T.C
YARGITAY
4.CEZA DAİRESİ
ESAS NO:2011/10834
KARAR NO:2011/7593
KARAR TARİHİ:1.6.2011
MUHAFAZA GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMA-HACİZLİ MALLARIN HACİZ MAHALLİNE GETİRİLMEMESİ TEK BAŞINA SUÇ OLARAK KABUL EDİLEMEZ
"İçtihat Metni"
Muhafaza görevini kötüye kullanmak suçundan sanık M... G...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 289/1, 289/1-2, 62, 52. maddeleri uyarınca 1 ay 7 gün hapis ve 740,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 51/1 maddesi gereğince hapis cezasının ertelenmesine, sanık hakkında aynı Kanun'un 53/1-2 maddesinin uygulanmasına dair Derinkuyu Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2010 tarihli ve 2009/197 esas, 2010/52 sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 26.03.2011 gün ve 2011/15924 sayılı yazısı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.05.2011 gün ve 2011/160353 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede "1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22/12/2009 tarih ve 2008/7470 esas, 2009/21076 karar, 26/01/2010 tarih ve 2008/6720 esas, 2010/777 sayılı kararlarında belirtildiği üzere, "...vedia sözleşmesinin bir türü olan yedieminlik kurumunun yediemine yüklediği muhafaza ve iade görevinin yalnızca kendisine teslim edilen yerde saklama ve iade etme yükümlülüğü yüklediği, hacizli malı satış yerine götürme yükümlülüğünün bulunmadığı...", somut olayda da, haczedilerek sanığa yediemin olarak teslim edilen malların, satış gününde satış yerine götürülmemesi şeklinde gerçekleşen eylemin, atılı suçun maddi unsurunu oluşturmayacağı gözetilmeksizin, sanığın beraati yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53/4. maddesinde yer alan "Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme karşısında, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, aynı Kanun'un 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında, isabet görülmemiştir" denilmektedir.
Gereği görüşüldü;
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu, fail açısından yapılan sınıflandırmaya göre özgü bir suçtur. Bu suç ancak yasal düzenlemede belirtilen hukuki ve fiili nitelikleri taşıyan kişiler tarafından işlenebilir. Özgü suçların failleri belirli bir yükümlülük altında bulunmaktadır. Bu nedenle özgü suçlar doktrinde yükümlülük suçları olarak da adlandırılmaktadır. 5237 sayılı T.C.Y.'nın 289. maddesinde düzenlenen muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun faili, kendisine rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle elkonulmuş malın resmen teslim edildiği kişidir. Hukuk uygulamasında bu kişiler yediemin olarak anılmaktadır. Yedieminin, suçun yapısı ve görevlendirilmesinin dayanağını oluşturan ilgili yasalardan kaynaklanan bazı yükümlülükleri vardır. İcra ve İflas Yasası hükümleri uyarınca yürütülen takipler nedeniyle gerçekleştirilen haciz işlemi sırasında yediemin olarak görevlendirilen kişinin, İ.İ.Y.'nın 88. ve 358. ile halen yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Yasasının 468. maddeleri içeriğinden saptanan yükümlülükleri şunlardır: 1) Kendisine resmen teslim edilen malı/malları saklamak, korumak ve olduğu gibi (aynen) bırakmak. 2) Resmen teslim işlemini gerçekleştiren yetkili organ istediğinde hacizli malı kendisine teslim edilen yerde geri vermek veya hazır etmek. Belirtilen yükümlülükler aynı zamanda T.C.Y.'nın 289. maddesinde öngörülen teslim amacını oluşturmaktadır. Bu açıklamalar karşısında, yediemin sanıktan hacizli malı icra dairesi tarafından belirlenen satış yerine götürmesinin beklenmesi ve satış yerine götürmeme biçimindeki ihmali davranışın teslim amacı dışında bir tasarruf olarak değerlendirilmesi olanaklı değildir.
