TCK Madde 11 Vatandaş tarafından işlenen suç
TCK Madde 11
(1) Bir Türk vatandaşı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması ve Türkiye'de kovuşturulabilirliğin bulunması koşulu ile Türk kanunlarına göre cezalandırılır.
(2) Suç, aşağı sınırı bir yıldan az hapis cezasını gerektirdiğinde yargılama yapılması zarar görenin veya yabancı hükümetin şikayetine bağlıdır. Bu durumda şikayet, vatandaşın Türkiye'ye girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılmalıdır.
Gerekçe
Madde 9. Yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan Türk'ün Türkiye'de aynı suçtan dolayı yeniden yargılanmaması "non bis in idem" ilkesi gereğidir.
Ancak, yabancı ülkede yargılanıp da hakkında hüküm kurulmuş olan Türk'ün aynı suçtan dolayı Türkiye'de yeniden yargılanamayacağına dair görüşler ağırlık kazanmakla birlikte, zaman zaman bu husus hukuki tartışmalara konu olmuş ve tekrar yargılamanın olanaklı bulunduğunu belirten kararlara da rastlanmıştır. Bu itibarla, uygulamada ahenk sağlanması ve herhangi bir duraksamaya yer kalmaması için konuya Tasarı ile açıklık getirilmesinde yarar bulunacağı düşünülmüştür. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Kanunun mehazının 7 nci maddesinde de "sanık yabancı memlekette yargılanıp da kesin olarak beraat eylediği veya mahkum olduğu takdirde, cezasını çekmiş veya mahkumiyet ortadan kalkmış ise 5 ve 6 ncı maddelerde açıklanan hallerde davaya bakılmaz" denilmiştir. 765 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde 6 ncı maddedeki hali de içerecek şekilde, yeniden yargılama hususuna yer verildiği ve bu suretle mehazdan ayrılındığı halde 5 inci madde kapsamına giren hususlar 7 nci maddede öngörülmemiş idi. Bu tarzda bir düzenlemenin, 5 inci madde kapsamına giren hallerde Adalet Bakanının istemi aranmadan re'sen kovuşturma yapılması arzusundan kaynaklandığı şeklindeki görüşlere de rastlanmakla birlikte, yeniden yargılama yapılamayacağı hususundaki yargısal ve bilimsel içtihatlar ağırlık kazanmıştı. Madde düzenlenirken bu gelişmeler de göz önünde bulundurulmuş ve yabancı memlekette hüküm verilmemiş olması koşulu konularak konuya açıklık getirilmiştir.
Maddeye göre suç işleyen Türk hakkında da fiilin yabancı kanuna göre de suç olması ve kovuşturulabilmek koşulunun varlığı araştırılacaktır.
Türk vatandaşının yabancı ülkede işlemiş bulunduğu suçtan dolayı Türkiye'de yargılanabilmesi için belli koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bu koşullar, maddenin birinci fıkrasında belirlenmiştir.
Bunun için, failin Türk vatandaşı olması ve Türkiye'de bulunması gerekir. Failin Türkiye'de bulunması, bir kovuşturma şartı niteliğindedir. Vatandaşın yurt dışında işlediği suç dolayısıyla Türkiye'de Türk kanunlarına göre cezalandırılabilmesi için, bu suçun Türkiye'de kovuşturulabilir bir suç olması gerekir. Bunun belirlenmesinde Türk kanunlarının göz önünde bulundurulması gerektiği muhakkaktır.
Yabancı ülkede işlenen bu suçla ilgili olarak Türk kanunlarında öngörülen hapis cezasının aşağı sınırı bir yıldan az değilse, fail hakkında Türkiye'de Türk kanunlarına göre re'sen yargılama yapılacaktır. Türk vatandaşının yabancı ülkede işlemiş bulunduğu suçun 13 üncü maddede belirlenen suçlardan olması durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.
Buna karşılık, yabancı ülkede işlenen bu suçla ilgili olarak Türk kanunlarında öngörülen hapis cezasının aşağı sınırı bir yıldan az ise, fail hakkında Türkiye'de Türk kanunlarına göre yargılama yapılabilmesi için, zarar gören şahsın veya yabancı hükümetin şikayetinin olması gerekir. Ancak, bunun için, şikayetin, vatandaşın Türkiye'ye girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılması gerekir.
Türk vatandaşının yabancı ülkede işlediği suçtan dolayı mağdur olan kimse yabancı ise; fail hakkında Türkiye'de Türk kanunlarına göre yargılama yapılabilmesi için, fiilin, işlendiği ülke devleti kanununa göre de suç teşkil etmesi gerekir.
