Karşı Vekalet Ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne Göre Belirlenir.
Yargıtay 2. HD., 05.02.2018, E. 2017/5295, K. 2018/1230
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre davalı-davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Dava ve karşı dava boşanmaya ilişkin olup taraflar yararına hükmolunacak vekalet ücreti boşanma hükmünün verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir. Boşanmanın fer'i niteliğindeki talepler vekalet ücretinin belirlenmesinde dikkate alınamaz.
Mahkemece verilen ilk hüküm, Dairemizce ortak çocuklar yararına hükmolunan tedbir nafakası (TMK m. 169) yönünden bozulmuş, vekalet ücreti yönünden bozma yapılmamıştır. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda bu hususlar gözetilmeden kadın yararına "Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince fark miktarı olan 480,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine" şeklinde yeniden vekalet ücreti konusunda karar verilmesi doğru değildir. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün (HUMK m. 438/7) düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün; yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple gerekçeli kararın hüküm fıkrasından 2. bendinin tamamen çıkarılması suretiyle vekalet ücretine ilişkin bölümünün DÜZELTİLEREK, hükmün diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.02.2018
Yargıtay 17. HD. 18.03.2019, E. 2016/8625, K. 2019/3158
Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda kararda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davacının karşıdan karşıya geçtiği sırada davalılardan ...'nın kullanmakta olduğu ... plaka sayılı araç ile davacıya çarpması sonucu davacının yaralanmasına neden olduğu, vücudunda kalıcı hasar olduğu, iyileşmenin tam olarak gerçekleşmediği bu nedenle 3.000,00 TL yol gideri, 1.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, tedavi gideri kapsamındaki geçici işgöremezlik zararından SGK'nın sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar vekili, davaya konu kazanın davacının asli kusuruyla gerçekleştiğini, davacının maddi zararını doğuracak derecede yaralanması bulunmadığını, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının davaya konu kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, buna karşılık davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığının anlaşılması karşısında kusurlu davacının kusursuz sürücüden maddi ve manevi tazminat talep etme hakkının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen birbiriyle uyumlu bilirkişi raporlarındaki kusur ve malüliyet oranlarının benimsenmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13/1. maddesinde "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir" düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise "Ancak hükmedilen ücret, kabul veya reddedilen miktarı geçemez" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; davacı davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden, maddi tazminat yönünden talebinin ve red edilen miktarın 1.000,00 TL olduğu, anılan tarifedeki 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin altında olduğu da gözetilerek, davacı aleyhine 1.000,00 TL karşı vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozma sebebi ise de; tüm bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/II. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 5. bendindeki "1.500,00 TL" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "1.000,00 TL" ibaresinin yazılmasına; ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi