ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

NÖBET SIRASINDA İŞ ARKADAŞININ FOTOĞRAFINI ÇEKİP AMİRİNE ŞİKAYET ETMEK İÇİN GÖNDERMEK-2 AYRI SUÇ OLUŞUR

Yargıtay 8. Ceza Dairesi  2022/4722 E. 2024/8048

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2021/1129 E., 2021/1995 K.

SUÇ : Özel hayatın gizliliğini ihlal

HÜKÜM : İlk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak verilen beraat

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; katılan vekili tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde 5271 sayılı CMK'nın 298/1. maddesindeki temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan, 5237 sayılı TCK'nın 134/2, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince o yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin istinaf başvuruları üzerine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 5271 sayılı CMK'nın 280/1-a ve 303/1-a maddeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan 5271 sayılı CMK'nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hükmün onanmasına karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Katılan vekilinin temyiz sebepleri; sanığın katılanın mahremiyetini ihlal ettiğine, bahse konu fotoyu 3. kişilerlerle paylaşma yetkisi olmadığına, vesaire ilişkindir.

III. GEREKÇE ve KARAR

TCK'nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun konusunu oluşturan özel hayat kavramı; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir.

Özel hayat kapsamında yer alan bir görüntü ya da sesin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi 5237 sayılı TCK'nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde yaptırıma bağlanmış olup, bu kayıtların, taksirle ya da tamamen hukuka uygun elde edilmiş olsa dahi, kasten ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında ifşa edilmesi, başka bir anlatımla içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması ise maddenin ikinci fıkrasında yaptırıma bağlanmış olup, her iki fıkrada birbirinden bağımsız iki ayrı suç düzenlenmiştir. İlk fıkradaki suçun oluşması için, görüntüdeki kişinin tanınabilir ya da sesin anlaşılabilir olması gerekmeyip, özel hayat kapsamına giren ses veya görüntülerin anlaşılmaz olsa dahi, gizlice kaydedilmesi ilk fıkradaki suçun oluşumu için yeterlidir. Suç özel hayata ilişkin görüntü veya sesin kaydedilmesiyle tamamlanır. İkinci fıkradaki suçun oluşabilmesi için ise ses veya görüntüyle özel hayatı ihlale uğrayan kişinin anlaşılması, en azından anlaşılabilir olması ya da açıklanması gerekmekte olup, özel hayat görüntüsü veya sesin, yetkisi bulunmayan kişi veya kişiler tarafından içeriğinin öğrenilmesiyle suç tamamlanmış sayılır. İlk fıkra açısından, görüntü veya sesin kaydedilmesi, ikinci fıkra açısından ise bu kayıtların ifşa edilmesi yeterli olup, başkaca bir neticenin doğması veya mağdurun zarara uğramış olması gerekmez. Sanığın kaydedilen görüntüleri izlememiş ya da sesleri dinlememiş olmasının da suçun oluşumuna bir etkisi bulunmamaktadır. Her iki fıkrada düzenlenen suç, genel kast ile işlenebilmekte ise de kastın varlığından söz edebilmek için sanığın hukuka aykırı hareket ettiğini bilmesi ve bu biçimde hareket etmeye devam etmesi gerekmektedir.

Sanığın ikrar içeren savunması ve tüm dosya kapsamına göre, Çiğli Özel Can Hastanesinde aşçı olarak çalıştığı ve aynı hastanede servis elemanı olarak katılan ...'in nöbet esnasında uyuduğu ana ilişkin fotoğrafını çekip başaşçı Rüştü'ye gösterdiği olayda, katılanın fotoğrafını çektikten sonra katılanın rızası dışında hukuka aykırı olarak 3. kişiyle paylaşan sanığın sübut bulan eyleminin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturduğu ve her iki suçun birbirinden bağımsız suç olmaları nedeniyle, atılı suç bakımından aleyhe istinaf olmadığından ceza miktarı açısından sanığın kazanılmış hakkı saklı tutularak, sanık hakkında her iki suçtan ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde sanık hakkında beraate hükmedilmesi,

Hukuka aykırı olup, açıklanan nedenle katılan vekilinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin kararının 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı CMK'nın 304/2-b maddesi uyarınca bozma kararının içeriği doğrultusunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.12.2024 tarihinde karar verildi.