İncelenen dosyada yer alan iddianameye göre sanık hakkında icra takibi sırasında haczedilip kendisine yediemin olarak teslim edilen hacizli malları yapılan tebligata karşın satış yerine getirmeyerek muhafaza görevini kötüye kullandığı iddiasıyla kamu davası açıldığı görülmektedir. Dosyada bulunan haciz tutanağı, şartname, satış ilanı, muhtıra ile birinci artırma tutanağına göre hacizli malların yediemine teslim edildiği yer ile icra dairesince satışın yapılmasına karar verilen yer farklıdır. İcra dairesince sanığa muhtıra gönderilerek hacizli malları belirlenen satış yerine getirmesi istenmiştir.
Yukarıdaki paragrafta belirtilen açıklamaya göre, yediemin sanığın hacizli malları satış yerine götürmemesi, teslim amacı dışında bir tasarruf olarak değerlendirilemeyecektir. Mahkemece, suçun maddi unsurunun oluşmadığı gözetilmeden kurulan mahkumiyet hükmünün, hukuka aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Yasa yararına bozma isteğinde yer alan diğer bozma nedenine gelince;
Y.C.G.K.'nun 13.6.2006 tarih ve 2006/151-157 sayılı kararında "........Öte yandan, yasa yararına bozma kurumu, kesin hükmün otoritesini etkileyen, ileri sürülen hukuka aykırılıkların saptanması ile sınırlı ve bu aykırılıkların savunma hakkını kısıtlama veya kaldırma sonucunu doğurduğu yahut hükmü etkilediğinin belirlenmesi durumunda, hükmün bu nedenlere dayalı olarak bozulmasını gerektiren, olağanüstü yasa yoludur.
Yargıtay'ın olağan yasa yolu olan temyiz denetimi sırasında yasaya ve yargısal kararlara dayalı olarak gerçekleştirdiği uygulamaların tümünün, yasa yararına bozma kurumunda da geçerli olduğu söylenemez. Dolayısıyla, Yargıtay'ın öğretici ve yol gösterici niteliği gereği temyiz denetimi sırasında uyguladığı "kabule göre bozma" yöntemine, istisnai ve olağanüstü bir yol olan yasa yararına bozma istemi üzerine yapılan incelemede başvurulması sistemin özüne aykırıdır. Özel Daire kararı bu yönüyle de isabetli bulunmamıştır." denilerek olağanüstü nitelikte bir yasa yolu olan yasa yararına bozmanın kapsamı açıklığa kavuşturulmuştur. Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma başvurusunda yer alan (2) numaralı nedenin kabule göre bozmanın konusunu oluşturduğu ve esastan incelenemeyeceği konusunda kuşku bulunmamaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamenin (2) numaralı bendinde yer alan düşünce, kabule göre bozma nedeni kapsamında kaldığından, Adalet Bakanlığının bu bentle ilgili yasa yararına bozma isteğinin REDDİNE, ancak suçun maddi unsurunun oluşmadığına ilişkin istek isabetli bulunduğundan, muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanık M... G... hakkında, Derinkuyu Sulh Ceza Mahkemesince verilen 26.3.2010 tarih ve 2009/197-2010/52 sayılı kararın, C.Y.Y.'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükümdeki hukuka aykırılık, sanığa verilen cezanın kaldırılmasını gerektirmekle, anılan yasa maddesinin 4-d fıkrası gereğince, sanığın, muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan BERAATİNE, 1.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
WWW.KARARARA.COM
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
ESAS NO. 2008/19569
KARAR NO. 2010/21169
KARAR TARİHİ. 20.12.2010
> MUHAFAZA GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMA ( Serbest Hareketli Suç Olduğu - Yedieminin Salt Hacizli Malı Satış Yerine Götürmemesi Şeklindeki Eyleminin Suçu Oluşturmayacağı/Satma veya Rehnetme Gibi Tasarruf Amacı Taşıyan Eylemde Bulunması Gerektiği )
