Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 21.04.2014 tarih, 20013/25910 Esas, 2014/9380 Karar sayılı karar, “…TMKnun 163. maddesine göre “eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir. Davacı kadın, kocasının adam öldürme suçu nedeniyle mahkum olduğunu, 25 yıl hapis cezası aldığını, bu sebeple TMKnun 163.maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. Toplanan delillerden; davalı kocanın, 17.02.2007 tarihinde kasten adam öldürdüğü, 27.02.2007 tarihinde tutuklandığı, tutuklu şekilde yargılanarak Giresun Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/252 esas, 2008/142 sayılı kararı ile 25 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırıldığı, eşlerin, suç işlendiği tarihten itibaren de ayrı yaşamaya başladıkları ve evlilik birliğinin bir daha kurulmadığı anlaşılmaktadır. TMKnun 163. maddesi uyarınca kocanın adam öldürmesinin, davacı kadını küçük düşürücü bir suç olduğu, 25 yıl hapis cezasına mahkum edilip, cezanın da infazına başlandığı, bu haliyle işlenen suçun davacı kadın yönünden birlikte yaşamayı çekilmez hale getirdiği sabit olup, davanın kabulüne karar verilecek yerde, yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 10.06.2010 tarih, 2009/10161 Esas, 2010/11493 Karar sayılı karar, “…Davacı kadın, kocasının adam öldürme suçu nedeniyle mahkum olduğunu beyanla TMKnun 163.maddesi uyarınca boşanma talebinde bulunmuştur. Toplanan delillerden; davalı kocanın 27.09.2003 tarihinde, eşinin ilişkisi olduğu yönündeki tanık beyanlarının tahrikiyle kasten adam öldürdüğü, aynı gün nezarete alındığı, tutuklu şekilde yargılanarak Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/377 esas sayılı dava dosyasıyla 10 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırıldığı, eşlerin suç işlendiği tarihten itibaren de ayrı yaşamaya başladıkları ve evlilik birliğinin bir daha kurulmadığı anlaşılmaktadır. TMKnun 163.maddesi uyarınca kocanın adam öldürmesi davacı kadını küçük düşürücü bir suç olduğu, bu nedenle birlikte yaşamanın kadından beklenemeyeceği, bu durumdaki eş tarafından her zaman boşanma davası açabileceği, davacı kadının eşini affettiğine dair de herhangi bir delil bulunmadığı göz önüne alınarak boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…”