İhtiyari arabuluculuk görüşmesinin personelin işten ayrılış bildirgesinin SGK’ya sunulduğu tarihten önce yapılması anlaşma tutanağını geçersiz kılar.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2025/2403 E. 2025/3786 K.
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 41. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/2063 E., 2024/2226 K.
DAVA TARİHİ : 24.05.2023
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/186 E., 2024/250 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 11.11.2019 tarihinden iş akdinin feshedildiği 11.03.2023 tarihe kadar davalı Şirkette iş geliştirme uzmanı olarak belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığını, davalı tarafça iş sözleşmesinin 11.03.2023 tarihinde feshedildiğini, akabinde davalı Şirket tarafından müvekkilinin dava yoluna gitmesinin önünü kesmek, dava açma yasağı oluşturmak adına 13.03.2023 tarihinde ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun yapılmadığını, davacıya düşünme süresi verilmediğini, arabulucunun tarafsız olmadığını, arabulucunun sürece ilişkin bilgilendirme yapmadığını, görüşmeler telekonferansla yapıldığı hâlde tutanakta yüz yüze yapıldığının belirtildiğini ileri sürerek 2023/118117 numaralı arabuluculuk son tutanağı ile varılan anlaşmanın geçerli olmadığının tespiti, düzenlenen ihtiyari arabuluculuk tutanaklarının iptali ve feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ihtiyari arabuluculuk tutanağın iptali talebi ve işe iade talebinin ayrı davalar olarak açılması gerektiğini, davacının tutanak iptaline ilişkin talebinin süresinde olmadığını, davacının müdür olarak görev yapmış olması nedeniyle işveren vekili olduğunu, işveren vekillerinin işe iade davası açmasının hukuken mümkün olmadığını, huzurdaki davanın konusunu teşkil eden hususlarda davacı ile müvekkili Şirket arasında bir ihtiyari arabuluculuk süreci yürütülerek anlaşmaya varılmış olduğundan artık davacının huzurdaki davayı açmasının hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince 05.07.2023 tarihli duruşmada verilen ara karar ile feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iadeye ilişkin davanın işbu davadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; arabulucunun taraflarca kararlaştırılması mümkün olduğundan arabulucu belirleme tutanağı ile belirlenmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı, arabulucunun aynı işverene karşı tek arabuluculuk görüşmesi yapabileceğine yönelik sınırlayıcı bir düzenleme de bulunmadığı, davacının arabuluculuk faaliyeti sırasında arabulucu tarafından iş sözleşmesinin sona ermesi ve hakları konusunda bilgilendirildiği hususlarının; dosya içinde bulunan arabuluculuk ilk oturum açılış tutanağı, anlaşma tutanağı ve son anlaşma tutanağından anlaşıldığı, aksinin davacı tarafından usulüne uygun olarak ispat edilemediği gibi iradenin fesada uğratıldığının da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; konu ihtiyari arabuluculuk başvurusunun davalı işverence yapıldığı, davacının doğum izninde olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarında davacının işten ayrılış tarihinin 11.03.2023 olarak düzenlendiği ancak işten ayrılış bildirgesinin, ihtiyari arabuluculuk tarihi olan 13.03.2023 tarihinde SGK'ya bildirildiği, taraflar arasında 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (6325 sayılı Kanun) 18/5 hükmü kapsamında bir anlaşmanın varlığından söz edebilmek için öncelikle bir uyuşmazlığın ortaya çıkmış olması ve bundan sonra arabulucuya başvurulmuş olması gerektiği ancak taraflar arasında uyuşmazlık doğmadan davalı işverence ihtiyari arabuluculuğa başvurulduğu, dinlenen tanıkların da bu hususları doğruladığı, davacının iradesinin fesada uğratıldığı, bu nedenle taraflar arasındaki davaya konu ihtiyari arabuluculuk görüşmesi ile sonrasında düzenlenen tutanağın yasal şartları haiz olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
Davacı yaptığı muamelenin hukuki sonuçlarını bilebilecek durumda olduğunu,
Müvekkili Şirket tarafından davacıya arabuluculuk anlaşması sırasında ek menfaat sağlandığını,
Davacının tutanağın iptaline ilişkin iddialarının soyut olduğunu,
Davacının bir irade sakatlığı iddiasının olmadığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgelerinin 6325 sayılı Kanun'un 18/5 hükmü kapsamında geçerli bir anlaşma belgesi olup olmadığı ve buna göre iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Davacı işçi, ihtiyari arabuluculuk sonunda düzenlenen anlaşma tutanağının gerçek iradesini yansıtmaması nedeniyle iptali ile birlikte işveren tarafından yapılan feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamada söz konusu taleplerin iki ayrı davanın konusunu oluşturduğu gerekçesiyle davaların tefrikine karar verilmiş olup eldeki dava, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespitine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, Mahkemenin davanın reddine dair kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiştir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3 hükmü uyarınca yapılan değişiklik uyarınca bölge adliye mahkemelerinin işe iade davalarına ilişkin verdiği kararlar kesin olup temyiz edilemez. Bu durumda işe iade uyuşmazlığı hakkında arabuluculuk yoluyla yapılan anlaşmanın geçerli olup olmadığına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kesin olduğu kabul edilmelidir.
Kaldı ki işe iade davasında anlaşma belgesinin geçersizliğini ileri sürmek yerine tek başına anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespitinin talep edilmesinde güncel hukuki yararın bulunduğundan söz edilemez. Böyle bir durumda Bölge Adliye Mahkemesince işe iade talebi hakkında kesin olarak karar verilmesinden sonra, ayrı bir davaya konu edilen anlaşma belgesinin iptali talebi bakımından Yargıtayca temyiz incelemesi yapılmasının bir anlamı da kalmayacaktır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle öncelikle kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddi, aksi takdirde hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğinden kararın bozulması gerekir. Bu nedenle Sayın Çoğunluğun kararın esas yönünden onanması yönündeki görüşüne ve gerekçesine katılamıyorum.