ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Şuf’a (Önalım ) Davalarında Karşı Vekalet Ücreti

Şuf’a (Önalım ) Davalarında Karşı Vekalet Ücreti

Şuf’a davasına konu taşınmazın aynı konu edildiğinden ve taşınmaz para ile değerlendirilmesi mümkün olduğundan taraflar lehine hükmedilecek vekâlet ücreti nispi ücrettir. Şufa davasında dava reddedildiğinde davalı lehine hükmedilecek vekâlet ücreti taşınmazın tapu kaydındaki değere göre değil, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü değere göre hesaplanır. Davanın kabulüne karar verildiğinde ise davacı tarafından yatırılmasına hükmedilen şufa değeri üzerinden davacı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilir. Şufa ve satış bedelinde muvazaa davasında davacının iddiasını ispatlayamaması halinde, tapuda yazılı satış değeri ile iddia edilen değer arasındaki fark üzerinden nispi vekâlet ücretine takdir edilir. Zira bu durumda davacının kısmen haklı kısmen haksız çıkması söz konusudur. Lakin muvazaa ispat edilmemekle birlikte, satış bedeli karşılığında tescile karar verildiğinde davalının davaya sebebiyet verdiğinden bahisle aleyhine vekâlet ücretine hükmedilemez.

Yargıtay 14. HD, 28.12.2016, E. 2016/6991, K. 2016/10950

Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin de paydaş olduğu 2161 ada 1 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşlarından .....'un 588591/1360733 oranındaki hissesini 16.08.2012 tarihinde 3.528.600,00 TL bedelle davalıya sattığını, satış bedelinin tapuda muvazaalı olarak taşınmazın gerçek değerinden yüksek gösterildiğini ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı hissenin iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.

Davalı vekili, tapuda gösterilen satış bedelinin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiasının reddine, şuf'a davasının kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 03.03.015 tarihli ve 2014/14937 Esas, 2015/2321 Karar sayılı ilamı ile davacının bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı anlaşıldığından davacı yararına dava dilekçesinde belirttiği ve harçlandırdığı 773.000,00 TL bedel üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince vekalet ücreti tayini ve harç dışındaki yargılama giderlerinin de bu orana göre taraflara yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, diğer konular kesinleştiğinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca vekalet ücreti takdirine ve bedelde muvazaaya ilişkin yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, şuf'a davası için yapılan yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.

Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.