ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

İstihkak Davalarında Karşı Vekalet Ücreti

İstihkak Davalarında Karşı Vekalet Ücreti

İstihkak davası belli bir değeri konu edinen davalardır. Dolayısıyla yargılamalarda nispi vekâlet ücreti hükmedilecektir. İstihkak davası neticesinde haklılık durumuna göre, vekâlet ücretine hükmedilirken kural olarak hacizli malın değeri ile alacak miktarından hangisi az ise, ona göre belirlenecek dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının başlangıçta 1/4'ünün peşin olarak alınması, vekâlet ücretinin de karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi olarak hesaplanması gerekir.

İstihkak davalarında kural olarak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekse de dava dilekçesinde herhangi bir değer belirtilmediği, yargılamanın devamında da dava değeri ileri sürülmediği gibi diğer tarafça da bunun itiraza konu edilmediği, mahkemenin de bu konuda bir tespit yapmadığı ve peşin alınan harçlar tamamlanmamış olduğu durumlarda dava sonunda maktu vekâlet ücretine hükmedilecektir.

İstihkak davası sürerken davaya konu olan mal, ihale yolu ile satılırsa artık bu istihkak davasının konusu bu satış bedeline dönüşmekle birlikte dava sonunda vekâlet ücreti de bu bedele göre hesaplanmalıdır.

Yargıtay 8. HD., 17.03.2014, E. 2014/2520, K. 2014/4374


Davacı 3.kişi şirket vekili, Kadıköy 4.İcra Müdürlüğü'nün 2008/5570 esas sayılı icra takip dosyasında alacaklı S. Havalandırma E. San. Tic. Ltd. Şti.'in borçlu E. M. Müh. Tic. Ltd. Şti. hakkında yaptığı takipte borçlu şirketçe lehtar olarak M. Ltd. Şti.'ne ciro edilen bonodaki ciro silsilesi düzgün olup, şikayetçinin yetkili hamil olduğunu, İcra Müdürlüğünce alacaklı ve yetkili son hamil borçlu şirketmiş gibi hareket edilerek ve yanlış talimat verilerek talimat doğrultusunda Ankara 8.İcra Müdürlüğü'nün 2008/448 talimat sayılı dosyasında bononun muhafaza altına alındığını, işlemin iptali için yaptıkları talebin İcra Müdürlüğü'nce reddedildiğini belirterek bu işlemin iptali ile bonodaki ödeme gününün geçmesi nedeniyle yatırılacak olan paranın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı alacaklı vekili, davacı tarafın, cirantanın ve senet borçlusunun ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.

Mahkemece, takibe dayanak yapılan bononun nama yazılı kıymetli evrak olduğu, dayanak bononun borçlu şirket tarafından yasal mevzuata uygun olarak ciro edildiği, düzgün şekilde işleyen ciro silsilesi ile bononun son olarak yetkili hamil olarak davacının zilyetliğine geçtiği, davacının, bedelinin tahsil edilmesi için bonoyu bankaya sunduğu, bu aşamada bono üzerine haciz konulduğu, borçlunun bir sonraki yetkili hamile bonoyu ciro etmesi, takibe dayanak bononun zilyetliğinin devredilmiş olması nedeniyle bono üzerinde alacaklı sıfatından doğan hak ve yetkisinin sona erdiği, bu hak ve yetki cironun yapılması ve teslimle birlikte davacıya geçtiğinden ve bu nedenle davacı 3.kişinin bononun yetkili hamili sıfatını kazandığından, davacının istihkak iddiası haklı olduğundan, davanın kabulüne, dava konusu yapılan bono üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili ve davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, üçüncü kişinin İİK.’nun 96. vd. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü “istihkak” iddiasına ilişkindir.

)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3.kişi vekilinin ve davalı alacaklı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer tüm temyiz itirazlarının reddine;

) Davacı 3.kişi şirket vekilinin nispi harç yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı 3.kişi vekili, davasını başlangıçta maktu harç yatırarak şikayet istemi olarak açmıştır. Mahkemece verilen kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesi tarafından, şikayetçinin istemi istihkak davası niteliğinde olduğundan, mahkemece istihkak davası prosedürü uygulanması gerektiğinden bahisle bozulması üzerine, davacı 3.kişi vekili söz konusu bozma ilamı sonrasında istihkak davası prosedürü gereği 16.04.2012 tarihinde 4.041-TL nispi tamamlama harcını dosyasına yatırmıştır. Mahkemece son kararda davacı 3.kişiye sadece maktu harcın iadesine karar verilmiş, sonradan yatırılan 4.041-TL tamamlama harcı dikkate alınmamıştır. Bu durumda Mahkemece, davacı 3.kişi şirket vekili tarafından bozma ilamı sonrasında yatırılan tamamlama harcının da davacıya iadesi gerekirken sadece maktu harcın iadesine karar verilmiş olması doğru değildir.

