12.05.2003 tarihli Türk Ceza Kanunu Tasarısı, 26.09.2014 te TBMM de kabul edildikten sonra yeni ceza kanunu 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tehdit suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabının “Kişilere Karşı Suçları düzenleyen ikinci kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığını taşıyan yedinci bölümünde 106. maddede düzenlenmiştir. Madde metni şu şekildedir: “(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (2) Tehdidin; a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.” Maddenin birinci fıkrasında suçun temel şekli bakımından ikili bir ayrım yapılmıştır. Bu ayrımda tehdidin yöneldiği hukuki değerlerin önemi esas alınmıştır. Hayat, vücut ve cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditlerle, malvarlığı ve diğer değerlere yönelik tehditler, yaptırım ve muhakeme şartları bakımından farklı bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Tehdidin, yaşam, vücut ve cinsel dokunulmazlığa yönelik olanı re’sen kovuşturulmakta ve diğerlerine nazaran daha ağır yaptırımı gerektirmektedir. Tehdidin, şikayete tabi olan ve suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektiren şekli ise, mağdurun malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratılacağından veya sair bir kötülük edileceğinden bahisle gerçekleştirilenidir . İkinci fıkrada daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haller düzenlenmiştir. Bu haller tehdidin kapsadığı korkutma gücünün ciddiliği ve yoğunluğu hususunda mağdurda ciddi kaygılar meydana getirmeye elverişli durumlardır. Tehdit silahla icra olunursa bunun ciddiliği hususunda bir korkunun meydana gelmesi çok daha kolay olur. Aynı suretle kendisini tanınmayacak bir hale getiren kişinin veya birkaç kişinin birlikte olarak tehdit icra etmeleri halinde meydana gelen korku çok yoğun olur . Üçüncü fıkrada özel bir içtima hükmüne yer verilerek; tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçlarının işlenmesi halinde ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmedileceği düzenlenmiştir.
TCK 106. madde ile tehdit fiili müstakil bir suç tipi olarak düzenlenmektedir. Buna göre tehdit fiili sonucunda, üçüncü fıkrada belirtilen suçlardan başkaca bir suç meydana gelirse (zira bu durumda ayrıca bu suçlardan da ceza verilecektir) veya tehdit fiili başka bir suçun unsuru ya da nitelikli hali olursa; bu madde değil ilgili madde hüküm uygulanır. Örneğin; tehdit yoluyla siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi suçunda korunan hukuki değer farklı olduğu için, tehdit gerçekleşse de, eğer suçun tamamlayıcı diğer unsurları gerçekleşmemişse ancak siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi suçuna teşebbüsten söz edilebilir