ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

DOLANDIRICILIK SUÇU - DİNİ KURALLARA BAĞLI OLANLARIN ÖNEM VERDİĞİ DEĞERLER DİNİ İNANÇ VE DUYGULAR ALDATMA ARACI OLARAK KÖTÜYE KULLANILARAK HAKSIZ YARAR SAĞLANMASI - CEZALARIN ZİNCİRLEME SUÇ HÜKÜMLERİNE GÖRE ARTIRILMASI GEREKTİĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

T.C. YARGITAY

15.Ceza Dairesi
Esas: 2011/11738
Karar: 2012/32041
Karar Tarihi: 19.03.2012


DOLANDIRICILIK SUÇU - DİNİ KURALLARA BAĞLI OLANLARIN ÖNEM VERDİĞİ DEĞERLER DİNİ İNANÇ VE DUYGULAR ALDATMA ARACI OLARAK KÖTÜYE KULLANILARAK HAKSIZ YARAR SAĞLANMASI - CEZALARIN ZİNCİRLEME SUÇ HÜKÜMLERİNE GÖRE ARTIRILMASI GEREKTİĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Somut olayda; kendilerini hoca olarak tanıtan sanıkların katılanlara kızlarının bahtının kapandığını, evlerinde muska olduğunu söyleyip evlerine gelerek, çeşitli dualar okuyup kızlarının elbisesinden muska çıktığına inandırıp, bu muskayı bozup yeni muska yaptıklarını söyleyerek paralarını almaları, ayrıca evlerinin bahçesinde bir küp altın olduğunu, bu altını çıkarmak için çeşitli dualar ve törenler yapıp getirdiği ilaçla küp içerisindeki maddeyi altına çevirecekleri vaatleri ile katılanları kandırıp altın ve paralarını almaları şeklinde gerçekleşen olayda sanıkların eylemlerinin temas ettiği, 5237 sayılı TCK'nın 158/1-a maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan karar verilmesi isabetsizdir.

(5237 S. K. m. 53, 158) (5320 S. K. m. 8)

Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Katılan vekilinin 06.07.2006 havale tarihli dilekçesiyle temyiz isteminden vazgeçtiğinden, sanıklar müdafilerinin temyiz istemleri ile ilgili olarak yapılan temyiz incelemesinde;

Sanık E.'ın adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkumiyeti bulunduğu halde TCK'nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile, nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte birtakım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Dolandırıcılık suçunun dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK'nın 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır.

Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile, doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır.

Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.

1- Somut olayda; kendilerini hoca olarak tanıtan sanıkların katılanlara kızlarının bahtının kapandığını, evlerinde muska olduğunu söyleyip evlerine gelerek, çeşitli dualar okuyup kızlarının elbisesinden muska çıktığına inandırıp, bu muskayı bozup yeni muska yaptıklarını söyleyerek paralarını almaları, ayrıca evlerinin bahçesinde bir küp altın olduğunu, bu altını çıkarmak için çeşitli dualar ve törenler yapıp getirdiği ilaçla küp içerisindeki maddeyi altına çevirecekleri vaatleri ile katılanları kandırıp altın ve paralarını almaları şeklinde gerçekleşen olayda sanıkların eylemlerinin temas ettiği, 5237 sayılı TCK'nın 158/1-a maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan karar verilmesi;

2- Sanıkların katılanlardan aynı suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda kısa aralıklarla aynı suçun birden fazla işledikleri anlaşılmakla, cezalarının zincirleme suç hükümlerine göre artırılması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayini,

Kabule göre de;

3- Adli para cezalarının 5083 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu'nun 04.04.2007 tarih ve 2007/ 11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

4- 5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesinde belirtilen kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca koşullu salıverme tarihine kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza türü ve miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 19.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.