Y. 9. HD. 24.02.2016 T., 2014/30839 E., 2016/3851 K.“Kıdem tazminatına hak kazanma noktasında en az bir yıllık çalışma koşulu, İş Kanunu sistemi içinde nispi emredici bir hüküm olarak değerlendirilmelidir. Buna göre, toplu ya da bireysel iş sözleşmeleriyle, en az bir yıl çalışma süresi işçi lehine azaltılabilecektir.”
“Kıdem tazminatı işçinin işyerini aidiyetinin karşılığı olarak iş sözleşmesi belirli şekillerde sona eren işçiye ödenen ve teknik anlamda tazminat niteliğinde olmayan bir ödeme olup 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 25. maddesinin 1.fıkrasının 7. bendine göre gelir vergisinden istisna edilirken 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 80. maddesinin, 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca da prime esas kazanca tabi tutulmamıştır. Şu halde kıdem tazminatı sadece damga vergisine tabi olup net kıdem tazminatı damga vergisi düşülerek belirlenmelidir.” YHGK 02.11.2017 T., 2017/9085 E., 2017/24051 K.
Yargıtay tazminata esas aylık ücretin hesaplanmasında, saat ücretinin önce 7,5 ile sonra da 30 ile çarpılması sonucu belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Aksinin, diğer bir ifadeyle aylık ücretin tespitinin işçinin fiilen çalıştığı gün sayısı üzerinden hesaplanmasının doğru olmayacağına hükmetmiştir. YHGK 05.10.2011 T., 2011/9-484 E., 2011/593 K
“Dairemiz kararlarında, ücret dışındaki para veya para ile ölçülebilen menfaatlerin tazminata yansıtılmasında son bir yıl içinde yapılan ödemeler toplamının 365’e bölünmesi suretiyle bir güne düşen miktarın belirleneceği kabul edilmektedir (9.HD. 29.9.2005 gün 2005/342 E, 2005/31714 K. ; Yargıtay 9.H.D., 12.4.1999 gün 1999/5910 E, 1999/7119 K.). Dönemsel bir niteliği olmayan parasal haklar bakımından yıl içinde yapılan ödemelerin 365 güne bölünmesi suretiyle bir güne düşen tutarın belirlenmesi yerindedir. Örneğin tır şoförünün yıl içinde aldığı sefer (yol) primi sürekli değişiklik gösterebilir ve belli bir dönemin hesaplamada esas alınması zorluk taşıyabilir. Öte yandan, işçiye dini bayramlarda yılda 2 kez ödenen harçlığın belli bir dönem için yapıldığını söylemek pek olası değildir. Burada yıllık ödeme tutarının 365 rakamına bölünmesi yerinde olur.” Y. 9. HD. 28.05.2009 T., 2008/1635 E., 2009/14798 K
“Son olarak belirtmek gerekir ki, yılda bir kez yapılan parasal yardımların (yakacak yardımı gibi) tazminata esas ücrete yansıtılmasının, yıllık tutarın 365’e bölünmesi suretiyle gerçekleştirileceği tartışmasızdır.” Y. 9. HD. 28.05.2009 T., 2008/1635 E., 2009/14798 K
“Yıl içinde düzenli ve belirli periyotlarla ödenen parasal haklar bakımından ise, kıdem tazminatının son ücrete göre hesaplanması gerektiği gerçeğine daha uygun bir çözümdür. Gerçekten işçinin son ücreti üzerinden kıdem tazminatı hesaplandığına ve yıl içinde artmış olan ücretlerin ortalaması alınmadığına göre ücretin ekleri bakımından da benzer bir çözümün aranmalıdır. Örneğin işçinin yıl içinde aldığı 3 ikramiyenin eski ücretten olması sebebiyle daha az olması ve fakat son ikramiyenin işçinin son ücreti üzerinden ödenmesi halinde tazminata esas ücretin tespitinde dikkate alınması gereken ikramiye de bu son ikramiye olmalıdır. Hesaplamanın, son dilim ikramiyenin ait olduğu dönemdeki gün sayısına bölünerek yapılması hakkaniyete de uygundur. Daha somut bir ifadeyle, yılda 4 ikramiye ödemesinin olması durumunda her bir ikramiye 3 aylık bir dönem için uygulanmaktadır. İşçinin artmış olan ikramiyesinin ait olduğu bu 90 güne bölünmesi halinde bir güne düşen ikramiye tutarı, kıdem tazminatının son ücretten hesaplanacağı şeklinde yasal kural ile daha uyumlu şekilde belirlenebilecektir. Aynı uygulamayı yol ve yemek yardımı gibi ödemeler için de yapmak olanaklıdır. İşçiye aylık olarak yapıldığı varsayılan bu gibi ödemelerin son ay için ödenen kısmının fiilen çalışılan gün sayısına bölünmesi suretiyle bir güne düşen tutar tespit olunmalıdır. Buna göre periyodik olarak ödenen ve yıl içinde artmış olan parasal haklar yönünden son dönem ödemesinin ait olduğu dilim günlerine bölünmesi ile tazminata esas ücrete yansıtılacak tutar daha doğru biçimde belirlenebilecektir. Dairemizin 2008 yılında vermiş olduğu kararlar da bu yöndedir. (Yargıtay 10.10. 2008 gün 2007/27615 E, 2008/26209 K.) Y. 9. HD. 28.05.2009 T., 2008/1635 E., 2009/14798 K
Yemeğin işyeri ve müştemilatında verilmesi durumunda; işçilere sunulan yemeğin işyerinde pişirilip pişirilmemesi önemli olmaksızın istisna uygulanabilecektir. İstisnanın uygulanmasında yemek bedeli tutarının bir önemi bulunmamaktadır. Yemeğin iş yeri ve müştemilatı dışında verilmesi durumunda ise, çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin Katma değer vergisi hariç 13.70 TL’yi aşmaması ve yemek bedelinin doğrudan işçiye değil yemek verme hizmetini sağlayan kişiye ödenmesi gerekmektedir. 13.70 TL’yi aşan tutar istisna kapsamında bulunmayıp ücret olarak değerlendirilerek, gelir vergisine tabi tutulacaktır. Ayrıca işveren tarafından çalışanlara yemek bedellerinin nakit olarak ödenmesi durumunda, bu tutarların gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Çalışana sunulan yemek verme hizmetinin, yemek kuponu veya yemek çekleri gibi yollarla sağlanması durumunda da, 2016 yılı için belirlenen istisna tutarını aşmayan kısım vergiye tabi olmayacak, aşan kısım ise vergiye tabi olacaktır. Ancak böyle bir durumda, istisnanın fiilen çalışılan günler için geçerli olduğu, çalışılmayan günlere denk gelen bedellerin vergiye tabi olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Yargıtay’a göre “işverence işçiye verilen barınma, ısınma yardımı sosyal yardım niteliğinde olup bunlar gelir vergisi ve SGK priminden muaftır” Y. 9. HD. 20.06.2016 T., 2016/19335 E., 2016/14691 K
İşçiye sağlanan kira yardımının da vergi kesintisine tabi tutulmaksızın tazminat hesaplamasında dikkate alınmalıdır. İşçiye kira yardımı yerine konut tahsisi yapılması durumunda da bir aylık emsal kira değeri tespit edilerek ya da dönem asgari ücretin %25’ine tekabül eden kısmı tazminata katılmalıdır. Y. 22. HD. 12.03.2019 T., 2017/19337 E., 2019/5756 K