ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

NİTELİKLİ ZİMMET

5. Ceza Dairesi 2006/11232 E., 2010/7774 K.

NİTELİKLİ ZİMMET 

5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 247 ] 
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 53 ] 

“İçtihat Metni”

Nitelikli zimmet suçundan sanık M... N....’nin yapılan yargılanması sonunda; eyleminin basit zimmet suçunu oluşturduğunun kabulü ile mahkümiyetine dair, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 18.11.2005 gün ve 2002/92 Esas, 2005/300 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: 

Zimmet eyleminin telefonu görüşmeye kapanan bazı abonelerin müracaatıyla ortaya çıkması, sanığın karşılığını mal edindiği bir kısım faturaları muhafaza etmemesi ve zimmete konu parayı eylemin ortaya çıkmasından yaklaşık dört ay sonra tamamen iade ettiğinin anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki eylemin kullanma zimmeti niteliğinde olup olmadığının tartışılmaması nedeniyle bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş; PTT şubesinde tahsilat yapmakla görevli olan sanığın telefon abonelerinden tahsil ettiği fatura bedellerini sisteme işlemeyerek ve tahsilat makbuzu yerine bilgisayardan çıkardığı suret tahsilat pusulalarını veya fatura asıllarını damgalayarak vermek suretiyle uhdesinde bırakması eyleminin hileli davranışlar nedeniyle daire içi olağan denetimle ortaya çıkarılamayacağından nitelikli zimmet suçunu oluşturacağının anlaşılması karşısında 5237 sayılı TCK.nun 247/1. maddesi uyarınca tayin edilen temel cezanın 247/2. maddesi uyarınca artırılmaması ile aynı Yasanın 212. maddesinde yer alan düzenleme nedeniyle, sanık hakkında sahtecilik suçundan da hüküm kurulması zorunluluğuna uyulmaması, karşı temyiz olmadığından; suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen 28.04.2009 gün 2008/5-202, 2009/102 sayılı kararında da belirtildiği üzere TCK.nun 53. maddesinde düzenlenen güvenlik tedbirlerinin mahkümiyetin yasal sonucu olması nedeniyle kazanılmış hakka konu olamayacağı, kararda uygulanmamış olması yalnız başına bozma nedeni teşkil etmeyeceğinden ve mahallinde bu hususta her zaman karar verilmesi mümkün görüldüğünden, bozma nedeni yapılmamıştır. 

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, 

Ancak; 

5237 sayılı TCK.nun 53/3. maddesine göre 53/1-c maddesinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı gözetilmeden, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmesi, 

Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın CMUK.nun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan söz konusu hak yoksunluklarına ilişkin bölümün çıkarılarak yerine “

“5237 sayılı TCK.nun 53/3. maddesine göre 53/1-c maddesinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile haklarından koşullu salıverilme tarihine, 53/1. maddesinde yazılı diğer haklardan 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına”

” denilmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.