ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

denetim ve kontrol hizmeti veren kişiler de imar kirliliğine neden olma suçunun faili olabilirler.

“...Yapı denetim şirketi görevlisi olan sanıkların, 27.03.2008 tarihinde Z.'yle sözleşme yaptıkları, ancak buna rağmen ruhsatsız yapıyı idareye bildirmediklerinin anlaşılması karşısında, sanıkların eylemlerinin 4708 sayılı Kanunun 2/c, g madde ve fıkrası yollamasıyla 9/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken yerinde görülmeyen gerekçeyle düşme kararı verilmesi, ...”(Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2.10.2014 tarih ve E. 2014/512 K. 2014/28156 no’lu kararı,)

“...4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 1/2-j bendinde “Yapım işini, yapı sahibine karşı taahhüt eden veya ticari amaçla ya da kendisi için şahsi finans kaynaklarını kullanarak üstlenen, ilgili meslek odasına kayıtlı, gerçek ve tüzel kişi” şeklinde tanımlanan yapı müteahhidinin, yapımını üstlendiği bina niteliğindeki yapıyı, imar mevzuatına uygun olarak yapması, yapı denetim kuruluşunun da binanın mevzuata uygunluğunu denetlemesi, Kanun'un 2. maddesinde belirtilen görevleri yerine getirmesi gerekir. Denetime konu imara aykırılıklar, yapı müteahhidi tarafından yapıldığına göre, Kanun'un 9. maddesinde belirlenen yapı müteahhidinin cezai sorumluluğunun, TCK'nın 184. maddesinde tanımlanan imar kirliliğine neden olma boyutuna varmayan diğer imara aykırılıklar olarak anlaşılması gerekir. Yapı müteahhidinin, TCK’nın 184. maddesinde tanımlanan imar kirliliğine neden olma boyutuna varmayan imara aykırılıkları daha sonradan gidermesi cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Yargılamaya konu somut olayda; yapı müteahhidi olan sanıkların “binanın projesine aykırı olarak harç sıva yerine alçı sıva yapmaları, iç ve dış sıvaların, kolon-kiriş detaylarının mevzuatta öngörülen kalınlıkta olmaması, bina duvarlarında ve çatısında uygun malzeme kullanmamaları, duvar kalınlığının az olması gibi İmar Kanunu’nun 5. maddesine göre bina tanımına girmeyen ancak imar mevzuatına uygun olmayan eylemlerinden 4708 sayılı Kanun’un 9. maddesi gereğince sorumlu tutulmaları...” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 16.6.2014 tarih ve E. 2013/24871 K. 2014/21813 no’lu kararı)