) Davalı alacaklı şirket vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İstihkak davalarında, nispi harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile haczedilen malın kıymeti karşılaştırılarak hangisi az ise, o değer esas alınarak hesaplanır. Alacak miktarı ile mahcuz malın değerinden hangisi az ise o miktar üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının başlangıçta ¼’ü davacıdan peşin alınmak üzere, kabul ile sonuçlanan davada geriye kalan bakiye kısmına hükmedilir. Aynı şekilde takip konusu alacak tutarı ile haczedilen malın değerinden hangisi daha az ise, o değer üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin III. kısmına göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.

Somut olayda takip konusu alacak miktarı 14.369,74-TL olup, mahcuzun değeri 275.000-TL'dir. Bu durumda dava açılırken göz önüne alınması gereken miktar 14.369,74-TL olduğundan bu miktar üzerinden nispi harç tahsili ve yine 14.369,74-TL üzerinden davacı 3.kişi şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde mahcuz malın değeri olan 275.000-TL üzerinden nispi harç ve vekalet ücreti hesaplanması doğru olmadığından kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi şirket vekilinin ve davalı alacaklı şirket vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile kararın ONANMASINA, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi şirket vekilinin ve davalı alacaklı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428.maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 0,90 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 25,20 TL onama harcının peşin harca mahsubu ile artan 211,50 TL'nin de temyiz eden davalıya İadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yargıtay HGK., 07.05.2014, E. 2013/1828, K. 2014/583

Taraflar arasındaki “istihkak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çayeli İcra Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 11.01.2011 gün ve 2010/13 E-2011/1 K. Sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 29.09.2011 gün ve 2011/7785 E-2011/8398 K. Sayılı ilamıyla;

(...Davacı (üçüncü kişi) vekili, Çayeli İcra Müdürlüğü’nün 208/180 Esas sayılı dosyasında, davacının işletmecisi bulunduğu otelde yapılan 31.07.2008 günlü hacze konu menkullerin davacı tarafından bedeli ödenerek satın alındığını, borçlunun üçüncü kişinin eşi olması dışında otelle ve içindeki eşyalarla ilgisinin bulunmadığını, belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.

Davalı (alacaklı) vekili, haczin takibe dayanak senette bildirilen, aynı zamanda ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste borçlunun huzurunda yapıldığını, bu sırada istihkak iddiasında bulunulmadığını, borçlunun mahcuzların bedelinin kendisi tarafından ödendiğini belirttiğini, üçüncü kişinin borçlunun eşi olduğunu ve haczin yapıldığı yerde birlikte yaşadıklarını, borçlunun otelle ilgili tüm işlemler için vekaletname ile yetkilendirildiğini, istihkak iddiasının alacaklıdan mal kaçırmak için kötü niyetli olarak yapıldığını, borçlunun hasım gösterilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece toplanan delillere göre;“mahcuzların takibin dışında kalan üçüncü kişiye ait olduğunun kanıtlandığı” gerekçesi ile davanın kabulü ile 31.07.2008 günlü hacze konu mahcuzlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına ve İİK’nun 97/15.maddesi uyarınca mahcuzların değerinin %15’i oranında tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, Dairemizce verilen 11.03.2010 gün, 1348–2175 sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, Mahkemece uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda “dava konusu haczin takibe dayanak senette gösterilen, aynı zamanda ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde, takip borçlusunun huzurunda yapıldığı, İİK’nun 8/son maddesi gereğince aksi sabit oluncaya kadar geçerli haciz tutanağı içeriğine göre borçlunun mahcuzların kendisine, haczin yapıldığı otelin işletmesinin ise üçüncü kişi adına kayıtlı olduğunu beyan ettiği, istihkak iddiasının alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak ileri sürüldüğü“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili ile davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, uyulan bozmaya göre, davacı üçüncü kişi vekilinin tüm, davalı alacaklı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.

İstihkak davaları, İİK’nun 97/11.maddesi uyarınca genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabidir. Hacizli malın değeri ile alacak miktarından hangisi az ise ona göre belirlenecek dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının başlangıçta 1/4’ünün peşin olarak alınması, vekâlet ücretinin de karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi olarak hesaplanması gerekir.

Somut olayda başlangıçta maktu harç alınarak bununla yetinilmesi hatalı ise de; dava red ile sonuçlandığına ve başlangıçta alınan harç da maktu red harcını karşıladığına göre bu husus tek başına bozma nedeni yapılmamıştır.

