KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARINA İTİRAZ, YALANCI TANIK, KANUN YARARINA BOZMA
T.C
YARGITAY
4.CEZA DAİRESİ
ESAS NO.2010/18149
KARAR NO.2011/6694
>Kovuşturmaya yer olmadığı. Yalan tanıklık. Yeterli delilin varlığı.
"İçtihat Metni"
Yalan tanıklık suçundan şüpheli M. Ç… hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07/05/2009 tarihli ve 2006/446 soruşturma, 2009/922 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İnebolu Ağır Ceza Mahkemesi başkanınca verilen 27/08/2009 tarihli ve 2009/269 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 26.05.2010 gün ve 33330 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2010 gün ve 139636 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede "Tüm dosya kapsamına göre, şüphelinin müşteki F…… O……'un Kastamonu vali yardımcısı olarak görev yaptığı sırada 2000 yılı nüfus sayımı hizmetlerinde kullanılan araçlara ilişkin akaryakıt harcamalarındaki usulsüzlükler sebebiyle yapılan soruşturma ve yargılama sırasında adı geçen tarafından söylenmemiş sözlerin söylendiğini ve gerçekliği olmayan maddi konuların varlığını açıkladığı olayda, şüphelinin üzerine atılı eylemi ile ilgili olarak kamu davası açılması için yeterli şüphe bulunduğu ve mevcut delillerin mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir" denilmektedir.
Gereği görüşüldü;
CYY.nın kamu davasının açılması başlığını taşıyan 170/2. maddesinde "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü yer almaktadır.
İncelenen dosyada yer alan 16.02.2006 tarihli şikayet dilekçesinde şüpheli M…… Ç……'nin şikayetçinin görevi kötüye kullanma suçundan yargılandığı davanın 14.12.2004 tarihli duruşması sırasında yalan tanıklık yaptığı iddia edilmiştir. Şüpheli tanık olarak verdiği ifadesinde, vali yardımcısı yakınanın kendisine imzalayarak verdiği akaryakıt veresiye talep fiş veya makbuzlarının seri numaralarını belirtmesine karşın yakınanın imzaladığı fiş ya da makbuzlar ele geçirilememiş, var olup olmadığı akaryakıt istasyonu sahibine sorulup araştırılmamıştır. Şüphelinin tanıklığı akaryakıt veresiye talep fiş veya makbuzlarının varlığıyla doğrulanacak niteliktedir. Şüphelinin yakınanın yanında görevli olduğu ve nüfus sayımıyla ilgili akaryakıt harcamalarının yapıldığı dönemleri gösteren belgeler, akaryakıt alımına ilişkin listeler, tahakkuk müzekkeresi, firma tarafından düzenlenen fatura, ayniyat tesellüm makbuzu, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/147-218 sayılı dosyası ve Kastamonu Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/680 esas sayılı dosyasına ait 14.12.2004 tarihli duruşma tutanağının M…… Ç…… hakkında yalan tanıklık suçundan kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Yapılacak yargılama sırasında şüpheli lehine ve aleyhine toplanacak tüm delillerin, birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun belirlenmesi gerekmektedir. İtiraz merciinin kararının hukuka aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden, yalan tanıklık suçundan şüpheli M…… Ç…… hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine İnebolu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.08.2009 gün ve 2009/269 D.İş sayılı kararın, 5271 sayılı CYY.nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonraki işlemlerin aynı yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince yerinde tamamlanmasına, 11.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
CMK. 173/3 Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine
gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının
açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı
Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir
T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
ESAS NO. 2009/1502
KARAR NO. 2009/14472
KARAR TARİHİ. 20.11.2009
>GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA--C. SAVCILIĞININ KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI
DAVA : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan şüpheliler Mahmut ve D.Ali haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27.06.2008 tarihli ve 2008/25890 soruşturma, 2008/22666 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesi başkanınca verilen 05.09.2008 tarihli ve 2008/871 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelenerek: Dosya kapsamına göre, finansal kiralama sözleşmesi ile devredilen malların sözleşme sona ermesine rağmen iade edilmediği iddiası ile ilgili müşteki vekilinin dilekçesi üzerine hiçbir soruşturma işlemine girişmeden olayın hukuki mahiyette olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi'nin 14.11.2007 tarihli ve 2007/9636-375 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Cumhuriyet Savcısının 5271 sayılı Kanun'un kendisine yüklediği soruşturma görevini hiç yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun'un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19.01.2009 gün ve 2008/17-24 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 29.01.2009 gün ve KYB.2009-18960 sayılı ihbarnamesiyle Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:
KARAR : Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 04.12.2007 gün ve 2007/2-247/257 sayılı kararında açıklandığı üzere, 5271 sayılı CMK'nın 160. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenen Cumhuriyet Savcısı, kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamak, aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince de maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almak ve şüphelinin haklarını korumak ile aynı Kanun'un 170. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da soruşturma evresi sonucunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa iddianame düzenlemek, aksi halde de 172. madde gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar vermek yükümlülüğü altındadır.
Cumhuriyet Savcısının kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararına karşı yapılacak başvuru yöntemi de CMK'nın 173. maddesinde düzenlenmiş olup, itiraz mercii olarak öngörülen ağır ceza mahkemesi başkanının itirazı yerinde bulması halinde Cumhuriyet Savcısının iddianame düzenleyerek mahkemeye vereceği, itirazın haklı bulunmaması halinde de istemin gerekçeli olarak reddolunacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak bu hükümlerin uygulanabilmesi için Cumhuriyet Savcısının kanuna uygun bir soruşturma yapmış olması zorunlu olup buna karşın, Cumhuriyet Savcısının CMK'nın kendisine yüklediği soruşturma görevini hiç yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumlarda, itirazı inceleyen merciin, Cumhuriyet Savcısının CMK'nın 160 ve devamı maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak amacıyla itirazın kabulüne karar vermesi gerekmektedir.
SONUÇ : İncelenen dosya içeriğine göre; şüphelilerin, şikayetçi şirket ile kendi aralarında imzaladıkları finansal kiralama sözleşmesi gereğini yerine getirmedikleri gibi, sözleşmenin şikayetçi şirket tarafından tek taraflı olarak sona erdirilmesine karşın suça konu malları da teslim etmemek suretiyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediklerinin iddia olunması karşısında; hiçbir soruşturma yapmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmakla, itirazın bu nedenle kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz olup, yasa yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27.06.2008 gün ve 2008/25890 soruşturma, 2008/22666 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik vaki itirazın reddine ilişkin mercii Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca verilen 05.09.2008 gün ve 2008/871 değişik iş sayılı kararın CMK'nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), müteakip işlemlerin 5271 sayılı CMK da gözetilerek mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 20.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.