ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Yabancı bir devlet tarafından onaylanan vekâletnamenin usulüne uygun olduğunun oradaki Türk Konsolosluğu tarafından onaylanması gerekir.

Yabancı bir devlet tarafından onaylanan vekâletnamenin usulüne uygun olduğunun oradaki Türk Konsolosluğu tarafından onaylanması gerekir.

Yargıtay 2. HD., 06.07.2009, E. 2009/2972, K. 2009/13376

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava davacı Sophia Costas adına vekili tarafından açılmış ve takip edilmiştir. Geçerli bir vekaletnamenin varlığı dava koşuludur. Dosyaya sunulan vekaletname yabancı ülkede düzenlenmiştir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 195. maddesi gereğince yabancı memleketlerde düzenlenen vekaletname altındaki imza ve mühürün o yer Türk Konsolosluğu tarafından tasdik edilmiş olması gerekir. Yabancı Resmi Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulmasına ilişkin 1961 tarihli Lahey Konvansiyonu, bu sözleşmeye taraf devletlerden birinin ülkesinde düzenlenmiş olupta diğer akit devlet ülkesinde kullanılacak olan resmi belgelerin diplomasi ve konsolosluk memurları tarafından onaylanması zorunluluğunu kaldırmış ise de anılan bu sözleşme gereğince belgedeki imzanın, imzalayan kişinin sıfatının, gerektiğinde bu belge üzerindeki mühür ve damganın belgeyi düzenleyen ülkenin yetkili makamınca tasdik edilmiş olması, başka bir ifadeyle apostil şerhini ihtiva etmesi zorunludur. Yargılama sırasında sunulan vekaletname sözü geçen şerhi taşımamaktadır.

Mahkemece davacı vekiline usulüne uygun vekaletname sunması için süre verilmesi ve sonuçlarının hatırlatılması usulüne uygun vekaletname sunulmadığı veya asil yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken (HUMK. md. 67/1) usulüne uygun vekaletname sunulmadığından bahisle davanın reddi doğru görülmediği gibi, davacı yabancı uyruklu olup 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 48 ve devamı maddeleri gereği davacının teminat göstermesi gereken kişilerden olup olmadığı tespit edilip teminat göstermesi gereken yabancı gerçek kişilerden ise takdir edilecek teminatı yatırması için uygun bir süre verilip sonucuna göre hareket edilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ:Hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, oybirliğiyle karar verildi. 06.07.2009 (pzt.)