Bununla birlikte alacaklı vekili yararına dava değeri olan alacak miktarı (30.250,00.-TL) üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücreti yerine 360,00.-TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı (alacaklı) vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, üçüncü kişinin takip hukukuna ilişkin istihkak istemine ilişkindir.

Yerel Mahkemece; davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerinin temyizleri üzerine, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş; yerel mahkemece önceki hükümde direnilmiştir.

Direnme hükmü, davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmede işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, dava dilekçesinde harca esas dava değeri olarak herhangi bir miktar gösterilmediği ancak icra takibinde tahsili istenilen alacak miktarının 30.250,00 TL olduğu, yargılamaya belirtilen dava değeri üzerinden alınması gerekli yargı harçları tamamlanmadan devam edilmesi karşısında, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 11, 28, 30 ve 32.madde hükümleri gözetildiğinde, eksik yargı harcının (nispi karar ve ilam harcı) tamamlanması için dosyanın geri çevrilmesi gerekip gerekmediği önsorun olarak tartışılmış; yapılan değerlendirmede dosyanın bu bakımdan geri çevrilmesine gerek olmadığı kabul edilerek, önsorun aşılmış ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

İşin esasına gelince:

Uyuşmazlık; eldeki istihkak davasında hükmedilecek vekalet ücretinin maktu mu yoksa nispi mi olması gerektiği, noktasında toplanmaktadır.

Haczedilen bir mal üzerinde üçüncü kişinin, bu haczin tamamen kaldırılması veya sınırlandırılması sonucunu doğuracak nitelikte bir hak iddia etmesi ve bu iddiaya alacaklı ve/veya borçlu tarafından itiraz edilmesi halinde (ya da doğrudan) üçüncü kişinin (veya mal üçüncü kişi elinde haczedilmiş ise alacaklının), söz konusu mal üzerindeki haczin caiz olup olmadığının somut icra takibi bakımından sonuç doğuracak şekilde karara bağlanması amacıyla, yedi gün içinde, icra mahkemesinde açtığı takip hukukuna ilişkin davaya, hacizde istihkak davası adı verilmektedir (İİK.m.96 vd.;Kudret Aslan, Hacizde İstihkak Davası, Ankara 2005, s.21; HGK’nun 09.04.2014 gün ve E:2013/17-770, K:2014/505 sayılı ilamı).

İstihkak davaları, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 97/11.maddesi uyarınca, genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabidir.

Kural olarak, hacizli malın değeri ile alacak miktarından hangisi az ise, ona göre belirlenecek dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının başlangıçta 1/4’ünün peşin olarak alınması, vekâlet ücretinin de karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi olarak hesaplanması gerekir.

Ne varki, dava dilekçesinde herhangi bir dava değeri belirtilmemiş, yargılamanın hiçbir aşamasında dava değeri bildirilmediği gibi, davalı tarafça da bu yönde bir itiraz yapılmamış; ayrıca mahkemece de bu yönde bir saptama yapılmaksızın alınması gerekli peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmamış olduğu durumda, mahkemece davanın esası hakkında (kabul veya ret) karar verilirken, alınan harç maktu ise, hükmedilecek vekalet ücretinin de maktu olması gerekir.

Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 06.12.1972 gün ve E:1970/8-642, K:1972/1323 sayılı ilamında, gayrimenkulün keşif sonunda tesbit edilen değeri üzerinden noksan harç tamamlanmamış ise, vekalet ücretinin (keşifte tesbit edilen değer üzerinden değil) dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden takdir edilmesi gerektiği vurgulanmıştır (Aynı yönde bakınız. HGK’nun 26.11.1976 gün ve E:1975/8-315, K:1976/297102.02.1977 gün ve E:1976/8-15, K:1977/95; sayılı ilamları).

Somut olayda; davalı-alacaklı tarafından dava dışı borçlu hakkında yapılan icra takibinde 31.07.2008 tarihinde yapılan hacizde davacı-üçüncü kişinin mallarının haczedildiği iddiasıyla eldeki davanın açıldığı; dava açılırken dava dilekçesinde dava değeri gösterilmediği gibi, yargı harçlarının da maktu olarak yatırıldığı anlaşılmaktadır.

İstihkak davalarında, davanın değeri, hacizli malın değeri ile takibe konu alacak miktarından hangisi az ise ona göre belirleneceğinden, eldeki davada takibe konu alacak miktarı (30.250 TL), hacizli malın değerinden (40.000 TL) daha az olduğu için, alacak miktarı (30.250 TL) üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının başlangıçta 1/4’ünün peşin olarak alınması gerekirken, maktu harç ile yetinilmiş; yargılama aşamasında davalı tarafın eksik harcın tamamlatılması konusunda bir itirazı olmadığı gibi, mahkemece de eksik nispi harç ikmal ettirilmeksizin yargılamaya devam edilerek, davanın esası hakkında ret kararı verilmiş; davalı taraf lehine de, tarife uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.

