YARGITAY
9. Ceza Dairesi 2011/8130 E.N , 2011/30619 K.N.
İlgili Kavramlar
GÖREVLİ MAHKEME
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLAR HAKKINDA GÜVENLİK TEDBİRİ
Özet
TCK 31/2. VE 5395 SAYILI ÇOCUK KORUMA KANUNU'NUN 35/1. MADDELERİ UYARINCA CUMHURİYET SAVCILIĞI'NCA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI VERİLEMEYECEĞİ GİBİ, DAVA AÇILDIKTAN SONRA GÖREVLİ CEZA MAHKEMESİNCE SUÇUN SÜBUTU İNCELENİP SOSYAL İNCELEME RAPORU DEĞERLENDİRİLEREK SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK İÇİN UYGULANACAK GÜVENLİK TEDBİRİNE HÜKMEDİLMESİ GEREKECEĞİ VE KAMU DAVASININ AÇILMAMIŞ OLMASININ GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMEYİ DEĞİŞTİRMEYECEĞİ GÖZETİLMELİDİR.
KAMU DAVASININ AÇILMASININ ZORUNLULUĞU İLKESİNİN İSTİSNALARDAN BİRİSİNİ OLUŞTURAN VE TCK'NIN 31/1. MADDESİNDE 12 YAŞINI DOLDURMAYAN ÇOCUKLARLA İLGİLİ DÜZENLENEN HÜKÜMDE "CEZA SORUMLULUKLARININ OLMADIĞINI VE CEZA KOVUŞTURMASI YAPILAMAYACAĞINI" ANCAK, "ÇOCUKLARA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN" UYGU-LANABİLECEĞİ, 12 YAŞINDAN KÜÇÜK ÇOCUĞUN BİR CEZA İLİŞKİSİNİN TARAFI OLMAYACAĞI GİBİ USULİ İLİŞKİNİN TARAFININ OLAMAYACAĞI; 5395 SAYILI KANUN'UN GEÇİCİ 1. MADDESİNİN 4. FIKRASINDAKİ DÜZENLEME VE ÇOCUK KORUMA KANUNU'NA GÖRE VERİLEN KORUYUCU VE DESTEKLEYİCİ TEDBİR KARARLARININ UYGULANMASI HAKKINDA YÖNETMELİĞİN 8. MADDESİ HÜKMÜ GÖZETİLDİĞİNDE ÇOCUK KORUMA KANUNU'NUN 5. MADDESİ UYARINCA HÜKMOLUNACAK TEDBİR KARARLARININ, ÇOCUK MAHKEMESİ VEYA HAKİMİNCE, ÇOCUK MAHKEMESİ OLMAYAN YERLERDE İSE AİLE MAHKEMESİ VEYA YOKSA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNCE VERİLMESİ GEREKTİĞİ SONUCUNA ULAŞILMAKTADIR.
İçtihat Metni
Kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarından şüpheliler Kasım ve diğerleri haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen 21.11.2011 tarihli ve 2009/6583 soruşturma, 2009/5918 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar sonrası, şüpheliler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 31/1. maddesi uyarınca çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi talebinin görev yönünden reddine dair (Van Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi)'nin 02.12.2009 tarihli ve 2009/238 değişik iş sayılı kararına yapılan itirazın kabulüne, Van Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi'nin 02.12.2009 tarihli ve 2009/238 değişik iş sayılı kararının kaldırılmasına ilişkin mercii (Van Birinci Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 11.12.2009 tarihli ve 2009/525 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 5. maddesi gereğince hükmolunan koruyucu ve destekleyici tedbir kararını alma yetkisinin Çocuk Koruma Kanunu'nun geçici 1/4. maddesindeki "Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde, bu mahkeme kurulup göreve başlayıncaya kadar korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında tedbir kararları görevli aile veya asliye hukuk mahkemelerince alınır." hükmü karşısında itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 11.02.2010 gün ve 8543 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 25.04.2011 gün ve 2010/4753-21500 sayılı tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 11. maddesine göre çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılması gereken ve söz konusu Yasa'nın 5. maddesinde düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirlerin aynı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince çocuk hakimi tarafından alınabileceği, çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde bu tedbirleri uygulama yetkisinin hangi mahkemeye ait olduğu hususunun çözümü için, 5237 sayılı TCK'nın yaş küçüklüğü ile ilgili 31. maddesinin, farklı yaş gruplarına yönelik yaptığı ayrımdan yola çıkılması gerektiği, bahis konusu maddenin 1. fıkrasında fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan, 2. fıkrasında ise oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluklarının düzenlendiği; yine ayrıca ceza muhakemesi hukukunda davanın mecburiliği ilkesinin geçerli olduğu, bu ilkenin istisnalarının kural olarak kanunla düzenlenmiş olması gerektiği nazara alınarak;
1- Suç tarihinde oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olan Fevzi yönünden yapılan değerlendirmede;
12-15 yaş grubundaki çocuklarla ilgili olarak yasa koyucu, soruşturma ve kovuşturma işlemleri hakkında kısıtlama getirmemiş, sadece soruşturma ve kovuşturma usulleri ile ilgili Çocuk Koruma Kanunu'nun 15, 25. maddeleri ile TCK'nın 31/2. maddesi özel düzenlemeler getirmiştir.
Bu yaş grubundaki çocukların ceza hukuku karşısındaki durumuna "kısmi mesuliyet" ve "şartlı sorumluluk" şeklinde ifadeleri ile doktrinde tanımlanmakta olup, bu çocuklar yönünden işledikleri iddia olunan fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığının tespitine kadar, ceza hukukundaki durumları askıda bulunmaktadır.
TCK 31/2. maddesinin 1. cümlesinde "fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması halinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirine hükmolunacağı açıkça belirtilmiş olup, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35/1. maddesinde açıkça suça sürüklenen çocuklarla ilgili olarak alınan sosyal inceleme raporunun suça sürüklenen çocuğun işlediği fiili hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin takdirinde mahkemece gözönünde bulundurulur" diye belirtilmiş olduğundan Cumhuriyet Savcılığı'nca kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilemeyeceği, ceza mahkemesine dava açıldıktan sonra görevli ceza mahkemesince suçun sübutu incelenip sosyal inceleme raporu değerlendirilerek suça sürüklenen çocuk için uygulanacak güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerekeceği ve kamu davasının açılmamış olmasının görevli ve yetkili mahkemeyi değiştirmeyeceği de gözetildiğinde;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden REDDİNE,
2- Suç tarihinde oniki yaşını doldurmamış olan Sinan ve Emrah yönünden yapılan değerlendirmeye gelince;
Kamu davasının açılmasının zorunluluğu ilkesinin istisnalardan birisini oluşturan ve TCK'nın 31/1. maddesinde 12 yaşını doldurmayan çocuklarla ilgili düzenlenen hükümde "ceza sorumluluklarının olmadığını ve ceza kovuşturması yapılamayacağını" ancak, "çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin" uygulanabileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu düzenlemenin niteliği dikkate alındığında açıkça 12 yaşından küçük çocukların suç kovuşturmasının dışında tutulduğu anlaşılmaktadır. Suç tarihinde 12 yaşından küçük çocuk bir ceza ilişkisinin tarafı olmayacağı gibi usuli ilişkinin tarafı da olamayacaktır. Yani yanlışlıkla kamu davası açılmış bile olsa ceza davasına bakılamayacaktır. Suç kovuşturması yapılamayınca tedbirler açısından Çocuk Koruma Kanunu'nun getirdiği ilkelere bakılması zorunluluğu ortaya çıkmakta, 5395 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenleme ve Çocuk Koruma Kanunu'na Göre Verilen Koruyucu ve Des-tekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesi hükmü de gözetildiğinde Çocuk Koruma Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca hükmolunacak tedbir kararlarının çocuk mahkemesi veya hakimince çocuk mahkemesi olmayan yerlerde ise aile mahkemesi veya yoksa asliye hukuk mahkemesince karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran bu gerekçelerle yerinde görülmüş olup, Van Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 11.12.2009 tarih ve 2009/525 müteferrik sayılı kararının oniki yaşından küçükler Sinan ve Emrah yönünden CMK'nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 22.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.