Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 27.06.2006 tarih, 2006/3341 Esas, 2006/10255 Karar sayılı karar, “…Toplanan delillerden; davalı kocanın davacıyı 2.9.2002 tarihinde evden kovduğu ve ortak konutu terk etmeye zorladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda terk edenin davalı, terk edilenin de davacı olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Davacı, ortak konuta dönmek için 15.1.2003 tarihide ihtar çekmiş, ihtar kararı davalıya 3.2.2003 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 30.5.2003 tarihinde açılmıştır. Dinlenen davacı tanığı Perihan; davacı evden kovulduktan sonra, eve geldiğinde eşi onu kabul etmedi demiştir. Bu ifadeden davalının haklı bir sebep olmaksızın davacının ortak konuta dönmesini engellediği anlaşılmaktadır. TMKnun 164. maddesi şartları gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken, olaya uymayan gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir…” Karar: Davacının, ihtar istek tarihinde, G... isimli bir kadınla nikahsız olarak beraber yaşadığı, bu kadından M... ve Z... isimli ( 3 )ve ( 2 )yaşlarında iki çocuğunun dahi bulunduğu; davalının şikayeti üzerine zina suçuyla ilgili Kütahya Cumhuriyet Savcılığınca yapılan 2001/2251 hazırlık sayılı soruşturma sırasında dinlenen Adliye Lojmanının kalorifercisi Veli'nin Cumhuriyet Savcısına verdiği 12.6.2001 tarihli ifadesinden, Seyitgazi Sağlık Ocağı Tabipliğince düzenlenen sağlık ve aşı taramasıyla ilgili 8.5.2001 tarihli "ev halkı tespit fişi" ve "bebek ve çocuk izleme" fişinde yer alan, bilgilerden ve hemşire A...'in beyanlarından anlaşılmaktadır. Davacı kocanın ihtar istek tarihinden önceki dönemde, davalıyı davet ettiği konutta bir başka kadınla nikahsız olarak beraber yaşadığı sabit olduğuna göre yapılan davet, evlilik birliğini sürdürme amacına dayalı samimi bir arzunun ürünü sayılamaz. Kocanın sadakatsiz hali ihtarı geçersiz kılar. Bu bakımdan davanın reddi gerekirken, boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır…”
