ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA BEKLETİCİ SORUN

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA BEKLETİCİ SORUN

Yarg. 7. HD., 2011/1567 E., 2011/3650K

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece yasal sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

HUMK.nun 567/2. maddesinde ön görülen on günlük dava açma süresi, ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin açılacak tespit davasını bekletici mesele (ön sorun) yapıp yapmaması yönünden mahkemeyi bağlayıcı bir süredir. Taşınmaz üzerindeki muhdesatın kendisi tarafından meydana getirildiğini öne süren taşınmaz paydaşlarının ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıp kesin hükme bağlanıncaya kadar bu maddede öngörülen süre ile bağlı olmaksızın her zaman için dava açma hakkı mevcuttur. Hemen belirtmek gerekir ki, dava on günlük süreden sonra açılmış olsa dahi hakim, açılmış davayı bekletici mesele yapabilir.

Hal böyle olunca, davanın esasına girilmeli, taraflarca gösterilen ve gösterilecek tüm deliller toplanarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olgular göz ardı edilip, Yasada öngörülen sürenin niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin ödenen harcın istek halinde ilgililerine iadesine, 31.05.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

Yarg. 7. HD., 2011/5151 E., 2012/1963 K

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan E. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların aidiyetinin ve değerlerinin tespiti istemine ilişkindir.

1- Ortaklığın giderilmesi davasına konu taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde muhtesatın maliklerden biri veya birkaçına ait olduğuna ilişkin kayıt bulunması veya tüm taşınmaz maliklerinin muhtesatın belirli bir veya birkaç malik tarafından kendi adına ve hesabına meydana getirildiğini oybirliği ile kabul etmeleri halinde, ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin taşınmaz satış bedelinin paylaştırma oranını belirlerken muhtesata isabet edecek satış bedelinin sadece bu muhtesatı meydana getiren malik veya maliklere verilmesini sağlayacak şekilde oranlama yapması ve buna göre hüküm vermesi, tapu kütüğünde muhtesata ilişkin bir kayıt yoksa veya taşınmaz malikleri arasında bu konuda oybirliği sağlanamazsa ancak bu halde konuyu ön mesele yapması, muhtesat konusunda çıkan uyuşmazlığı çözmek miktar itibarıyla (muhtesat değeri) kendi görevine giriyorsa uyuşmazlığı kendisinin çözmesi, görevini aşıyorsa, muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren malik veya maliklere bu konuda tespit davası açmak üzere HUMK'nun 567. maddesi hükmüne göre 10 günlük kesin süre vermesi ve açılacak bu davanın sonucunu beklemesi gerekir. Kanunda öngörülen bu 10 günlük süre ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin açılacak tespit davasını bekletici mesele (ön sorun) yapıp yapmama yönünden mahkemeyi bağlayıcı bir süredir. Muhtesatı meydana getirdiğini öne süren taşınmaz maliklerinin dava açma hakkını etkileyen hak düşürücü süre değildir. Taşınmaz üzerindeki muhdesatı kendisinin meydana getirdiğini öne süren taşınmaz paydaşlarının bu maddede öngörülen süre ile bağlı olmaksızın ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıncaya kadar her zaman için dava açmakta hukuki yaran mevcuttur. Mahkemece verilecek kesin süre üzerine veya taşınmaz malikleri tarafından kendiliğinden genel hükümlere ve çekişmeli yargıya tabi olarak açılacak böyle bir dava sonucunda verilecek hüküm HUMK'nun 237 vd. maddesi hükmüne göre davanın taraflarını ve ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemeyi bağlar. Ayrıca bu tür tespit davaları taşınmazın aynı ile ilgili olmadığından taşınmaz malikleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Bu olgu gözetildiğinde davanın sadece ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhtesatın davacı tarafından meydana getirildiğini açıkça kabul etmeyen ve uyuşmazlık çıkaran taşınmaz malik veya malikleri aleyhine açılması, uyuşmazlık çıkarmayan diğer taşınmaz malik veya maliklerinin gereksiz yere hasım gösterilmemesi gerekir.

