Yargıtay 19. H.D., 23.5.2011, E. 2011/3574, K. 2011/6818
-YARGITAY İLAMI-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Senem Polat’tan 2002 yılında 7.000 TL’ye ev satın aldığını, 3.500 TL’sinin ödeyip kalan 3.500 TL için ise bu tutarda 25.03.2003 tarihli bir adet çek verdiğini, müvekkilince çekin tarihi gelinceye kadar parça parça ödeme yapıldığını, borcun tamamının ödendiğini, ancak Senem Polat’ın çeki kaybettiğini söylediğini, bunun üzerine müvekkili ile adı geçenin bankaya ödemeden men talimatı verdiklerini ve Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulunduklarını, bu arada davalının, sözde Senem Polat’ın cirosuyla müvekkili aleyhine takip başlattığını, oysaki adı geçenin çeki ciro etmediği gibi imzayı da başkasının attığını, zira bu kişinin parmak işareti kullandığını ve çekin ödendiğini de Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadesinde beyan ettiğini belirterek çekin iptaline, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, çekin iadesine ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 11.06.2009 havale tarihli ıslah dilekçesiyle icraya ödedikleri 11.930,60 TL’nin istirdadına, kalan 1.809,02 TL bakiye bedel için menfi tespite karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının icra takibine karşı Gaziantep İcra Mahkemesinde açtığı davanın reddedildiğini, red kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, davacının çekte keşideci olup çekin iptalini isteme hakkı bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davaya müdahil olarak katılan Senem Polat ise, davacının iddialarının doğru olduğunu, çeki kendisinin davalı Abdullah Mercan’a ciro etmediğini, çeke imza da atmadığını, davacının evin borcunu ödediğini, kendisinin çeki kaybettiğini, bu konuda Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, dava konusu çekteki ciro imzasının müdahil Senem Polat’ın eli ürünü olmadığı, bu durumda davalının çekin yasal hamili olmadığı, davacının çekten kaynaklanan borcunu Senem Polat’a ödediği icra dosyasına davacı yanca ödeme yapıldığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının dava konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına ödenen 11.930,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, icra dosyasında bakiye borç olarak gözüken 1.809,02 TL dolayısıyla davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, takibe konu çek nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, dava konusu çekte keşideci olup lehtarın ciro imzasının sahte olduğuna dayanamaz. Öte yandan, keşideci konumundaki davacı, lehtara karşı sahip olduğu ödemeye ilişkin şahsi def’ileri somut olayda davalı hamile karşı ileri süremez. Bu durumda mahkemece anılan hususlar üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.05.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI -
Dava konusu çekin keşidecisi davacı, lehtarı Senem Polat olup, davalı Abdullah Mercan’a ciro edilmiştir. Davacı keşideci, dava konusu çekteki ciro imzasının cirantaya ait olmadığını, çeki ciro etmediğini, bu nedenle davalının yetkili hamil olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürerek iş bu menfi tespit davasını açmıştır.
Mahkemece yapılan inceleme sonucunda dava konusu çekteki ciro imzasının ciranta Senem Polat’a ait olmadığı tespit edilmiştir.
TTK’nun 702. maddesine göre cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Ciroların birbirine bağlı olması ilk cironun lehtar, sonraki ciroların ise önceki ciroda kendisine ciro edilen tarafından yapılmasıdır. Davalının çeki ciranta olan Senem Polat’tan almadığı, imza incelemesi sonucu saptanmıştır. Bu durumda davalı yetkili hamil olarak kabul edilemez (HGK 31.01.1990, 12-599/26). Ayrıca ciranta tarafından davalı hamile yapılan ciro imzası sahte olduğundan olayda imzaların istiklali prensibi de uygulama yeri bulmaz. İmzalar arasında muntazam teselsül bulunmadığını bilerek ödeme yapan keşideci lehtara karşı olan sorumluluğundan kurtulamaz. Yetkili olmayan hamile ödeme yapan keşideci lehtara tekrar ödeme yapmak zorunda kalabileceğinden hamile ödeme yapmama hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda davalı yetkili hamil olarak kabul edilemeyeceğinden mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin kararın onanması gerektiği görüşündeyiz. Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin görüşüne iştirak edemiyoruz.
Üye : U. S.
Üye : A. D.