> YEDİEMİNİN HACİZLİ MALI SATIŞ YERİNE GÖTÜRMEMESİ ( Yedieminin Malı Muhafaza Ettiği Yerde Teslim Etmekle Yükümlü Olduğu - Tek Başına Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunu Oluşturmayacağı )
> HACİZLİ MALIN YEDİEMİN TARAFINDAN SATIŞ YERİNE GÖTÜRÜLMEMESİ ( Yedieminin Malı Muhafaza Ettiği Yerde Teslim Etmekle Yükümlü Olduğu - Tek Başına Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunu Oluşturmayacağı )
> TESLİM AMACI DIŞINDA TASARRUFTA BULUNMAK ( Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunun Oluşması İçin Teslim Amacı Dışında Tasarrufta Bulunulması Gerektiği - Yedieminin Salt Hacizli Malı Satış Yerine Götürmemesi Eyleminin Suçu Oluşturmayacağı )
5237/m.289
ÖZET : Muhafaza görevini kötüye kullanma serbest hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Malın teslim alındığı şekliyle muhafaza edildiğinin saptanması koşuluyla, salt satış yerine götürmeme biçimindeki eylemler teslim amacı dışında tasarrufta bulunma niteliğinde kabul edilmeyecektir. Yedieminin malı muhafaza ettiği yerde teslim etmekle yükümlü bulunması ve vergi dairesince sanığın adresine gelinerek hacizli malın iade edilmesi için bir başvurunun yapılmaması karşısında, hacizli malların satış yerine götürülmemesi biçimindeki eylem, suçun maddi ögesini oluşturmaz ise de, sanığın hacizli malı başkasına verme, ortadan kaldırma, satma, rehnetme veya adresine gelinip istenildiğinde eylemli olarak teslim etmeme gibi davranışlarla teslim amacı dışında tasarrufta bulunulması durumunda suçun oluşacağı gözetilmelidir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : TCY.nın 289. maddesinde öngörülen suçun hareket ögesi; "...teslim olunan... mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunan kişi" sözcükleriyle ifade edilerek serbest hareketli bir suç olarak düzenlenmiş ve suçun; "teslim amacı dışında tasarrufta bulunma" anlamına gelen herhangi bir hareketle işlenebileceği kabul edilmiştir. Madde gerekçesinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunma eylemlerine örnek olarak; satılması, başkasına verilmesi gibi amaçla bağdaşmayan davranışlar gösterilmiştir. Teslim amacı dışında tasarrufta bulunulması biçimindeki eylemler, verilen örneklerde olduğu gibi mal üzerinde tasarruf amaçlı eylemli davranışlar olmalıdır. Bu nedenle, malın teslim alındığı şekliyle muhafaza edildiğinin saptanması koşuluyla, salt satış yerine götürmeme biçimindeki eylemler teslim amacı dışında tasarrufta bulunma niteliğinde kabul edilmeyecektir.
Açıklanan yasal hükümler uyarınca, yedieminin malı muhafaza ettiği yerde teslim etmekle yükümlü bulunması ve incelenen dosyada, vergi dairesince sanığın adresine gelinerek hacizli malın iade edilmesi için bir başvurunun yapılmaması karşısında, hacizli malların satış yerine götürülmemesi biçimindeki eylem, suçun maddi ögesini oluşturmaz ise de, sanığın hacizli malı başkasına verme, ortadan kaldırma, satma, rehnetme veya adresine gelinip istenildiğinde eylemli olarak teslim etmeme gibi davranışlarla TCY.nın 289/1. maddesinde öngörülen teslim amacı dışında tasarrufta bulunulması durumunda suçun oluşacağı gözetilerek; söz konusu hacizli malın teslim edildiği gibi usulüne uygun olarak muhafaza edilip edilmediğinin araştırılması ve muhafaza edildiğinin belirlenmesi halinde sanığın beraatine, tersi durumda ise, hükümlülüğüne karar verilmesi gerekirken; eksik kovuşturma ve "sanığın eylemi tasarruf niteliğinde bulunmadığından, Kabahatler Kanunun 32/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği" şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.