Somut olayda ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin bu olguları göz ardı ederek henüz taşınmazın tapu kaydını getirtip kütüğün beyanlar hanesini incelemeden, taşınmaz maliklerinin beyanlarını alıp muhtesat aidiyeti konusunda aralarında uyuşmazlık bulunup bulunmadığını belirlemeden tensip kararı ile birlikte uyarılı davetiye göndererek davanın taraflarını muhtesat aidiyeti konusunda dava açmaya davet etmesi usule aykırı ise de, davacının muhtesat aidiyetinin tespiti davasını açma hakkı böyle bir uyarı yapılması veya mahkemece 10 günlük kesin süre verilmesi koşuluna bağlı olmadığından ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin yaptığı bu usul yanlışlığı görülen davada temyiz konusu yapılamayacağı gibi görülen davayı etkileyen ve sonucu değiştiren bir neden de değildir. Bunun yanında davalının ortaklığın giderilmesine ilişkin davada davaya cevap vererek veya duruşmalara gelerek görülen davaya konu edilen muhtesatların davacıya ait olduğunu açıkça kabul etmediği, görülen davada da davayı kabulünün söz konusu olmadığı, bu nedenle HUMK'nun 95. maddesinde öngörülen koşulların da gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan tapuda kayıtlı ve taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasına konu olduğu belirlenen 187 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde bulunan tek katlı yığma bina ile muhtesat niteliğindeki muhtelif ağaçların davacı M. tarafından dikilip yetiştirildiği mahkemece yapılan keşif, uygulama ve toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre mahkemece bu muhtesatların davacı tarafa aidiyetinin tespitine karar verilmesinde ve davalının yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı E.'nin bunlara ilişen ve aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Adı geçen davalının hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç ve oluşturulan hüküm davanın niteliğine ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

Duraksamadan belirtmek gerekir ki; bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan ayrılması ve sökülüp götürülebilmesi mümkün olan şeyler muhtesat olmayıp teferruat niteliğindedir. Bu nitelikteki eşyalar yönünden aidiyet tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı kuşkusuzdur.

Bunun yanında; ortaklığın giderilmesi davası sırasında, taşınmazın satış bedelinin taşınmaz paydaşlarına dağıtılmasına esas dağıtım cetvelinin düzenlenmesi için taşınmaza ve üzerindeki muhdesatlara ayrı ayrı değer biçileceği, muhtesat aidiyeti konusunda uyuşmazlık yoksa muhtesat bedelinin muhtesatı meydana getiren taşınmaz malik veya maliklerine verilmesini sağlayacak şekilde oran belirlenip bu oran dahilinde satış bedelinin paylaştırılmasına karar verileceği gözetildiğinde muhtesat değerinin belirlenmesinin ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin görevine girdiği kuşkusuzdur. Başka bir mahkemenin görevine giren bir konuda tespit kararı verilmesi yasal olarak mümkün bulunmadığı gibi, davacının hiçbir hukuksal sonuç doğurmayacak böyle bir istemle dava açmasında hukuki yararının varlığından da söz edilemez. Hukuki yarar kamu düzenine ilişkin olumsuz dava koşuludur. Taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce dikkate alınması gerekir.

Az yukarıda açıklanan hukuki olguların ışığı altında somut olaya gelince; toplanan delillerden davacının dava dilekçesinde muhtesatların tespiti ile birlikte değerlerinin de tespitini istediği, kendisine aidiyetinin tespitini istediği seranın temelsiz, iskeleti çelik profilden oluşturulmuş yay çatılı, menkul eşya niteliğinde bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. Bu ve az yukarıda açıklanan hukuksal olgular gözetildiğinde davacının muhtesat niteliğinde olmadığı belirlenen seraya yönelik istemi ile değer tespiti isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle dinlenemeyeceği kuşkusuzdur.

Sonuç: Hal böyle olunca mahkemece davadaki bir kısım istek kalemleri hakkında açılan davanın dinlenemeyeceği gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken açıklanan bu olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz; davalı E.'nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 2 numaralı bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin ödenen harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 20.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

Yarg. 18. HD., 2003/819 E., 2003/1370 K., 27.002.2003 T. İlamı: “…davanın konusu ortak taşınmaz üzerindeki yapının mülkiyetinin paydaşlar arasında çekişmeli olduğu gözetilerek, bu çekişmenin giderilmesi için açılmış ve açılacak olan davaların “ bekletici sorun” kabul edilip, sonucunun beklenmesi, mülkiyet çekişmesi çözümlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken…”