ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI

ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI 

‟Zina eylemi hem özel, hem de genel boşanma nedeni oluşturur. Böyle bir durum karşısında kalan eş, dilerse bu nedenlerden ikisine dilerse birisine dayanarak boşanma davası açabilir.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 21.02.1984, E. 1984/1408, K. 1984/1635)

‟Eşlerden birinin sadakatsizliği sebebiyle zinaya dayanılarak dava açılabileceği gibi; bu eylemin meydana getirdiği geçimsizlik yüzünden de boşanma davası açılabilir.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 31.05.1983, E. 3732, K. 4974)

‟ Davacı tarafından açılan dava, Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde düzenlenen zina hukuksal sebebine dayalıdır. Davacının Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı bir davası bulunmadığı gibi usulüne uygun olarak yapılmış bir ıslahta bulunmamaktadır. Münhasıran özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan bir boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK m. 166/2) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK m. 26/1). Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Gerçekleşen duruma göre, mahkemece delillerin zina hukuksal sebebine dayalı dava çerçevesinde değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 09.03.2017, E. 2015/23248, K. 2017/2548)

„‟Davacı (kadın), dava dilekçesinde münhasıran zina sebebine dayalı olarak (TMK m.161) boşanma davası açmış, mahkemece, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/1. Maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Dava, münhasıran zina sebebine dayalı olduğuna göre, delillerin bu çerçevede değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 18.12.2014, E. 26024, K. 25970)

‟Davacı koca, dava dilekçesinde aldatma ve terk nedeniyle boşanma kararı verilmesini talep etmiş, vekili ise katıldığı ön inceleme duruşmasında davamız geçimsizliğe dayanmaktadır şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu itibarla davanın Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelden sarsılması hukuksal sebebine dayalı olduğunun kabulü gerekir. Türk Medeni Kanununun 161. maddesi uyarınca zina nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır. Münhasıran genel boşanma sebebine dayalı olarak açılan bir boşanma davasında özel boşanma sebebine (TMK. md. 161) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK. md. 26/1). Davacı kocanın delillerinin evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine (TMK. md. 166/1-2) dayalı dava çerçevesinde değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde Türk Medeni Kanununun 161. maddesi uyarınca zina sebebiyle boşanma hükmü kurulması doğru görülmemiştir.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 16.10.2014, E. 8735, K. 19994)

‟ Kendi yararına zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı doğmuş olan eş, bu hakkı kullanarak açtığı zina sebebiyle boşanma davasından vazgeçtikten sonra, bu olaya dayanarak şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma isteyemez. Başka bir anlatımla, özel boşanma sebeplerinden birine dayanılarak açılan boşanma davasından feragat edilip o dava bu sebeple red edildikten sonra yine aynı olaya istinat edilerek şiddetli geçimsizlikten dolayı boşanma istenemez.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 31.03.1986, E. 1583, K. 3368)

‟‟… Zina (TMK. m.161 ), eĢlerden birinin diğerinin hayatına kast etmesi veya pek kötü davranması ya da ağır derece onur kırıcı davranışta bulunulması (TMK. m.162 ) ve Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde düzenlenen terk, yasal koşullar gerçekleĢtiğinde başkaca hiçbir şey aranmaksızın mutlak olarak boşanmayı sağladığı için özel boşanma sebepleridir. Bu olaylar özel boşanma sebebi kabul edilmekle, evlilik birliğini derin ve onarılamaz bir şekilde sarstığı yasa koyucu tarafından baştan karine olarak kabul edilmiştir. Bu karine dolayısıyladır ki, ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılmıĢ olup olmadığı araĢtırılmamakta, olayların ispatlanması halinde (af veya dava hakkı düşmedikçe) boşanmaya karar verilmektedir. Bunlardan terk dışındaki 161 ve 162. maddede yer alan ilk ikisi, aynı zamanda Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde düzenlenen genel boşanma sebebini de oluşturur. Başka bir ifade ile zina, hayata kast, pek kötü davranma veya ağır derecede onur kırıcı davranışla karşılaşan eş, dilerse bu özel sebeplerden birine ya da bir kaçına, dilerse genel boşanma sebebine dayanarak boşanma davası açabileceği gibi, özel ve genel nitelikte sebeplerinden ikisine birlikte dayanak da boşanma talep edebilir. Bu son halde, kanundaki özel boşanma sebebi ispatlanmış ise, af veya dava hakkının düşmesi gibi bir durum da söz konusu değilse, özel sebebe dayanılarak boşanma kararı verilmek gerekir.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 16.09.2014, E. 1592, K. 17457),

„‟…davacı ihtar isteğinde bulunmakla, o tarihten önce gerçekleşmiş eşinin kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış sayılır. Affedilen veya hoşgörüyle karşılan olaylara dayalı olarak boşanma kararı verilemeyeceği gibi, bunlar kusur da oluşturmaz.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 05.12.2011, E. 2010/21945, K. 20931)

‟ Terke dayalı bir boşanma davasında, diğer boşanma sebeplerinin ileri sürülmesi mümkün değildir. Çünkü davacı ihtar göndererek eşini eve davet etmekle, evlilik birliğini devam ettirmek konusundaki istek ve kararını açıklamış ve o ana kadar meydana gelen bütün olayları unuttuğunu ve eşinin kusurlu davranışlarını bağışladığını kabul etmiş sayılır. Hal böyle olunca, ihtardan önceki olaylara dayanarak Medeni Kanunun 129 ve 131. maddelerine göre boşanma talebi geçersizdir.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 21.01.1988, E. 1987/10685, K. 1988/531)

‟Dava, terke ve aynı zamanda zina ve terzil edici cürme dayalı olarak Medeni Kanunun 129, 131 ve 132. maddeleri uyarınca açılmış, dava dilekçesinde de, davalının usulüne uygun ihtara rağmen eve dönmemesinin yanı sıra boşanmayı gerektiren davalının diğer davranışları da açıklanmıştır. Terke dayalı bir boşanma davasında, diğer boşanma sebeplerinin ileri sürülmesi mümkün değildir. Çünkü davacı ihtar göndererek eşini eve davet etmekle, evlilik birliğini devam ettirmek konusundaki istek ve kararını açıklamış ve o ana kadar meydana gelen bütün olayları unuttuğunu ve eşinin kusurlu davranışlarını bağışladığını kabul etmiş sayılır. Hal böyle olunca, ihtardan önceki olaylara dayanarak Medeni Kanunun 129 ve 131. maddelerine göre boşanma talep edemez. Öte yandan, davacının eşinin zina ettiğini ve ayrıca terzil edici bir cürüm işlediğini bilmesine rağmen, onu eve davet etmesi samimi bir arzunun ürünü olarak kabul edilemeyeceğinden, yapılan ihtar geçersizdir. ihtardan sonra meydana gelmiş olayların varlığı ise iddia ve ispat edilmemiştir. Bütün bu yönler göz önünde tutulmadan ve dava dilekçesinde ileri sürülen boşanma sebeplerinin aynı davada birleşemeyeceği ve ihtardan sonra doğmuş bir dava hakkı da bulunmadığı düşünülmeden boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.‟‟ (Yarg. 2. HD. T. 22.12.1975, E. 1975/9250, K. 1975/9503)