ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Yargıtay sanığın bir kadını takip ederek bacağı, beli gibi yerlerinin cep telefonuyla kayda alınmasını TCK md. 134 kapsamında değerlendirmiştir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 24.11.2014 tarihli 7518/23588 sayılı kararında sanığın bir kadını takip ederek bacağı, beli gibi yerlerinin cep telefonuyla kayda alınmasını TCK md. 134 kapsamında değerlendirmiştir.

Sanığın aşamalardaki, koridorda önünde yürüyen mağdurun bacağındaki dövme figürü ilgisini çektiği için çekim yaptığına ilişkin ikrar içeren beyanları, sanığı daha önceden tanımayan ve kendi onur ve namusunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için geçerli sebep bulunmayan mağdurun, sanığın cep telefonundan elde edilen video görüntülerine ait fotoğraflardan, siyah-beyaz elbiseli bayanın arkadan çekilmiş görüntülerinin kendisine ait olduğuna ilişkin anlatımı, adliye kamera kayıtlarının incelenmesinde, sanığın, koridorda mağduru arkadan takip ederek cep telefonu ile çekim yaptığının tespit edilmesi, bilirkişi raporunda, sanığın cep telefonunda, mağdurun özellikle arka kısımdan bel, kalça ve bacak kısımlarına yoğunlaşan ve herhangi bir konuşma içeriği bulunmayan görüntü kayıtları ve bu görüntü kayıtlarının dışında telefonun hafıza kartında ayrıca kimlikleri anlaşılamayan ve farklı tarihlerde oluşturulduğu anlaşılan başka bayanlara ait benzer nitelikte görüntülerin bulunduğunun belirtilmesi karşısında, sanığın, cinsel arzu ve isteklerini tatmin maksadıyla mağduru takip ederek fiziksel mahremiyetini içeren görüntülerini çekerek kaydettiğinin anlaşıldığı, mağdurun fiziksel mahremiyetine ilişkin görüntüleri yasal anlamda kişisel veri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, eylemin kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu değil TCK'nın 134/1. maddesinin 1. ve 2. cümlesi ile 105/1. maddesine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ile cinsel taciz suçlarının yasal unsurlarını oluşturacağı, ancak sanığın tek eyleminin kanundaki birden fazla suçları oluşturması nedeniyle TCK 44. maddesindeki fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sorumlu tutularak cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya da düşülerek, dosya kapsamıyla uyuşmayan yazılı düşüncelerle beraat kararı verilmesi,

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 26.05.2021 tarihli 2020/5206 E., 2021/4328 K. sayılı kararında: “Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 28.03.2019 tarihli, 2014/50490-2019/5541 sayılı ilamı ile; “Sanığın, bir süre arkadaşlık yaptığı katılan ile internette görüntülü sohbet yaptığı sırada, katılanın, rızası dışında çıplak görüntülerini kaydettiğinin iddia ve kabul edildiğinin anlaşılması karşısında; katılanın cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin görüntüleri yasal anlamda kişisel veri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, eylemin TCK'nın 134/1-2. cümlesine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden, nitelendirmede yanılgıya düşülerek, aynı Kanunun 135/1. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi” nedenine dayalı olarak bozulduğu ve bozma ilamına uyulduğu halde, sanığın eylemi, bozma ilamında açıklanan TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilip, TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatının gizliliği ihlal edildiği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüş iken, suç tarihinden sonra, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile yapılan değişiklikle TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesi gereğince, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağı düzenlenmiş olup, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan açılmış bir dava bulunmadığı ve aksinin kabulü halinde de CMK'nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmesi gerektiği dikkate alınmadan, yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın, sanığın, TCK’nın 134. maddesinin 2. fıkrası gereğince mahkumiyetine dair yazılı şekilde hüküm kurulması,… Bozmayı gerektirmiş olup” şeklinde kanaate varılmıştır.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 9.12.2013 tarihli 2013/1045 Esas ve 2013/28322 karar sayılı kararında mağdurun özel fotoğraflarının, boşanmış olduğu eşi tarafından rızası dışında Facebook’ta paylaşılmasının özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğine karar vermiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 17.06.2014 tarihinde vermiş olduğu 2012/12-510 Esas, 2014/331 Karar sayılı kararında köşe yazarı olan mağdurun, gazete köşesinde kullandığı fotoğrafının rızası olmaksızın bir sosyal ağda paylaşılmasını TCK’nın 136. maddesi kapsamında değerlendirmiştir. KVKK’nın yürürlüğe girmesi sonrasında verilen kararlarda, suça konu görüntülerin kişilerin mahrem alanına girip girmediği, günlük hayatlarından bir kare olup olmadığı yaklaşımıyla karar verilmektedir