“Sanığın aşamalarda, nüfus kayıtlarında adı ‘E.’ olmasına rağmen, çevrede ‘O.’ ismiyle tanındığını, ailesinin kendisine, ölen ağabeyinin adı olan ‘O.’ ismiyle hitap ettiğini, bu nedenle suça konu senetleri O. ismiyle düzenlediğini, borcunu inkâr etmeyip en kısa sürede ödeyeceğini savunması, kolluk araştırmasında sanığın kasabada ve çevre ilçelerde ‘O.’ ismiyle bilinip tanındığının tespit edilmesi, aile nüfus kaydının incelenmesinde, O. ismiyle kendisinden önce doğup ölen ağabeyinin bulunduğunun anlaşılması, senet içeriklerinde verdiği adresle yargılamada verdiği adresin örtüşmesi, katılanın ifadesinde; sanık ile yaklaşık 3 yıl süre ile ticari ilişkide bulunduğunu, ancak son alışverişte sanığın verdiği senetleri ödemediğini söylemesi karşısında; belgelerde sahtecilik suçlarında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinde suç kastından söz edilemeyeceği ve bu durumun failde belgede sahtekârlıkta bulunmak kastına etki yapabileceği cihetle, suça konu senetlerle ilgili varsa icra takip dosyalarının getirtilip incelenerek, borca itiraz veya ödeme durumu bulunup bulunmadığının belirlenmesi, icra dosyalarının denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması ve toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sanığın suç kastı ile hareket edip etmediği tartışılarak sonucuna göre hukuki durumun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması…” Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 06.05.2014 tarih, 2012/25876 E., 2014/8691 K.; Aynı yönde Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 19/06/2019 tarih, 2019/3480 E., 2019/5400 K.; Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 28.09.2015 tarih, 2013/14329 E., 2015/28768 K.; Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 07.02.2012 tarih, 2009/16512 E., 2012/1149 K.
