Yargıtay bir kararında şirketlerin gerçek değerinin tespit edilmesi gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullanmıştır: “…Bilirkişi raporlarının incelenmesinden, katılma alacağının hesaplanmasında vergi usul kanununca hazırlanan mizana dayalı bilançolar esas alınarak yapılan değerler gözetilmiştir. Ne varki bu tespit edilen değerler tasfiyeye konu şirketlerin sürüm (rayiç) değerini karşılamamaktadır. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi mal rejiminin sona erdiği tarihteki niteliği, seviyesi, ekonomik durumu göz önünde bulundurularak şirketlerin tasfiye tarihindeki değerinin esas alınması gerekirken mal rejiminin sona erdiği andaki durumu göz ardı edilerek raporun düzenlendiği tarih itibariyle şirketlerin değerlerinin esas alınması doğru olmamıştır. Mahkemece öncelikle yapılması gereken seçilecek şirket değerleme konusunda uzman mali müşavir, iktisatçı, şirketler hukuku uzmanı hesap bilirkişilerinden oluşacak bilirkişi heyetinde şirketin mal rejiminin sona erdiği tarihteki yani boşanma davasının açıldığı tarihteki şirketin bilanço, bilgi, belge ve verilerine; şirketin içinde bulunduğu sektörün durumu, tasfiyeye konu şirketin sermaye durumu, varlık yapısı, likitide durumu, gelecekte yaratacağı kar potansiyeli, geleceğe yönelik yapılan planlamalar, şirketin kullandığı teknoloji, makine tesisat durumu, şirketin üretim kapasitesi, aldığı sipariş durumu, marka değeri, şirketin şu an ki ve gelecekteki tahmini performanslarından yararlanılarak ekonominin arz ve talep kurallarına göre şirketin serbest piyasadaki uygun ve makul sürüm değerleri tespit edilmelidir…Yarg. 8. HD., 2016/202 E., 2016/10960 K.
