Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2025/10-67 E., 2025/184 K. sayılı kararı
I. HUKUKİ SÜREÇ
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 188/3-4(a), 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis ve 25.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.10.2019 tarihli ve 455-494 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince 04.06.2020 tarih ve 5269-892 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Söz konusu hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 29.11.2021 tarih ve 5262-12659 sayı ile; CMK'nın 160. maddesinin 2. fıkrasına aykırı olarak Cumhuriyet savcısına haber verilmeden görevlilerce soruşturmaya başlanarak, sanığın şifahi ifadesinin alındığı, yapılan aramaya ilişkin herhangi bir önlem araması ya da adli arama emri/kararı olmadığı: dosya içerisinde 'Adli arama' kararı ya da Cumhuriyet savcısından alınan 'Yazılı arama emri' bulunmadığı gibi olay yeri ve tarihini kapsayan 2559 sayılı PVSK'nın 9. maddesine göre verilmiş 'önleme araması' kararı da bulunmadığı, 09.05.2019 tarihli tutanakta sanığın yakalandığı karşılığı olarak ödenecek meblağlar hakkında 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 13. maddesinde özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Anılan madde sarahatine göre bu ücret/meblağ, "...avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak...", Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınarak Adalet ve Maliye Bakanlıkları tarafından birlikte tespit edilecektir.
c. Aynı Kanun maddesinin 2. fıkrasında, bu madde uyarınca yapılacak ödeme ve uygulamaya ilişkin usul ve esasların Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmış, Bakanlık da buna istinaden "Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri İle Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik" çıkarmıştır.
d. Anılan Yönetmeliğin "Ücret" başlıklı 8. maddesinde, 5320 sayılı Kanun’un 13. maddesinde yer alan hüküm tekrar edilmiş, "Tarife" başlıklı 9. maddesinde ise görevlendirilen müdafi veya vekile ödenecek meblağla ilgili tarifenin Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınmak suretiyle Adalet ve Maliye Bakanlıkları tarafından her yıl Aralık ayında hazırlanan ve 1 Ocak tarihinden geçerli olmak üzere düzenlenen tarifede gösterileceği öngörülmüştür. Ancak kural olarak yargı yerlerindeki işlemlerde diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren tarifeyi hazırlamak görev ve yetkisi 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kuruluna ait olduğundan, uygulamanın zikredilen yönetmeliğin 9. maddesi değil ve fakat 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesi gereğince istikrarlı biçimde süregeldiği üzere devam ettirildiği görülmektedir. Yani Barolar Birliği Yönetim Kurulunca hazırlanan tarifeye eklenen bu meblağlar (İlgili tarife madde 14/4) Adalet Bakanlığına gönderilmekte, her iki bakanlıkça uygun görüldüğü için Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmektedir. Bu haliyle, özellikle anılan düzenlemelerle ilgili iptal başvurusundan da bahsedilmediğine göre Adalet ve Maliye Bakanlıklarının kanun metnine, yönetmeliğe göre öncelik tanıyarak gönderilen tarifedeki meblağla ilgili uygunluk takdir ve değerlendirmesi yapmakla yetindiği söylenebilir. Netice itibarıyla ödenecek meblağ üzerinde kamu maliyesi bakımından takdir hakkının bakanlıklarda olduğu kanuni bir mekanizmanın kurulduğu ve sistemin 2025 yılı için de bu suretle işlemeye devam ettiği görülmektedir.
e. Tarifede belirlenen ve onaylanan ücret, sanığın 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafii bulunması durumunda kovuşturma için Hazineden alınan ücretin mahsubu suretiyle ödenecektir (İlgili tarife madde 14/4).
f. Tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri yargılama giderlerindendir. Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir (CMK madde 324/1-2, Yönetmelik madde 8/3).
g. Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir (1136 syk madde 164/4). 1136 sayılı Kanun'un 169. maddesinde yer alan "karşı tarafa yükletilme" kuralının ceza muhakemesi bakımından ilgili normu. CMK'nın 324. maddesi olup bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen; "tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri" ifadesi ile CMK'da yargılama gideri olarak kabul edilen avukatlık ücretinin Asgari Ücret Tarifesi'ne göre ödeneceği kabul edilmelidir.
h. Zikredilen düzenlemelerin, normlar hiyerarşisi bağlamında bir üst norma aykırılığı ileri sürülüp gereğine tevessül edilmedikçe uygulayıcıları bağlayacağı her türlü tartışmadan varestedir.
Diğer taraftan, müdafii; "Şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı" ifade etmektedir (CMK madde 2). Bu avukatın seçilmiş ya da görevlendirilmiş olmasının hak ve sorumlulukları itibarıyla bir fark bulunmamaktadır. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin kanuni dayanağı olan 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesinde, asgari ücret belirleme hususunda zorunlu müdafi ile seçilmiş/vekaletnameli müdafi arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Kural olarak tarifeler, müdafie icra ettiği hukuki yardımın karşılığı olarak ödenmesi gereken asgari veya maktu ücret tutarını belirlerler. Bu miktarın, ülkenin ekonomik koşulları ve ihtilaf bağlamında bütçe dengeleri gözetilerek belirlenmesi gerektiğinde şüphe yoktur.
Ancak unutulmamalıdır ki; avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder (1136 sayılı kanun madde 1). İHAS'ın 6. maddesinden daha geniş bir teminat alanı oluşturarak kanunda öngörülen cezanın asgari haddi kriterine göre müdafiin hukuki yardımını zorunlu kılan hukuk sisteminin, bu hakkın etkin biçimde kullanılmasını da garanti ettiği söylenmelidir. Bu cümleden olarak, seçilmiş müdafii ile aynı görevi, aynı şartlarda eda eden, hatta bazı durumlarda (CMK madde 188 gibi) daha fazlasını yapmak mecburiyeti bulunan zorunlu/görevlendirilmiş müdafiin alacağı ücretin, seçilmiş müdafii ile eşit olması beklenmese de, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil edebilmesi adına, sarf edilen emek ve mesai ile orantılı ve meslek onuruna yaraşır bir miktara tekabül etmesi gerekir. İlgili Bakanlıkların ihtilaf konusu uygulamayı 2025 yılında da sürdüre gelmesi, bu bilinç ve tercihin tezahürü olarak değerlendirilmelidir.
B. Somut Olayda Hukuki Değerlendirme
Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan eylemine uyan TCK’nın 188/3-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması iddia ve talebiyle düzenlenen iddianameye istinaden yargılanan, CMK'nın 150. maddesinin 3. fıkrası gereğince yargılama merciinin talebi üzerine Baro tarafından kendisine zorunlu müdafii görevlendirilen ve fakat yargılama sonucunda beraat eden sanık lehine; 5320 sayılı Kanun’un 13., ilgili Yönetmelik'in 8 ve 9. maddeleri ile AAÜTnin 14/4. maddesi gereğince, "beraat eden ve vekil veya müdafi ile temsil edilen sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesine, bu hükmün, sanığın 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafii bulunması durumunda kovuşturma için Hazineden alınan ücretin mahsubu suretiyle uygulanmasına" ilişkin Özel Daire kararında hukuki isabetsizlik bulunmadığından; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.