ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Rehin cirosu ile devredilen bir senedin gizli rehin cirosu ile devrinde senedin rehin cirosu ile verildiğinin kesin delille ispatı aranmaktadır

Yargıtay 11. HD., 21.04.2021, E. 2020/5900, K. 2021/3916

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.12.2018 tarih ve 2018/23 E. - 2018/740 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 01.06.2020 tarih ve 2019/510 E. - 2020/633 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili; müvekkilinin oğlunun davalı taraftan almış olduğu 355.500,00-TL borcu ödeyemediğini, bu sebeple davalı taraf ile hiçbir ticari iş ilişkisi olmayan müvekkilinin, oğlunun borcunu taksitli olarak ödemek için davalı taraf ile anlaşması üzerine davalının alacaklı, müvekkilinin ise borçlu olduğu, 08.02.2016 tanzim, 10.05.2016 ödeme tarihli 543.000,00 TL bedelli bononun düzenlendiğini, bu bononun taksitler halinde ödenmek üzere teminat amacıyla imzalanarak oğlunun borcuna karşılık davalıya verildiğini, asıl borç ödendiğinde teminat olarak verilen yüksek bedelli bononun hükümsüz kalacağının sözlü olarak dile getirildiğini, yine taksitler şeklinde ödenmesi kararlaştırılan bonolar karşılığında toplam 220.000,00 TL ödendiğini, yapılan bu ödemeler dışında davalının ... Bankası'nda bulunan hesabına havale yoluyla 53.000,00 TL ödeme yapıldığını ve bunun haricinde fiilen müvekkiline ait ancak bir başkası adına kayıtlı aracın satışı sonucu 82.500,00 TL bedelin de davalıya ödenmek suretiyle toplamda davalı tarafa 355.500,00-TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemelere karşılık borcun bitmesine rağmen senedin iade edilmediğini, müvekkilinin sürekli oyalandığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını ileri sürerek, müvekkilinin Erzincan İcra Müdürlüğü'nün 2017/6489 esas sayılı dosyasında takibe konu 08.02.2016 düzenleme 10.05.2016 ödeme tarihli olarak 543.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini, haksız ve kötü niyetli yapılan takip nedeniyle alacak miktarı üzerinden davalı aleyhine % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; davacının dava konusu olan bono bedeli kadar müvekkiline vadesi gelmiş ve gelmemiş borçlarının bulunduğunu, davacının dava konusu bononun teminat senedi olduğu iddiasının doğru olmadığını, davacının iddialarının soyut iddialar olup gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli dava nedeniyle takip miktarının % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının iddiasını yani senedin bedelsizliğini kesin delillerle ispatlaması gerektiği, davacının senedin aksini ispat edecek herhangi bir yazılı delil sunmadığı, davacı vekili tarafından davalıya yemin de teklif edilmediği, bu nedenlerle yapılan icra takibinin hukuka uygun olduğu, İİK. 72/4 md. gereğince alacaklı lehine tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi'nce; davalı alacaklı senede dayalı takip başlattığından borçlu olmadığının ispat yükünün davacıda olduğu, icra takibine konu bono üzerinde teminat senedi olduğuna dair bir ibare bulunmadığı, senedin teminat senedi olduğu ve senedin bedelsiz kaldığı iddiasının usulüne uygun delillerle ispat edilemediği ve davacının yemin deliline açıkça dayanmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıda belirtilen husus dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

Dava, icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı taraf, icra takibine dayanak yapılan bononun teminat senedi olduğunu ileri sürerek işbu davayı açmış olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince de aynı gerekçeyle davacının istinafının esastan reddine karar verilmiştir.

Somut olaya uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 201. maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz. Davalı taraf, takibe dayanak bononun teminat senedi olduğunu kabul etmediğine göre davacı yan işbu bononun teminat amacıyla verildiğini yukarıda açıklandığı şekilde geçerli delillerle ispat etmek zorundadır. Bunun dışında elinde kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir bir bono bulunan davalının ayrıca alacağının nereden kaynaklandığını açıklama mecburiyeti bulunmadığı gibi bonoda yazılı miktarda alacaklı olduğunu kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. O halde, davacı taraf, dava konusu bononun iddia edildiği şekilde teminat olarak verildiğini geçerli başka yazılı delillerle ispatlayamadığına göre, mahkemece davacı tarafın delil listesinde yemin deliline dayandığı hususu nazara alınıp davacıya yemin hakkı hatırlatılarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 21.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.