Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 29.003.2018 tarih, 2018/893 Esas, 2018/4230 Karar sayılı karar, “…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillerden; eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, ortak çocuğa alkol ile sigara verdiği ve birlik görevlerini engelleyecek derecede aşırı şekilde alkol kullandığı ispatlanan davalı -karşı davacı erkeğin ihtar talebinde samimi olmadığının, bu sebeple ihtarın hukuki sonuç doğurmayacağının, eşini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eşin terk etmiş sayılacağından bu eşin terk nedeniyle boşanma davası açamayacağının, bu nedenle davalı -karşı davacı erkeğin terke dayalı karşı boşanma davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadğının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir. a-Mahkemece davacı -karşı davalı kadın tarafından açılan boşanma davasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı -karşı davacı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, ortak çocuğa alkol ile sigara verdiği ve aşırı şekilde alkol kullandığı sabittir. Yanı sıra davalı -karşı davacı erkeğin 05.08.2013 tarihli ihtarı ile de davacı -karşı davalı kadının ortak konuta dönmesini istediği anlaşılmaktadır. Bu durum, eşin ihtar talep tarihinden önceki kusurlu davranışlarının affedilip, en azından hoşgörüyle karşılandığına ve bu nedenle yeniden birlikte yaşama isteğine ilişkin bir irade açıklaması niteliğindedir. Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylar ise boşanma sebebi olamaz. Davalı -karşı davacı erkeğin, bu şekilde eşinin ihtardan önceki kusurlarını affettiği, ihtar tarihinden sonrası için de davacı -karşı davalı kadından kaynaklanan boşanmaya sebep olabilecek nitelikte yeni bir olayın varlığının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda eşine fiziksel şiddet uygulayan, hakaret eden, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kalan, ortak çocuğu alkol ile sigara veren ve birlik görevlerini engelleyecek derecede aşırı şekilde alkol kullanan davalı -karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda kadının davasının kabulüne karar verilecek yerde yanılgılı ve yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”
