Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 30.06.2020 tarih ve 2019/6157 E. 2020/3560 K. sayılı kararı
A-Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/610 - 2014/512, 2013/841 - 2014/513 ve 2014/166-514 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi konusu "hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş" olacağından, Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.
Somut olayda, ihbar üzerine, ihbara konu "Fatih Mahallesi ...İstanbul " adresi için sulh ceza mahkemesinden arama kararı alındığı, işyerine giden kolluk görevlilerinin adresin tanık ...'e ait olduğunu tespit ettikleri, tanığın verdiği bilgiye göre sanık ...'ın işyerini alt kattaki bodruma taşındığını ve buranın ... adresinden müstakil girişinin olduğunu öğrenmeleri üzerine görevlilerce tanzim edilen 15/11/2013 tarihli, 20.15’de düzenlenen iş yeri arama, el koyma, Cumhuriyet savcısıyla telefon görüşme, yakalama tutanağına göre, Cumhuriyet savcısına haber verildiğinin ve Cumhuriyet savcısının sözlü talimatı üzerine işyerinde arama yapıldığının ve dosya içinde yazılı arama emrinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, işyeri içerisinde yapılacak aramanın yazılı emir ile yapılabilecek olması değerlendirilerek, CMK'nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde "adli arama kararı" veya "yazılı arama emri" alınmadan arama yapılması hukuka aykırı olacağından yapılan aramaya ilişkin CMK'nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde alınmış "adli arama kararı" veya "yazılı adli arama emri" bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre;
2-Beraat eden sanık ...'ın diğer sanık ... ile aralarında husumet oluşmasına neden olan olay ile ilgili yargılamasının yapıldığını beyan ettiği İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının araştırılarak aslı ya da onaylı suretinin temyiz denetimine elverişli olacak şekilde getirilip incelenmesi, beraat eden sanık ...'ın uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği poşeti koyduğunu gördüğünü söyleyen soruşturma aşamasında beyanı alınan tanık ...'nın tanık olarak beyanına başvurulması ve ele geçirilen uyuşturucu maddelerin paketlendiği bütün materyaller üzerinde parmak izi incelemesi yaptırılması ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3- Suç konusu uyuşturucu maddenin miktarına bağlı olarak önemi ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı dikkat alındığında temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması yerinde ise de; TCK'nın 61. maddesindeki ölçütler ve 3. maddesinde öngörülen orantılılık ilkesine aykırı olarak alt sınırdan fazla uzaklaşılarak belirlenmesi,
4-İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı’nca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
B- Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
1-Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, abisi olan ve arasıra işyerinde kendisine yardım ettiği diğer sanık Osman’ın işyerinden ele geçen uyuşturucu ile ilgisi bulunduğuna dair mahkûmiyetine yetecek her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
2-Kabule göre;
Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kamu davası süren sanık hakkında mahkemesince 23/09/2014 tarihli celsede yakalama emri çıkarıldığı, ceza miktarı itibarıyla CMK'nın 196/2. maddesi uyarınca istinabe yasağı bulunan suçun yargılaması esnasında sanığın yargılamayı yapan Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne çıkarılarak iddianame ve ekleri okunmak suretiyle sorgusunun yapılması gerektiği halde yakalama üzerine 11/10/2014 tarihinde İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yaptığı savunma ile yetinilip, CMK'nın 196/2. ve 217. maddelerine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi