ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

İsticvabı davayı aydınlatma ödevinin bir aracı olarak gören Yargıtay kararları

İsticvabı davayı aydınlatma ödevinin bir aracı olarak gören Yargıtay kararları

Yargıtay 10. HD., 24.11.2011 T., 8020/16066 

Dava, davacıya kısmi yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin Kurum işleminin yerinde olmadığının ve tam yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Meral Yıldırım tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava dosyası üzerinde yapılan incelemede, davacının talebinin tam olarak ne olduğunun açık olarak ortaya konulamadığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. Maddesi, uyuşmazlığını çözümü için aydınlatılması zorunlu olan hususlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz, yahut çelişki bulunan durumlarda, hakimin taraflara açıklama yaptırılabileceği, soru sorabileceği, delil göstermelerini isteyebileceği düzenlemiş olup; davacının, bağlanan aylığa hangi nedenlerle itiraz ettiğinin tespiti için HMK 169 ve devamı maddeleri gereği isticvap edilerek, talebi açıklattırıldıktan sonra, sonucuna göre, araştırma ve değerlendirme yapılması zorunludur.

Dosya kapsamına göre davacıya, yurt dışına çıkmadan önceki SSK ve Bağ-Kur kapsamındaki sigortalılık süreleriyle, yurt dışında çalıştığı sürelere ilişkin olarak yaptığı yurt dışı borçlanma süresi birleştirilmek suretiyle, aylık bağlandığı anlaşılmaktadır. Şayet, davacının iddia ve talebi, 3201 sayılı Yasa uyarınca yapılan borçlanma süresinin eksik hesaplandığına ilişkin ise; davacının yurt dışı hizmet borçlanma talebi ve ödemeye ilişkin belgeler Kurumdan getirtilerek, davacının borçlandığı sürenin ve ödeme miktarının tespit edilmesi ve yaşlılık aylığı bağlanırken bu sürenin tamamının değerlendirmeye alınıp alınmadığının tespiti gereklidir. Diğer taraftan, davanın aylık bağlama oranı ve aylık bağlanırken esas alınan basamağa ilişkin olduğu anlaşılacak olursa, bu kapsamda inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı Avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 24.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 8. HD., 29.12.2011 T., 7378/7872

Davacılar vekili, 106 ada 1 parsel sayılı taşınmazın vekil edenlerin miras bırakanları Mehmet oğlu Şaban'dan mirasçılarına intikal etmiş iken mirasçılar arası temlikler sonucu oluşan gerçek payların kadastro sırasında davacılar adına tespit edilen paylardan fazla olduğunu açıklayarak, davalılar Halil Hayri Şahin ve Ayşe Ayaz üzerindeki fazla payların iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Halil Hayri Şahin vekili, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, muris Şaban'ın veraset belgesine göre davacıların 35/80 payları bulunmakta iken taşınmazdaki paylarının 40/ 80 olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı Ayşe Ayaz, davayı takip etmeyeceğini ve mahkemece verilen kararı kabul edeceğini bildirmiştir.

Mahkemece, davacıların eksik payının bulunmadığı, adlarına kayıtlı bulunan payların gerçek paylarından fazla olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmaz 5.11.1991 tarihinde Mustafa Kara, Emine Kara ve Mevlüt Kara'ya cetlerinden intikalen ve temlikler sonucunda kayıt malikleri davacılar, davalılar ve dava dışı Mevlüt Kara mirasçıları adına tespit edilmiş, tutanağın itirazsız olarak kesinleşmesi üzerine 21.06.1992 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.

Davacılar dilekçelerinde tapudaki paylarının gerçekte olduğundan az gösterildiğini bildirmiş ve payların düzeltilmesini istemişlerse de, davalılar üzerindeki payların hangi oranda iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini açıkça bildirmemişlerdir. Bu halde mahkemece yapılacak iş; HUMK.nun 75, 213 ve 230. ( HMK 25, 31, 169, 173 ) maddeleri gereğince davacılar vekilinin isticvap olunarak dava dilekçesinin açıklatılarak, davalılar üzerindeki payların hangi nedenle ve ne oranda iptali ile davacılar adına tescilini talep ettiklerinin sorulması, fazlalık veya eksiklik payların neden, nasıl ve nereden kaynaklandıklarının terekenin paylaşımından kaynaklanıp kaynaklanmadığının sebep ve sonuçları ile birlikte aynı biçimde belirlenmesi, alınacak beyanının HMK 154 (HUMK 151/3) maddesi gereğince imzasıyla onaylattırılması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.

Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre de diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 29.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.