HAGB KARARI- (İMAM NİKAHI)-DİNSEL TÖREN SUCUNDA UYGULANMAZ
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2008/11256
K. 2008/16085
T. 9.7.2008
• DİNİ NİKAH YAPMA SUÇU ( Evlenme Olmaksızın – Türk Medeni Yasasının Medeni Nikah İle İlgili Hükmünün Korunması ve Bu Hükmü İhlal Eden Eylemleri Yaptırım Altına Alan TCY’nın Md. 230/5 ve CYY Md. 231/14’de Belirtilen Suçlardan Olduğu )
• EVLENME OLMAKSIZIN DİNSEL TÖREN YAPMA SUÇU ( Türk Medeni Yasasının Medeni Nikah İle İlgili Hükmünün Korunması ve Bu Hükmü İhlal Eden Eylemleri Yaptırım Altına Alan TCY’nın Md. 230/5 ve CYY Md. 231/14’de Belirtilen Suçlardan Olduğu )
• MEDENİ NİKAH İLE İLGİLİ HÜKMÜN KORUNMASI ( Bu Hükmü İhlal Eden Eylemleri Yaptırım Altına Alan TCY’nın Md. 230/5 ve CYY Md. 231/14’de Belirtilen Suçlardan Olduğu – Yasa Yararına Bozma İsteminin Reddi Gereği )
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Evlenme Olmaksızın Dinsel Tören Yapma – Yasa Yararına Bozma İsteminin Reddi Gereği )
5237/m.230
5271/m.231
4721/m. 141, 143
ÖZET : Evlenme olmaksızın dinsel tören yapma suçundan sanıklar hakkında, Anayasanın 174. maddesi ile koruma altına alınmış olan Türk Medeni Yasasının medeni nikah ile ilgili hükmünün korunması ve bu hükmü ihlal eden eylemleri yaptırım altına alan TCY’nın 230/5. maddesinin, CYY’nın 231/14. maddede belirtilen suçlardan olduğu anlaşılmakla, yasa yararına bozma isteğinin reddi gerekir.
DAVA : Evlenme olmaksızın dinsel tören yapma suçundan sanıklar ….’nun 5237 sayılı TCY’nın 230/55 62/1, 50/1-a, 52/2. maddeleri gereğince 1.000.YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Keskin Sulh Ceza Mahkemesinin 19.2.2008 tarihli ve 2008 – 36/22 sayılı karannın Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 5.6.2008 gün ve 110793 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede özetle; “Dosya kapsamına göre, sanıkların kamunun uğradığı zararı karşılamadıkları belirtilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6-c maddesindeki şartlar oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmediği belirtilmiş ise de, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış sanıkların eylemlerinin zarar suçu olmadığı, kamunun uğradığı bir zararın bulunmadığı, anılan Kanun’un 231. maddesinin uygulanması için gerekli şartların mevcut olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir,
Gereği görüşüldü:
KARAR : 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesine 5560 sayılı Yasanın 23. maddesiyle eklenen 5. ve devamı fıkralarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu kabul edilmiş ve anılan maddenin 5. ve 14. fıkralarında 5728 sayılı Yasanın 562. maddesiyle yapılan değişiklik ile, bu kararın verilebilmesi için öngörülen; hükmolunan cezanın bir yıl olması koşulu ‘iki yıl veya daha az hapis cezası veya adli para cezası’ şeklinde değiştirilip, ayrıca suçun şikayete tabi bir suç olması koşulu da kaldırılmıştır.
CYY’nın 231. maddesinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması karan verilebilmesi için aranan koşullarla ilgili hükümleri şöyledir;
“ ( 5 ) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
( 6 ) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a ) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b ) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c ) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir,.
( … )
( 14 ) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alman inkılap kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.”
CYY’nın 231. maddesinin ( c ) bendinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesinin koşullarından olarak; “mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” gerektiği belirtilmiştir. Ceza Hukukunda bazı suçlar zarar suçu niteliğinde olup, suç mağdurunun veya kamu idaresinin suçtan zarar görmesi söz konusu olmaktadır. Buna karşın 5237 sayılı TCY’nın 230/5. maddesinde olduğu gibi tehlike suçu niteliğindeki suçlarda ortada somut olarak gerçekleşen bir zarardan söz edilememektedir. Ceza Yargılama Yasasının 231. maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için aranan objektif koşullar içerisinde yalnızca ceza miktarının 2 yıl hapsi aşmaması ve işlenen suçun inkılap kanunlannda yer alan suçlardan olmaması yer almaktadır. Bu nedenle, hükmolunan ceza miktannın iki yıl hapis cezasını veya adli para cezasını içermesi ve işlenen suçun da inkılap kanunlannda yer alan suçlardan olmaması durumunda, gerek Türk Ceza Kanunu ve gerekse özel kanunlardaki tüm suçlar bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi olanaklıdır. Anılan 231. maddedeki kararın verilebilmesi için aranan 6. fıkranın ( c ) bendindeki zararın giderilmesi koşulunun ise, yalnızca zarar suçlan bakımından uygulama yeteneği bulunmaktadır.
Diğer taraftan, incelenen karara konu TCY’nın 230/5. maddesindeki suçun, CYY’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında belirtilen; “Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alman inkılap kanunlannda yer alan suçlardan” olup olmadığının da incelenmesi gerekmektedir. Anayasanın 174. maddesinin ilk fıkrası ile koruma altına alındığı belirtilen 4. bendi şöyledir;
“17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110. maddesi hükmü” yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Türk Medeni Yasasının 108. maddesinde, evlenmenin, evlendirme memuru önünde yapılacağı belirtilmiş ve 110. maddesinde ise; “Evlenme kağıdı ibraz edilmeden, evlenmenin dini merasimi yapılamaz,” hükmü yer almıştı, 8.12.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Yasası ile 743 sayılı Türk Medeni Yasası yürürlükten kaldırılmış ve bu yasanın yürürlüğüne ilişkin 4722 sayılı yasanın 21. maddesinde, diğer mevzuat tarafından yürürlükten kaldırılan Türk Medeni Yasasına yapılan yollamaların o maddeleri karşılayan yeni hükümlere yapılmış olduğu belirtilmiştir 4721 sayılı yeni Türk Medeni Yasasının, önceki yasanın 108. maddesinin karşılığını oluşturan 141. maddesinde, “evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak” denilmiş ve önceki yasanın 110. maddesini karşılayan 143/2. maddesinde de; “aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz.” denilmek suretiyle, aynı düzenlemeye yer verilmiştir.
SONUÇ : Böylece, Anayasanın 174. maddesi ile koruma altına alınmış olan Türk Medeni Yasasının medeni nikah ile ilgili hükmünün korunması ve bu hükmü ihlal eden eylemleri yaptırım altına alan TCY’nın 230/5. maddesinin, CYY’nın 231/14. maddede belirtilen suçlardan olduğu anlaşılmakla, Yasa Yaranna bozma isteminin değişik gerekçeyle 5271 sayılı CYY’nın 309, maddesi uyarınca YASA YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 09.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi,