ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA NİTELİKLİ RÜŞVET RÜŞVET ZİNCİRLEME SUÇ

YARGITAY
5. Ceza Dairesi 2007/10506 E.N , 2011/21971 K.N.

İlgili Kavramlar

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA
NİTELİKLİ RÜŞVET
RÜŞVET
ZİNCİRLEME SUÇ

Özet
SSK İL MÜDÜRLÜĞÜ'NDE SAĞLIK KARNESİ SERVİSİNDE GÖREVLİ MEMUR OLAN SANIĞIN, SAĞLIK KARNESİ ALMAK İÇİN MÜRACAAT EDEN MAĞDURLARDAN KARNE BAŞINA 500.000 TL ALMASI GEREKİRKEN 1.000.000 TL ALMASI EYLEMİNDE; SANIĞIN ÇALIŞTIĞI YERDE KARNE ÜCRETİNİN YAZILI OLDUĞUNA, MAĞDURLARIN SIRADA BEKLEMEMEK İÇİN BU PARAYI VERDİKLERİNE İLİŞKİN TANIK ANLATIMLARI, MÜŞTEKİ VE MAĞDURLARIN BEYANLARI, SANIĞIN SAVUNMASI İLE TÜM DOSYA İÇERİĞİNE GÖRE İRTİKABIN İKNA VE İCBAR UNSURUNUN BULUNMADIĞI, SANIĞIN MAĞDURLARA YÖNELİK EYLEMLERİNİN 765 SAYILI YASA'NIN 212/1. MADDESİNE UYAN YAPMASI GEREKEN İŞİ YAPMAK İÇİN RÜŞVET ALMA SUÇUNA VÜCUT VERECEĞİ, ANCAK 765 SAYILI YASA'NIN 212. MADDESİNİN BİR VE İKİNCİ FIKRALARINDA BASİT VE NİTELİKLİ RÜŞVET ALMA SUÇLARI AYRI AYRI DÜZENLENİP YAPTIRIM ALTINA ALINDIĞI HALDE, SONRADAN YÜRÜRLÜĞE GİREN 5237 SAYILI TCK'NIN RÜŞVETİ TANIMLAYAN 252/3. MADDESİNDE "RÜŞVET, BİR KAMU GÖREVLİSİNİN, GÖREVİNİN GEREKLERİNE AYKIRI OLARAK BİR İŞİ YAPMASI VEYA YAPMAMASI İÇİN KİŞİYLE VARDIĞI ANLAŞMA ÇERÇEVESİNDE BİR YARAR SAĞLAMASIDIR" DENİLEREK SADECE NİTELİKLİ RÜŞVETE YER VERİLDİĞİ, KAMU GÖREVLİSİNİN YAPMASI GEREKEN BİR İŞİ YAPMASI YA DA YAPMAMASI GEREKEN İŞİ YAPMAMASI İÇİN YARAR SAĞLANMASININ RÜŞVET SUÇU KAPSAMINDAN ÇIKARILDIĞI CİHETLE, SANIĞIN EYLEMLERİNİN KÜL HALİNDE ZİNCİRLEME ŞEKİLDE AYNI YASA'NIN 257/3. MADDESİNDE DÜZENLENEN GÖREVİNİN GEREKLERİNE UYGUN DAVRANMAK İÇİN ÇIKAR SAĞLAMA SUÇU NİTELİĞİNDE OLDUĞU VE LEHE KANUN DEĞERLENDİRMESİNİN BU SUÇLAR ARASINDA YAPILMASI GEREKTİĞİ GÖZETİLMELİDİR.


İçtihat Metni

İrtikap, rüşvet almak ve rüşvet vermek suçlarından sanıklar Arif ve İlyas'ın yapılan yargılanmaları sonunda; İlyas'ın rüşvet vermek suçundan beraetine, Arif'in irtikap ve rüşvet almak eylemleri görevi kötüye kullanma niteliğinde görülerek bu suçtan mahkumiyetine dair, (Iğdır İkinci Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 13.03.2006 gün ve 2005/173 Esas, 2006/125 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

Sanık İlyas'a isnat olunan suçun 765 sayılı TCK'nın 213/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle aynı Yasa'nın 102/4. maddesinde belirlenen beş yıllık asli zamanaşımına tabi olduğu, en son zamanaşımını kesen işlem olan sorgusunun yapıldığı 28.07.2005 tarihi ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından hükmün 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun'un 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,

Sanık Arif hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

SSK İl Müdürlüğü'nde sağlık karnesi servisinde görevli memur olan sanığın, sağlık karnesi almak için müracaat eden mağdurlardan karne başına 500.000 TL alması gerekirken 1.000.000 TL alması eyleminde; sanığın çalıştığı yerde karne ücretinin yazılı olduğuna, mağdurların sırada beklememek için bu parayı verdiklerine ilişkin tanık anlatımları, müşteki ve mağdurların beyanları, sanığın savunması ile tüm dosya içeriğine göre irtikabın ikna ve icbar unsurunun bulunmadığı, sanığın İlyas'a ve mağdurlara yönelik eylemlerinin 765 sayılı Yasa'nın 212/1. maddesine uyan yapması gereken işi yapmak için rüşvet alma suçuna vücut vereceği, ancak 765 sayılı Yasa'nın 212. maddesinin bir ve ikinci fıkralarında basit ve nitelikli rüşvet alma suçları ayrı ayrı düzenlenip yaptırım altına alındığı halde, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığı cihetle, sanığın eylemlerinin kül halinde zincirleme şekilde aynı Yasa'nın 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçu niteliğinde olduğu ve lehe kanun değerlendirmesinin bu suçlar arasında yapılması gerektiği gözetilmeyerek 765 sayılı TCK'nın 240/1. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 257/1 ve 257/3. maddelerinin karşılaştırılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesinin 1. fıkrası ile değişik CMK'nın 231/5. maddesinde hapis cezası için öngörülen sınırın 2 yıla çıkarılması ve anılan maddenin 2. fıkrası ile de 231/14. maddesindeki soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suç olma koşulunun kaldırılması karşısında, bu maddenin 6. fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasa'nın 7. maddesi ile eklenen cümle de nazara alınarak mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakıl-mayacağının karar yerinde tartışılması lüzumu ve 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile TCK'nın 257/1-2. madde ve fıkralarında yer alan "kazanç" sözcüğünün "menfaat" olarak değiştirilmesi, bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının indirilmesi ve 3. fıkra için yeni bir ceza ihdas olunması karşısında TCK'nın 7/2. madde ve fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.