Yabancı ülkede işlenmiş olan suçtan dolayı yurt dışında yargılama yapılmış ve hatta hüküm verilmiş olabilir.
Bu suç dolayısıyla yabancı ülkede yargılama yapılmakta olsa bile, fail hakkında Türkiye'de Türk kanunlarına göre re'sen yargılama yapılacaktır.
Buna karşılık, yurt dışında işlediği suçtan dolayı Türk vatandaşı hakkında yabancı ülkede mahkumiyet veya beraat kararının verilmiş olması halinde, artık Türkiye'de yeniden yargılama yapılamayacaktır.
Hükümet Tasarısında vatandaş tarafından yurt dışında işlenen suçun hem Türk Kanunlarına göre hem de suçun işlendiği ülke kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç olması öngörülmüştür. Ancak, bir sonraki maddede "yabancı tarafından işlenen suç" açısından ise sadece Türk Kanununda öngörülen ceza ölçü alınmıştır. Her iki durum açısından uyumu sağlamak için, sadece Türk Kanununda öngörülen cezanın ölçü alınması yönünde madde metninin değiştirilmesi uygun bulunmuştur.
TCK 11 ( Vatandaş tarafından işlenen suç ) Madde Emsal Yargıtay Kararları
5237 sayılı TCK.nun 11 ve 19. maddelerindeki düzenleme ve bu düzenleme paralelindeki Dairemiz ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşik içtihatları dikkate alınarak, TCK.nun 19.maddesi uyarınca tatbiki gereken lehteki yasanın saptanmasında öngörülen kural, Türk Kanununda bulunup yabancı ülke kanunundaki cezaya en yakın cezanın tespit edilip lehe olan esasalınarak uygulama yapılması gerektiği yolunda olup, Türk ve yabancı kanun karşılaştırılmasında kanunların kül halinde ele alınmasını zorunlu kıldığı, yabancı ülkede suç işleyip mahkum edilmediği anlaşılan ve Türkiye’de yargılanan failler hakkında münhasıran Türk Ceza Kanununun uygulanacağı ve suçun işlendiği yerdeki kanunun öngördüğü cezadan daha fazla ceza ile mahkum edilemeyeceği, lehe yasanın nazara alınması esasının yabancı kanunun milli kanunun yerine geçerek uygulanması biçiminde yorumlanamayacağı, bu doğrultuda TCK.nun ağırlaştırıcı ve hafifletici sebeplerine göre tespit edilecek sonuç cezanın aynı nedenleri içeren yabancı yasanın uygulanması halinde belirlenecek cezasından fazla olamayacağı ve lehteki yasada öngörülen cezadan TCK.nun da öngörülen cezaya en yakın olan cezanın benimsenmesi suretiyle ceza tayini gerektiği halde, sanık hakkında söz konusu kanunun denetime imkan verecek karşılaştırma yapılmadan hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA" Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2014/3609 E. 2015/2831 K.
Vatandaş Tarafından İşlenen Suç (TCK m.11’in Uygulanma Şartları)
Vatandaş Tarafından İşlenen Suç (TCK m.11’in Uygulanma Şartları) TCK m.11’e göre, yurt dışında bir Türk vatandaşının işlemiş olduğu bir suçtan dolayı Türkiye’de yargılama yapılabilmesi için bazı koşulların bulunması gerekir. Buna göre: 1. Suçun yurt dışında yani T.C. Devletinin egemenlik sahası dışında işlenmiş olması gerekir. Ancak suçun işlendiği yerin yabancı bir devletin egemenlik sahasında olması gerekmemektedir. Bu bakımdan suç örneğin açık denizlerde işlenmiş olabilir. Burada TCK m.11 uygulanması için aranan şart, bu suçun yabancı bir ülkede yani Türkiye ülkesi dışında işlenmiş olmasıdır. Başka bir ifade ile, işlenen suç, TCK’nın m.8 uyarınca mülkilik ilkesine göre Türkiye’de işlenmiş sayılan suçlardan olmamalı ve yabancı bir ülkenin egemenliğinin geçerli olduğu bir alanda işlenmelidir. Özgenç, s.682; Parlar- Hatipoğlu, s. 131.