Buna göre, eldeki istihkak davası nispi harca tabi davalardan olmasına rağmen, başlangıçta yatırılan maktu harç ile yetinilerek, mahkemece eksik nispi harç ikmal edilmeksizin yargılama bitirilip davanın esası hakkında ret kararı verilirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

S O N U Ç : Davalı (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (2.042,08 TL) harcın temyiz edenden alınmasına, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 Sayılı Kanun’unun 29.maddesi ile eklenen “Geçici Madde 7” atfıyla aynı Kanun'un 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2014 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

Yargıtay 8. HD., 11.05.2016, E. 2015/21790, K. 2016/8671

Davacı 3. kişi vekili, 07.05.2012 tarihinde, ....'nin soğuk hava deposuna teslim edilen, 653 354 kg malın haczedildiğini, borçlu ile müvekkilinin hiç bir zaman aynı adreste faaliyet göstermedikleri gibi ortaklarının da aynı olmadığını, bir kereye mahsus, borçludan 30.12.2011 tarihinde 651 785 TL değerinde mal alındığını bunun dışında bir bağlantılarının olmadığını, belirterek, istihkak iddialarının kabulüne ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı alacaklı vekili haciz adresinin borçlunun eski faaliyet adresi olduğunu ayrıca organik bağ içerisinde bulunduğu .....’nin de faaliyet adresi olduğunu, davacının adresinin .... olduğunu, istihkak iddiasını ispatlayamadığını, ayrıca, borçlu ve dava dışı ....... arasında bağlantı bulunduğunu, faturaların borcun doğumundan sonra düzenlenmiş olup, muvazaalı olduğunu, haczedilen malların kalitesi belli olduğu halde, faturalarda belli olmadığını, haciz adresinde borçluya ait davacı ile ilgili evraklar bulunduğunu mal kaçırma amacı ile hareket edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.

Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, borçlu şirket ile davacı şirketin aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, haczin borçlu şirketin önceki adresinde yapıldığı davacı şirketin ise haciz yapılan adresi, şube veya şirket merkezi olarak kullanmadığı gibi, şirket merkezinin .... / ..... olduğu, ticari defter kayıtlarının usulüne uygun açıklayıcı ve anlaşılır düzenlenmediği, sunulan faturaların tek başına mülkiyeti ispata yarar belgelerden sayılamayacağı, borçlu şirket ile istihkak iddia eden şirketler arasında hukuki ve organik bağın bulunduğu, şirket ortaklarının belirli dönemlerde aynı kişiler olduğu, şirket ortaklıklarının devri nazara alındığında, istihkak iddiasının, borçlu şirketin alacaklılarından mal kaçırmak kastı ile muvazaaya dayalı olduğu bu nedenlerle davanın reddine, mahcuzların satış bedelinin, alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulması nedeniyle davacının haczedilen menkullerin değerinin %20'si 291.792,76 TL. tazminata mahkum edilmesine karar verilmiştir.

Hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1 - Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı üçüncü kişi vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2 - Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı istihkak davası niteliğindedir.

Mahkemece, davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmişse de, Mahkemece verilen tedbir kararıyla takibin durmadığı, sadece yapılacak olası ihalede satış bedelinin, tedbir kararında gösterilen teminat karşılığında ödenmemesine ilişkin olduğu, teminatın davacı tarafından yatırıldığına dair gerek takip dosyasında, gerekse yargılama dosyasında herhangi bir belgenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, yapılan ihale ile alacağa mahsuben yapılan satışta, malın alacaklıya geç tesliminden, davacı sorumlu tutulmamalıdır. Bu sebeple, Mahkemece, davalı alacaklı yararına İİK'nun 97/13 maddesine göre tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.

İstihkak davasına konu mahcuz, takibin devam etmesi neticesinde satılmışsa istihkak davasının konusu satış bedeline dönüşür. Somut olayda, dava konusu menkullerin 17.09.2012 tarihinde yapılan ihale ile alacağa mahsuben, 702.000 TL bedelle davalı alacaklıya geçmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda, davanın reddi sebebiyle davalı alacaklı lehine takdir edilecek nispi vekalet ücretinin de, bu satış bedeli üzerinden hesaplanması gerekirken, mahcuzların kıymet takdir raporunda belirlenen değeri dikkate alınarak fazla vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamış, hükmün bu sebeple de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 3.020,00 TL peşin harcın temyiz edene iadesine, 11.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.