktadır. Davalı Zeynel borç para aldığını kabul etmekle birlikte bunun 1000 DM.sini alındıktan kısa bir süre sonra ödendiğini savunmuştur. Davalının bu savunması bağlantılı birleşik ikrar olup, 1000 DM.nin ödendiğinin davalı tarafından kanıtlanması gerekir. Yargılama aşamasında davalı ödemesini ispat için davacıya yemin teklif etmiş, davacı vekili ise müvekkilinin yurtdışında bulunması sebebiyle yemini kabul etmediğini bildirmişlerdir. Yerel mahkeme ise bu olguyu yeminin reddi olarak niteleyerek 1000 DM.nin davalı tarafından davacıya ödediğini kabul etmiştir. Oysa, yargılama aşamasında davacı bizzat duruşmaya gelmiş ve 26.9.2000 tarihli oturumda iddiasını tekrarlayarak verdiği paranın iade edilmediğini bildirmiştir. Davalı vekili aynı oturumda bu aşamada davacı tarafa müvekkili tarafından ödenen 1000 DM ile ilgili yemin teklif talebi bulunmayacağını açıklayarak yemin teklifinden vazgeçmiştir. Davacının yurtdışında bulunması teklif edilen yeminin yerine getirilmesini engel teşkil etmez. Bu gibi hallerde yeminin istinabe suretiyle yaptırılması yasa hükmü gereğidir. Davacı vekilinin dosyada yer alan vekaletnamesinde yemini teklif kabul ve redde yetkili olduğu gözlenmiştir. Yeminin reddi HUMK.nun 347. maddesinde düzenlenmiş olup, yeminin reddi halinde kendisine yemin reddedilen tarafın yemin etmesi halinde o vakanın kesin delille ispat edilmiş sayılması gerekir. Oysa, somut olayda davacı yemini karşı tarafa reddetmediği gibi, sadece müvekkilinin yurtdışında olması nedeniyle yemin teklifini kabul etmiyoruz şeklindeki açıklamasına dayanarak yazılı hüküm kurmuştur. Mahkemece, davalı vekilinden ödediklerini bildirdiği 1000 DM yönünden yasal delilleri sorulmalı ve buna ilişkin yemin teklif etme hakkı hatırlatıldıktan sonra davacı vekilinin yemini karşı tarafa reddetmesi halinde bu defa davalı asıl reddedilen yemin davetiyesi tebliğ olunup bunun sonucuna uygun hüküm kurulması gerekirken davanın kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.