Failin Türk vatandaşı olması gerekir. Vatandaşlık suç oluştaran fiilin işlendiği zamana göre belirlenecektir. Yabancı ülkede suç işleyen kişinin Türkiye’de Türk kanunlarına göre cezalandırılabilmesinin ilk şartı, o kişinin Türk vatandaşı olmasıdır. TCK’nın 6.maddesinin 1/a bendi uyarınca ‘’ vatandaş ‘’ deyiminden; fiili işlediği sırada Türk vatandaşı olan kişi anlaşılır. Kişinin vatandaşlığının tespitinde, 5901 Türk Vatandaşlığı Kanunu esas alınır. Böylece suçu işlediği sırada kişinin Türk vatandaşı olması gerekli ve yeterli sayılmıştır. Buna göre, suçu işlediği sırada Türk vatandaşı iken sonradan vatandaşlığını değiştiren kişi suçun unsuru veya kovuşturma şartı bakımından Türk vatandaşı sayılır. Yine suçu işlediği sırada Türk vatandaşlığına girmiş kişi de Türk vatandaşı sayılır. Ayrıca çifte vatandaşlığı olanlarda Türk vatandaşı sayılır. Türk Vatandaşlığı Kanununa ve TCK’nın 6/1-a bendine göre Türk vatandaşı sayılmayanların ve vatansızların faile göre şahsilik ilkesine göre Türkiye’de yargılanmaları mümkün değildir. Özgenç, s.682; Dönmezer-Erman, s.560; Parlar-Hatipoğlu, s. 131.
Türk vatandaşı tarafından yurt dışında işlenen suçun TCK m.13’de belirtilenler dışında bir suç olması gerekir. TCK m.13’de sayılan suçlar bakımından gerçeklik ve korunma ilkesi uygulanır. Yani devletin iç ve dış güvenliğine, varlığına ve bütünlüğüne karşı işlenen suıçlarda suçun işlendiği yere ve failin vatandaşlığına bakılmaksızın, devlet bu ilkeye göre kendini yetkili saymaktadır. Demirbaş, s.167; Öztürk-Erdem, s. 87.
Cezanın türü ve miktarı bakımından bazı şartlar geçekleşmelidir: Kanun buarada ikili bir ayrım getirmiştir. Buna göre bir yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suç işlenmişse suçtan zarar gören kişi ya da suçun işlendiği hükümetin şikayeti üzerine Türkiye’de yargılanma yapılır. Bir yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suç işlenmişse re’sen Türkiye’de yargılama yapılır. Bir yıldan az hapis cezası gerektiren bir suç nedeniyle yargılanma yapılmasının şikayete tabi olduğu durumlarda şikayet, failin Türkiye’ye girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde yapılmalıdır. Suçun ne tür cezayı gerektirdiği hususu münhasıran Türk kanunlarına göre belirlenecektir. Bu nedenle suç, işlendiği yer devletinin kanunlarına göre para cezasını gerektirse bile, şayet Türk kanunlarına göre hapis cezasını gerektirmekte ise Türkiye’de yargılama yapılabilir.29 Suçun bir yıldan daha fazla hapis cezasını gerektirip gerektirmediği konusunda bir değerlendirme yapılırken, ağırlatıcı nedenlerin aşağı sınırı ve hafifletici nedenlerin yukarı sınırı gözönünde bulundurulur. (TCK m.15). Yine TCK m.14 uyarınca soruşturma konusu suçun yer aldığı kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezasından birinin uygulanması seçimlik olarak gösterilmiş ise, Türkiye’de yargılama yapılmaz. Maddede her iki cezanın seçimlik olarak gösterilmiş olması arandığından, hapis ve adli para cezasının birlikte gösterildiği durumlarda gösterilen hapis cezası ile ilgili kanun da öngörülen süre ve şartlar uyduğu takdir de bu suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılabilecektir. Tezcan-Erdem-Önok, s.137; Öztürk-Erdem s. 87.
Fail Türkiye’de bulunmalıdır. Türk vatandaşının yabancı ülkede işlemiş bulunduğu suçtan dolayı Türkiye’de yargılanabilmesinin diğer bir şartı da, failin Türkiye’de bulunmasıdır. Failin Türkiye’de bulunması bir kovuşturma şartı olarak öngörülmüştür.
Türkiye’de kovuşturulabilirliğin bulunması gerekir. TCK m.11’de, 765 sayılı TCK m.5/3’teki mağdur yabancı ise fiilin işlendiği ülke kanununa göre de suç olması gerekir şartına yer verilmemiştir. Bu önemli bir eksikliktir. TCK m.11’in gerekçesinde bu koşulun ifade edilmesi yasa tekniği açısından doğru değildir. ‘’Kovuşturalabilirlik’’ bu fiil ile ilgili olarak ceza muhakemesi koşullarının gerçekleşmesi anlamını taşır. Bu anlamda suç Türkiye’de affa veya zaman aşımına uğramamış ve aranıyorsa şikayet koşulu da gerçekleşmiş olmalıdır.
