Mal rejimin sona erme tarihinden sonra edinilen mallar veya ödemeler yasal mal rejimi kapsamında olmadığı için buna ilişkin talepler genel hükümler kapsamında değerlendirilmelidir. Bu hususta verilen YHGK kararı şu şekildedir: “TMK m. 228/I uyarınca; eşlerin kişisel malları ile edinilmiş malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki durumlarına göre ayrılır. Bu düzenlemeye göre, eşlerin edinilmiş ve kişisel malları, mal rejiminin sona erdiği tarihteki mevcut halleri ile tasfiyeye girecektir. Düzenlemenin karşıt anlamından anlaşılacağı üzere, mal rejiminin sona ermesinden sonra edinilen mallar, artık edinilmiş mallara katılma rejimine(TMK m. 218) tabi bir mal olarak kabul edilemeyecektir. Eldeki olayda dava konusu 6, 7, 9, 10, 11 ve 3610 nolu parseller mal rejiminin sona ermesinden sonra edinilmiştir. Az yukarıda açıklanan düzenleme karşısında, bu parsellerin edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmadıkları belirgindir. Bu nedenle davacının bu alacağını 4721 s. TMK’da düzenlenen eşler arasında mal rejimleri hükümleri(TMK m. 202 vd) uyarınca istemesine yasal olanak bulunmamaktadır. Ne var ki, hukuki nitelendirme hakime ait olmakla(HMK m.33) davacının sözü geçen taşınmazlara yönelik isteğinin genel hükümler çerçevesinde değerlendirilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir.” (YHGK, 2014/48 E., 2014/554 K., 30.04.2014 T.), “…Birleşen davaya konu 23 nolu mesken için çekilen kredinin boşanma dava tarihinden sonra ödenen kısmına ilişkin olarak; Mal rejimi boşanma dava tarihi itibariyle sona ermiştir…Talep, genel hükümlere dayalı olarak alacak niteliğinde olup, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bulunmadığından… Mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, bu istekle ilgili davanın görevli ve yetkili genel mahkemeye gönderilmesine (tefrik edilerek yeni esas ile) karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru değildir…” (Yarg. 8. HD., 2016/202 E., 2016/10960 K. 21.06.2016 T.)