Bu suç dolayısıyla yabancı ülkede hüküm verilmemiş olmalıdır. Yurt dışında suç işleyen vatandaş orada yargılanmış ve hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ise, hatta cezası da infaz edilmiş ise bu kişi Türkiye’de yeniden yargılanabilecek midir? Bu konunun irdelenmesi karşımıza ‘’non bis in idem’’ ilkesini çıkarır. 765 sayılı TCK döneminde tartışmalı olan bu sorun TCK m.11’de çözüme kavuşturulmuştur. TCK m.11’de, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olmasını belirtmek suretiyle non bis in idem ilkesine açıkça yer verilerek bu tartışmalar sonlandırılmıştır. Demirbaş, s.162; Tezcan-Erdem-Önok, s. 93 vd.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ 2011/2692 E. 2011/2398 K.
Somut davada Fransız Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna karar verdiğinin anlaşılması karşısında; iddianame kapsamına göre suça konu olup, sahte olduğu iddia olunan genel kurul kararları kullanılarak gerçekleştirilen Gresse noterliğince düzenlenmiş taşınmaz devrine ilişkin sahteliği ispat olununcaya kadar geçerli resmi belge niteliğinde olan belgelerin yurtdışında düzenlenip, kullanılması ve paranın yurt dışındaki şahsi hesaba aktarılmasıyla menfaat temin edilerek neticenin gerçekleştiği cihetle, yüklenen suçların tümünün yurt dışında işlendiği, aynı eylem nedeniyle sanık hakkında yabancı ülkede kesinleşmiş bir hüküm verilip verilmediği Fransız adli mercileri nezdinde araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, olumsuz kovuşturma şartının açıklığa kavuşturulması gerektiği gözetilmeden hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
YARGITAY İLAMI
5237 sayılı TCK’nun 11. maddesi uyarınca, bir Türk vatandaşı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması ve Türkiye'de kovuşturulabilirliğin bulunması koşulu ile Türk kanunlarına göre cezalandırılabilir. Belirtilen koşullar kovuşturma şartı niteliğindedir. Bunun için failin Türk olması, Türkiye’de bulunması ve bu eylem nedeniyle yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerekir. Yurtdışında işlediği suçtan dolayı Türk vatandaşı hakkında yabancı ülkede mahkumiyet veya beraat kararı verilmiş ve kesinleşmiş olması halinde artık Türkiye’de yeniden yargılama yapılamayacaktır.
Açıklamalar ışığında; sanığın sahte imzalarla oluşturulmuş genel kurul kararlarını kullanarak katılanlara ait Turquoise şirketine kayıtlı Fransa’da bulunan taşınmazı satıp bedelini aldığı iddia ve kabul olunup, taraflarca sunulan Aıx-En Provence İstinaf Mahkemesi’nin 09.11.2006 tarihli kararına göre, sanığın suça konu sahte belgeleri Fransa’da kullanarak taşınmaz satışını gerçekleştirdiği ve satış bedelini yine aynı yerde bulunan Credit Agricole şubesindeki şirket hesabına sonrasında ise 19.12.2002 tarihinde bu hesabın kapatılıp bakiyenin Credit Lyonnais’deki 1353V nolu şahsi hesabına aktarılıp buradan 20.12.2002 ve 28.03.2003 tarihleri arasında peyder pey Finansbank Levent şubesindeki şahsi hesaba aktarıldığı kabul edilerek Fransız Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna karar verdiğinin anlaşılması karşısında; iddianame kapsamına göre suça konu olup, sahte olduğu iddia olunan genel kurul kararları kullanılarak gerçekleştirilen Gresse noterliğince düzenlenmiş taşınmaz devrine ilişkin sahteliği ispat olununcaya kadar geçerli resmi belge niteliğinde olan belgelerin yurtdışında düzenlenip, kullanılması ve paranın yurt dışındaki şahsi hesaba aktarılmasıyla menfaat temin edilerek neticenin gerçekleştiği cihetle, yüklenen suçların tümünün yurt dışında işlendiği, aynı eylem nedeniyle sanık hakkında yabancı ülkede kesinleşmiş bir hüküm verilip verilmediği Fransız adli mercileri nezdinde araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, olumsuz kovuşturma şartının açıklığa kavuşturulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. (www.corpus.com.tr)